“Erdoğan sayesinde” kampanyasındaki görselleri tasarlayan Akkoyun’un gözaltına alınması iktidarın beklediğinin aksine kampanyanın gücünü artırdı. AKP’li yıllarda hemen her alanda ülkenin yaşadığı yıkımı ortaya koyan resmi veriler, “Erdoğan sayesinde” tepkisine adeta ayna tuttu.

Bu tablo Erdoğan sayesinde oluştu

Mustafa BİLDİRCİN

İktidarın ekonomik kriz karşısında ses yükselten yurttaşı baskılama çabalarına yenisi eklendi. AKP’nin ekonomi politikası nedeniyle önlenemez hale gelen enflasyonun altında ezilen yurttaşlar, marketlerdeki ürünlerin üzerine, “Bu ürün size pahalı mı geldi? Erdoğan sayesinde” çıkartmaları yapıştırmaya başladı. Çıkartmaları hazırlayan görsel iletişim tasarımcısı Mahir Akkoyun, dün sabah saatlerinde gözaltına alındı. Akkoyun daha sonra serbest kaldı.

Akkoyun’un, “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçlamasıyla gözaltına alındığı bildirildi. İzmir Konak Güvenlik Şube’deki ifade işlemleri sırasında Akkoyun’a başka tweetleri de gerekçe gösterilerek, “Seçim Kanunu’na muhalefetten” bir kez daha ifade işlemi başlatıldı. Hayat pahalılığına karşı çığ gibi büyüyen tepkinin ardından hedefe oturtulan Akkoyun’un gözaltına alınmasına yurttaşlar büyük tepki gösterdi. Sosyal medyada, “MahirAkkoyunSerbestBırakılsın” etiketi ile on binlerce dayanışma mesajı paylaşıldı. Marketlerdeki ürünlerin üzerine yapıştırılan çıkartmalar ile başlayan “Erdoğan sayesinde” kampanyasının ardından gözler, Türkiye’nin AKP’li yıllarda yaşadığı yıkıma çevrildi. Eğitimden sağlığa, yargıdan toplumsal yaşamın tümüne kadar hemen her alanda, “Erdoğan sayesinde” yaşanan yıkım, protestoların haklılığını ortaya koydu.

YURTTAŞIN SOFRASI EKSİLDİ

Eğitimden sağlığa, yargıdan toplumsal yaşamın tümüne hemen her alanda yaşanan geri gidiş 9 Temmuz 2018 tarihinde uygulanmaya başlanan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile daha da hızlandı.

“Erdoğan sayesinde” tepkisine ayna tutan 2018-2023 yıllara yönelik bazı veriler ise şöyle:

•2018 yılında bir asgari ücret ile 5 bin 343 adet yumurta alınabiliyorken 2023 yılında bir asgari ücretle yalnızca 2 bin 835 yumurta alınabiliyor.

•2018’de asgari ücretli 53 kilogram kıyma alabiliyorken 2023 yılında yalnızca 34 kilo kıyma alabiliyor.

•Asgari ücret, 2018’de 493 litre süt almaya yeterken 2023’te asgari ücretle alınabilecek sütün litresi yalnızca 354 litre ile ifade ediliyor.

•2018-2022 arasında geçen dört yılda dolar ve avro kurları ciddi yükseliş gösterdi. 2018 Haziran’da 4,8 TL olan dolar kuru 5 Nisan 2023 itibarıyla 19,26 TL’ye, 2018 Haziran’da 5,5 TL olan avro ise 20,98 TL’ye yükseldi.

•Başkanlık rejimi öncesi, Haziran 2022’de enflasyon yıllık yüzde 15,39 ve gıda enflasyonu ise yüzde 18,89’du. Seçim sonrası artmaya başlayan fiyatlar, ekonomik kriz ve 2021 sonunda başlayan döviz krizi sonrasında TÜFE 2023 Mart’ta yıllık yüzde 50,51 ve gıda enflasyonu ise yüzde 67,8 olarak açıklandı.

AÇLIK VE YOKSULLUK

•2018 Haziran’dan bu yana artan fiyatlar ve hayat pahalılığı sebebiyle alım gücü düştü ve yaşam zorlaştı; açlık ve yoksulluk sınırı yükseldi. 2018 Mayıs’ta açlık sınırı 1686 TL ve yoksulluk sınırı ise 5 bin 833 TL’ydi. Açlık sınırının asgari ücrete oranı yüzde 95,1, yoksulluk sınırının asgari ücrete oranı ise yüzde 28,8’di. 2022 Mayıs’ta açlık sınırı 5 bin 557 TL ve yoksulluk sınırı ise 19 bin 220 TL oldu. 2022 Mayıs’ta açlık sınırının asgari ücrete oranı yüzde 72,9’a ve yoksulluk sınırına oranı yüzde 22,1’e düştü.

•Türk-İş tarafından hazırlanan 'Açlık ve Açlık Sınırı' raporuna göre de 2023 Mart ayı açlık sınırı 9 bin 591 TL'yi aştı. Dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 9.591,13 TL olarak hesaplandı.

•Küresel gıda fiyatları 12 aydır aralıksız gerilerken Türkiye'de ise gıda fiyatları 32 aydır aralıksız yükseldi. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün verilerine göre, küresel gıda fiyat endeksi Şubat ayına göre yüzde 2,1 düşerek ortalama 126,9 puan olarak kaydedildi.

•TÜİK verilerine göre, martta gıda fiyatları aylık bazda yüzde 3,84 artarken yıllık bazda artış yüzde 67,89 ile ifade edildi.

İktidarın ekonomi politikası, Türkiye’deki yoksulluğu içinden çıkılamaz bir hale getirdi. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın verilerine göre, ekonomik krizin altında ezilen 4 milyon 419 bin 286 hane 2022 yılında sosyal yardımlardan yararlandı. Öz ailesinin bakımını sağlayamadığı 157 bin 248 çocuğa ise sosyal ve ekonomik destek verildi.

İŞSİZLİK

AKP’li yıllarda işsizlik de Türkiye için kronik hale geldi. 1988-2002 arasında işsizlik oranı ortalaması yüzde 8 olarak hesaplanırken 2002-2018 döneminde bu oran yüzde 10,7’ye yükseldi. TÜİK’e göre ise Ocak 2023’te işsizlik oranı yüzde 10,3 olarak kayıtlara geçti. Türkiye’de 15-24 yaş grubunda bulunan ve ne işte ne de eğitimde olan gençlerin sayısı 3 milyonu aştı.

ADALETSİZLİK

AKP iktidarı döneminde yargı da gündemden hiç düşmeyen alanlar arasında yer aldı. İktidara ilk geldiği andan itibaren yargıyı ele geçirmek için çaba harcayan iktidar bugün, “Terör örgütü” olarak görülen cemaatle bu amacı doğrultusunda 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan darbe girişimine kadar ortaklık yapmaktan da geri durmadı. Çok sayıda cemaat üyesi yargının kılcal damarlarına kadar sızarken 2007’de Ergenekon süreci ile başlayan, Balyoz, Askeri Casusluk gibi soruşturmalarla devam eden cadı avı, Türkiye’nin hukuk sistemini adeta altüst etti.

Hukuksuz yargılamalar ile suçsuz insanlar cezaevlerine tıkıldı. Hemen her yıl on binlerce kişi, “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla hakim karşısına çıkarıldı. Türkiye'de, “ifade özgürlüğünün önündeki en büyük engellerden” olan ve “Cumhurbaşkanı’na hakaret suçu”nu da kapsayan TCK 299 ile 301’inci maddeleri uyarınca 2022’de 25 bin 513 dosya açıldı.

PARAN KADAR SAĞLIK

2002 yılında iktidara gelen AKP’nin uygulamaları yurttaşları, “Paran kadar sağlık” anlayışı ile karşı karşıya bıraktı. Hastalar müşteri, hastaneler kar eden işletmeler olarak tanımlandı. İktidarın, “otel konforunda” diyerek övündüğü şehir hastaneleri, Sağlı Bakanlığı bütçesinde karadelik haline geldi. Sağlık sistemi, sağlıklı insanı hasta eder hale büründü.

13 şehir hastanesi için 2017-2022 döneminde kamunun kasasından 40 milyar TL’ye yakın para ödendi. Çağ atlayan sağlık sistemi değil, müteahhitler oldu.