AKP İslamcılığının çakma Cemil Meriç’i Yusuf Kaplan da arkeolojik emperyalizmden ve arkeolojinin millileştirilmesinden bahsediyor. İçi rahat olsun, arkeoloji yeterince millileşti zaten; Anadolu ve Mezopotamya’nın binlerce yıllık mirasını o emperyalistlerden daha çok yağmalıyor, dinamitliyor, har vurup harman savuruyorsunuz. Emperyalistlere hacet edecek yer mi bıraktınız?

Bu ne perhiz, bu ne yağma?

HEVAL BOZBAY

1960’larda Afyonkarahisar’dan İsrail’e kaçırılan, oradan da 2016 yılında ABD’ye götürülmek üzereyken tespit edilen 1700 yıllık Kibele Heykeli; Kültür ve Turizm Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’nin New York Başkonsolosluğu, İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığının Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlıklarının katkılarıyla gerçekleştirilen 4 yıllık ısrarlı takipten sonra, Türk Hava Yolları tarafından ücretsiz taşınarak, 12 Aralık 2020’de Türkiye’ye getirildi. Vaktiniz varsa heykelin başından geçenleri şuradan okuyabilirsiniz; haberde geçen “eser sahibinin son aşamadaki uzlaşmacı yaklaşımı” ifadesindeki uzlaşmacı yaklaşımın kaç yüz bin ya da belki milyon dolar ettiği ise belirsiz: https://arkeofili.com/turkiyeden-kacirilan-kybele-heykeli-iade-ediliyor/

Adeta devletin yarısının seferber olduğu bir operasyonla getirilen “Heykel”in İstanbul Arkeoloji Müzesi’ndeki açılışında da devlet erkânının neredeyse yarısı yine orada, hazır oldaydı: Kültür ve Turizm Bakanı, İstanbul Valisi, İl Jandarma Komutanı, Dışişleri Bakanlığı İstanbul Temsilcisi, Amerika İstanbul Başkonsolosu, İnterpol Daire Başkanı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü, İl Kültür ve Turizm Müdürü vs.

Kibele’ye gösterilen bu “muhabbet”, ülkenin kültürel mirasına bu denli sahip çıkılması insanın gözlerini yaşartacak düzeyde. Operasyonda emeği geçenlere madalya verilmediği kalmış ki haklarıdır; devletler ve toplumlar kültürel miraslarına sahip çıkar. Bakalım postun iç yüzünde durum nasıl?

Arkeolojik kazı çalışmalarının 2010 yılında başladığı, 2016’da Bereket Tanrısı Dionysos ve Pan heykellerinin yanı sıra bir de Kibele Heykeli’nin ortaya çıkarıldığı Ordu Kurul Kalesi taşocağının tehdidi altında. Anadolu tarihindeki en “ilginç” yöneticilerden biri olan Pontus Kralı VI. Mithridates döneminde garnizon olarak kullanıldığı düşünülen 2100 yıllık kalenin eteklerinde her gün onlarca dinamit patlatılıyor ve bölgedeki kaya mezarları yok olma tehdidi altında. https://arkeofili.com/orduda-kibelenin-bulundugu-kalenin-eteklerinde-dinamitler-patliyor/

Dünyanın en önemli arkeolojik yerleşmelerinden Çatalhöyük (Konya) ve Göbeklitepe (Urfa) kazılarında “yabancılara” el çektirildikten sonra, yaklaşık on yıldır yok denecek kadar az kazı yapıldı. Elbette her gün kazı yapılması gerekmiyor, ama bu dünya mirası yerlerde doğru düzgün bir yönetim planı bile yok. Efes, Troya, Hierapolis… Hepsinde bir kargaşa hâkim. “Yabancıların” elinden türlü bahane, baskı, tehditle alınan ve akıbeti belirsiz bir dolu arkeolojik yerleşme var.

Hemen her yerde karşımıza çıkan restorasyon facialarından söz etmeye bile gerek yok… Turistin bile görmekten imtina edeceği ucubeler... Binlerce yıllık bir tarihe iliştirilmiş çirkin yamalar…

Sur, Cizre gibi kadim Kürt şehirleri son on yılda ortadan kaldırıldı. Hasankeyf antik kenti betona gömüldü. AKP’nin geçmişe nasıl davrandığı hakkında daha simgesel bir görüntü olabilir miydi?

Ve daha neler neler...

Aslında Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri eski eser politikası böyle ikiyüzlü olageldi. Türk bürokrasi ve diplomasisi, Osmanlı’nın son dönemlerinde ve Cumhuriyet boyunca yurt dışına “kaçırılan” eserlerin geri istenmesinde her zaman çok atak oldu, ki bunun haklılığı inkâr edilemez. Yurtiçindeki arkeolojik ve kültürel varlıkların araştırılması ve korunmasına verilen destek ise hep daha azdı. Bu makas, son 20 yılda, AKP döneminde iyice açıldı. AKP dışarıya, özellikle “Batı”ya karşı o “külhanbeyi” edasını kültürel miras alanında da sürdürürken; içeride ise doğa ve insan gibi kültürün de yozlaştırılmasına, talan ve tahrip edilmesine hep arka çıktı.

AKP İslamcılığının çakma Cemil Meriç’i Yusuf Kaplan da arkeolojik emperyalizmden ve arkeolojinin millileştirilmesinden bahsediyor. İçi rahat olsun, arkeoloji yeterince millileşti zaten; Anadolu ve Mezopotamya’nın binlerce yıllık mirasını o emperyalistlerden daha çok yağmalıyor, dinamitliyor, har vurup harman savuruyorsunuz. Emperyalistlere hacet edecek yer mi bıraktınız?