Erbil Tuşalp Gazetecilik Ödülü’ne değer görülen Hale Gönültaş, baskılara karşı hakikatleri dile getirmenin çok kıymetli ve bir o kadar da hayati olduğunu ifade ediyor. Gönültaş, ödülü meslektaşları adına alacak .

Bu ödül hakikati gösteren kadınlara
Erbil Tuşalp. (Fotoğraf: BirGün)

Işıl ÇALIŞKAN

Hale Gönültaş’ı IŞİD ve Hizbullah gibi cihatçı örgütlerin kadın ve çocuklar üzerindeki etkileriyle ilgili yaptığı haberleriyle biliyoruz. O perdeyi aralaması ve karanlığa ışık tutması nedeniyle Toplumsal Araştırmalar, Kültür ve Sanat için Vakıf (TAKSAV)’ın kurucularından gazeteci Erbil Tuşalp adına verilen ‘Erbil Tuşalp Gazetecilik Ödülü’ne değer görüldü Gönültaş.

TAKSAV’ın 2021 yılında başlattığı Erbil Tuşalp Gazetecilik Günleri kapsamında verilen yılın gazetecilik ödülünün gerekçesinde “Cihatçı örgütlerle kalemiyle mücadele etti” denildi. Gönültaş ile ödülünü ve haberlerini konuştuk. 

TAKSAV’ın 2021 yılında başlattığı Erbil Tuşalp Gazetecilik Günleri kapsamında verilen yılın gazetecilik ödülüne değer görüldünüz. Mesleğinizle ödül almanın sizin için nasıl bir anlamı var?

Açık söylemek gerekirse, “mesleğinizle ödül almanın sizin için nasıl bir anlamı var” sorunuz bir süre düşündürdü. Çünkü mesleki geçmişimde hiçbir haberi “gazetecilik meslek ödülü alma” planları yaparak hazırlamadım. Haberi hazırlama sürecinde beni motive eden, araştırdığım konuya ya da çalışma alanıma dair her başlığa hâkim olabilmek çabasıdır.  Bu inanın çok yorucu, kimi zaman da ruhen yıpratıcı olabiliyor. Bir gazetecilik örgütünden, kurumdan, uluslararası kurumlardan ödül verileceğini öğrendiğim zaman elbette mutlu oluyorum. Açık ifade etmem gerekirse, özellikle de meslek büyüklerim adına verilen bir ödülse geçmişi, 90’lI yıllardaki haberciliğimizi anımsayıp, mutlu oluyorum ve tabii ki onur duyuyorum. Uluslararası bir ödül ise hakikatin görünür kılınması için çaba gösteren tüm kadın meslektaşlarım adına almayı tercih ediyorum. 

Cihatçı örgütlerin kadın ve çocuklar üzerindeki etkileri üzerine eğilmeye başladığınız bu yolun arka planında nelerle karşılaştınız?

Her haberin, her alanın kendine özgü zorlukları var. 90’ların sonu 2000’lerin başında Hizbullah vardı. Afganistan’da yine Taliban ile çatışmalar sürüyordu. Lübnan’da Hizbullah’ın lideri ile söyleşi yapma sürecinden başlayıp Afganistan’da kadın gazeteci olarak çalışmanın zorlukları vardı. Keza Suriye’de, Irak’ta. Önce kendimi şuna inandırdım: Bu meslekte kadın, erkek ayrımı yoktur. Kadın da erkek de her haberi yapabilir ve her coğrafyada çalışabilir. Alana hakim olmak çok çok önemli. Radikal İslam alanında çalışan her kişinin bu alanın her türlü ayrıntısına hâkim olması gerektiğine inanıyorum. Bu hakimiyet olunca, zorluklar da aşılabiliyor. Sahada karşılaşılan zorlukları, engelleri çok çok dillendirip genç meslektaşlarımda da kaygı oluşturmaktan yana değilim. Lakin güvenlik her şeyden önemli. Elbette korktuğumuz zamanlar olabilir. Hiçbir haber can güvenliğimizden daha önemli değil. Zaten muhabir yoksa haber de yoktur. Temkinli ve güvenli hareket ederek, saha hakimiyeti ile haberi dosyayı oluşturabiliriz. 

Hale Gönültaş

TİRAJ ARTSIN DİYE KADIN NESNELEŞTİRİLDİ

Kadın gazeteci olarak var olmanın zorlukları neler?

Medyanın her alanında kadınlar cinsiyet vurgulu tüketim nesneleri olarak kullanılageldi. Haber medyası için de durum aynıydı. Tirajlar artsın diye “güzel kadın” fotoğrafları birinci sayfanın sürmanşetine konuldu. “Üçüncü sayfa” diye tabir edilen adli olayların yer aldığı sayfalarda kadın cinayetleri haberleri, vahşetin ayrıntılarına, öldürülen kadının fotoğrafının güzelliğine, katil erkeğin bahanelerine bağlı olarak “büyütüldü.” Bu tablo bir genelin özeti. Medyada kadın çalışan ve yönetici sayısının artması da haber dilinin değişmesi de zihniyetin kökten değişmesine bağlı. Kadınların medyada daha fazla yer alması, karar verici pozisyonlarda ısrarcı olması gerekiyor. Terfi; kadın–erkek yarışı değil, iyi olanın hakkı. İyi olduğunuzu düşünüyorsanız, yöneticiliğe talip olun. Cam tavanı kabul etmek, onu asla kıramayacağımızı gösterir. Cinsiyet eşitliği bir gazete için yayın politikası değilse, kasıtlı olsun olmasın birçok haberde, yazıda cinsiyetçi örneklerle (başlıkla, fotoğrafla, yazıyla) karşılaşabiliriz. Bu nedenle, böyle bir yaklaşıma tanık olduğumuzda hemen tepki gösterip, bakış açısındaki erilliği dile getirmenin önemli olduğunu düşünüyorum. 

Bugün çok sayıda gazeteci yaptığı haberler nedeniyle cezaevine giriyor ve engelleniyor. Günümüzde gazetecilik yapmanın nasıl bir anlamı var?

Tutuklu meslektaşlarımız, tutuklanma gerekçeleri, isnat edilen suçlar, uydurulan suçlar uzun uzadıya tartışılması gereken başlıklar. Gazeteci, kendisini siyasal sistemde halktan yana taraftır. Halk adına iktidarları denetler, talepleri, beklentileri, itirazları halk adına yüksek sesle dile getirir. Sadece siyasal iktidarlara değil hava şartlarına, çarşı pazara, insana ve tüm canlılara istismara, şiddette muhalefet eder, yanlışı gösterir. Doğruyu hatırlatır, bu doğru sesine aracılık yaptığı halkın çıkarını önceleyen doğrudur. Bu nedenle gazeteciliği, haberciliği yaşatmak, baskıya karşı hakikatleri dile getirmek çok çok kıymetli bir o kadar da hayati…

***

KARANLIĞI AYDINLATTI

TRT’de haber kameramanı olarak 1974 yılında başlayan Erbil Tuşalp, TRT’nin ardından Günaydın, Vatan, Dünya, Radikal, Posta ve Milliyet, Cumhuriyet gazetelerinde, İSTA, ANKA Haber Ajansı, UBA Haber Ajansı ve ATV ve Show TV’de Olay, 32. Gün, Dünya Değişirken ve 40 Dakika programlarında çalıştı. Türkiye Gazeteciler Sendikası’nda iki dönem Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. İnsan Hakları Derneği’nin kurucuları arasında yer aldı. Tuşalp, insan haklarını sorgulayan, yakın dönemin “Susurluk Kazası” vb. karanlıkta kalmış siyasal olaylarına ışık tutan araştırmalarıyla tanındı.

FELAKET GAZETECİLİĞİ KONUŞULACAK

III. Erbil Tuşalp Gazetecilik Günleri bu yıl “Felaket Gazeteciliği” teması ile 8-9 Eylül tarihlerinde gerçekleştirilecek. Program şöyle:

• 8 Eylül Cuma günü TAKSAV Bursa Salonunda L. Doğan Tılıç tarafından “Çatışma Alanlarında Gazetecilik ve Sorumluluk” başlığında bir grup çalışması yapılacak.

• 9 Eylül Cumartesi günü Bursa Nilüfer Uğur Mumcu Sahnesi’nde Fransa’dan Gazeteci, Yazar ve Yönetmen Philippe Flandrin ve Gazeteci, Yapımcı Coşkun Aral fotoğraf ve görüntülerle “İki Göz, İki Tanık ve Dünyayı Sarsan Olaylar” konusunda konuşacaklar.

Söyleşi sonrası Felaket Gazeteciliği teması üzerine Faruk Bildirici, Selçuk Candansayar, Hale Gönültaş, Kayıhan Pala, L. Doğan Tılıç tartışacaklar. Gazeteci Hale Gönültaş’a ödülü panel sonrası Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem tarafından verilecek.