Hikâye bu ya; ormanın birinde, La Fontaine ve Ezop’a inat, aslanlar  güçlü ama gücünün pek de farkında olmayan işçi, çakallar

Hikâye bu ya; ormanın birinde, La Fontaine ve Ezop’a inat, aslanlar  güçlü ama gücünün pek de farkında olmayan işçi, çakallar politik ve militer, fareler ise işçi aristokratı rollerine sahip kılınmışlar..
Ormanda iktidar kavgası çakallar arasında süre dursun, farelerde koalisyona dışarıdan ortaklık ederlermiş. Bir gün çakal aslana ; “ Sevgili aslan senin ormandaki refahın ve mutluluğun için oyuna ihtiyacım var. Seni benden iyi kimse temsil edemez” demiş. Demiş amma bir yandan da aslanın gücünden tırsmakta imiş. “ Bak! “ demiş çakal “ne de olsa aslansın bense bir çakal. Bu durumda, kendimi sana karşı güvence altına almam doğal değil mi? İşte bu nedenle senin oyunu alırken, seni de Anayasa ve  bir takım yasalarla bağlamam gerekecek.”
“ Ehh, öyle olsun varsın bakalım “demiş aslan ve bağlatmış kendisini.
Ne var ki aslan o günden sonra ormanda her ne avlarsa, çakal; “Dur bakalım! Yasalarla bağlısın, bunları yiyemezsin” der yiyeceğini önünden alırmış.
Aslan bu durumda iken fare ; sevgili aslan seni bu çakalın şerrinden ancak ben kurtarabilirim. Gel, sendikada, konfederasyonda bizi destekle! Bizde hakkını çakallardan alıp sana verelim.”
Aslan ; bunu nasıl yapacaksın?”  deyince, fare; “ Zor  tabii ama imkânsız değil. Bilirsin biz kemirgeniz, zaman tanırsan, kemire kemire seni çakalın bağlarından kurtarırız."
Yıllar yılları kovalar, ne kemirme işlemi son bulur ne de çakalın çakallığı..
Üstelik çakal git gide sömürüde gemi azıyı almıştır. Bırakın aslanın yiyeceğine el koymayı, bebeğinin sütünü bile çalmaktadır artık.
Arada bir bıçak kemiğe dayanıp aslan kükremeye kalkışınca, çakal hırçınlaşmakta; “Bre aslan, merhametime mazhar oldun daha ne istersin. Ormanımın malını  senin için çar çur edemem..”
Fare ise bir yandan hiç bitmeyen kemirme işini sürdürürken; “merhamet değil, hak ve adalet istiyoruz” diyerek diğer yandan çakaldan ricacı olmayı sürdürmektedir.
Kıssadan hisse niyetine sözü  bay baykuş alır; “ Faşist karakter güçten yanadır. Merhamet onun için kara leke gibidir. Dolayısıyla merhamet göstermez. Gösterecek olursa da hemen pişman olur. Hem zaten asıl olan adalettir ve adalet nerede hesap sorarsa, orada merhamet hakkını kaybeder. Merhamet ve affı ancak fare gibi işbirlikçiler, tilki gibi solliberal yalakalar ve suçlular talep eder ve ister.”
Bay baykuş bu arada aslana dönüp sesini yükselterek seslenir;
“Eyy nafakasını çakala, özgürlüğünü fareye teslim etmiş olan aslan;  kalk yerinden ve kükre! Bil ki, hak verilmez alınır, zafer ormanın sokaklarında kazanılır!”
Rahmetli nenemin bir lafı  vardı; “ hak yiyen, b.. yesin!” derdi. Öyle olsun elbette. Ama lafla da olmuyor. Finans-kapital zorba gırtlağımıza çökmüştür. T.Telekom’da, Erdemir’de, Seka’da, Tüpraş’ta, TEKEL’de, şeker fabrikalarında, çimento fabrikalarında, enerji özelleştirmelerinde babalar gibi satıp halkın varlıklarını çar çur edenleri çar çur etme zamanı gelmiştir.  Bıçak kemiğe dayanmıştır. Zaman genel grev, genel direniş zamanıdır. Bay baykuşun dediği gibi;
HAK VERİLMEZ ALINIR, ZAFER SOKAKTA KAZANILIR!...