MMO’nun her ay iktisatçı Mustafa Sönmez ile hazırladığı bültende AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yüzde 19’a dayanan faiz indirimine gideceği yönündeki söylemlerinin erken seçim hazırlığı olduğu değerlendirildi.

Büyüme ısrarı seçim habercisi

HABER MERKEZİ

TMMOB Makina Mühendisleri Odası, her ay iktisatçı-yazar Mustafa Sönmez’in katkısıyla hazırladığı sanayinin sorunları bülteninin 72’ncisini yayımladı. Yükselen enflasyon ve hormonlu büyümenin analiz edildiği bültende Merkez Bankası, Hazine ve Maliye Bakanlığı, TÜİK verileri kullanılarak enflasyonda tırmanışın nedenleri ve geleceği analiz edildi. Ayrıca, faiz indirimi ile hızlandırılacak büyümenin de yaratabileceği sorunlara işaret edilerek ekonomi aktörlerine uyarı yapıldı.


Bültende, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yüzde 19’a dayanan enflasyonun düşürüleceğini ve faiz indirimine gideceği yönündeki söylemlerinin erken seçim hazırlığı olduğu değerlendirmesi yapıldı. Erdoğan’ın hormonlu büyümede ısrarlı olduğunun altı çizilen raporda “Türkiye’yi yeni bir riskli sürece doğru da sürükleyen bu senaryo, dövizde yukarı yönlü harekete neden olabilir ve yeni bir dolarlaşma sürecine, yeni kırılmalara yol açabilir” ifadelerine yer verildi.

FAİZ İNDİRİMİ DÜŞÜNCESİ RASYONEL DEĞİL

Yapılan analizde AKP’nin iktidara geldiği 2002 Kasım ayından 2013’e kadar, iç ve dış rüzgârlarla yelekenini şişirdiği belirtilirken şöyle dendi: “AKP, düşük enflasyon-yüksek büyüme ikilisinin seçmende yarattığı memnuniyetin de etkisiyle, iktidarını sürdürebildi. Bu, özellikle dış kaynak girişinin sürekliliği ile mümkün oldu. Ancak 2013 sonrası şemsiyenin ters dönmesi, dış kaynak girişinin azalması ile enflasyonu görece yüksek, büyümesi görece düşük bir dönemde iktidarda kalmak zorlaştı. Bugün de AKP rejimi, tırmanan bir enflasyon karşısındaki hoşnutsuzluğu, büyümeye, ağır bedellerine rağmen öncelik vererek telafi etme tercihinde. Enflasyonla mücadelenin hiç sözünü etmezken, pandemi sonrası canlanan ekonomiyi, büyümeyi vurgulayan ve bunun için faiz indirimini yüksek enflasyona rağmen isteyen irrasyonel bir söylem geçerli.”

Türkiye Gayri Safi Yurtiçi Hasılası’nın (GSYH) 2021’in ilk çeyreğinde yüzde 7 büyüdüğü hatırlatılan bültende, ikinci çeyrek büyümesinin geçen yılın düşük bazının da etkisiyle, yüzde 18 artması beklendiği vurgulandı.

ERDOĞAN'IN YAKLAŞIMI GERÇEKLE UYUŞMUYOR

“Erdoğan’ın enflasyondaki yaklaşımı, hayatın gerçekleri ile pek uyuşmuyor” ifadelerine yer verilen bültende enflasyonun önümüzdeki aylarda daha da tırmanma ihtimali güçlüğü olduğu aktarıldı. Bültende şu analize yer verildi: “Temmuz ayında döviz fiyatlarındaki görece inişe rağmen, üretici (sanayici) fiyatlarında (ÜFE) yüzde 2,5’e yakın aylık artış yaşanması, maliyet enflasyonu baskısının emtia fiyatlarından, özellikle enerji fiyatlarından gelmeye devam ettiğini gösteriyor. Baz etkisiyle önümüzdeki aylarda ÜFE’deki yıllık artış devam etmese bile, 2022’nin ilk çeyreğine kadar yıllığının yüzde 35-40 seviyelerinin altına inmeyeceği yaygın bir kanı. Temmuz itibariyle, geniş anlamda sanayici fiyatlarında yıllık artış yüzde 45’e yaklaşırken imalat sanayisinde yüzde 48’i buldu. Tüketici fiyatlarında yıllık artış yüzde 19’a yaklaşırken ücretli kesim açısından en önemli dallarda gıda ve ulaştırmada yıllık artış yüzde 25’i buldu. Gıda enflasyonu özellikle alarm verici. Kuraklık ve ardından gelen orman yangınlarının, sellerin ekonomik maliyeti, tarımsal ürün fiyatlarında tırmanış biçiminde yaşanacak. Bu bile tek başına, gelecek ayların gıda ve genelde tüketici enflasyonu için önemli bir uyarı.”

Büyümenin devamı için faiz indirimini Merkez Bankası’na dayatmanın ve “Faiz indirimi enflasyonu düşürür” ısrarının, ateşle oynamaktan farklı olmadığı vurgulanan bültende “Erdoğan’ın, sıkıştığı çember içinde başka oyun planına razı gelmeyerek faiz indirimi ve hormonlu bir büyümeye kilitlenmesi tüm sektörlerde endişe ile izleniyor” dendi.

Bültende son olarak şu değerlendirmede bulunuldu: “Bu riskli oyun, son yıllarda birkaç kez oynandı ve ihmal edilmeyecek büyüklükte kayıplara yol açtı. AKP, bu oyunla kendi seçmeninden de kayıplara uğramışken, aynı oyunda ısrarı, başka bir oyun planı olmamasına bağlanıyor. Bu durumda ekonomideki aktörlere ihtiyatlı davranmaları ve yeni bir dolarlaşma riskine karşı, ‘iki düşünüp bir karar vermeleri’ tavsiye ediliyor.”