SOL Parti Çankaya Belediye Başkan Adayı İlknur Başer, seçim sürecini değerlendirdi. Muhalefetin mayıs seçimlerinden ders çıkaramadığını belirten Başer, “Aynı yöntemlerle seçime hazırlanıyorlar. Kamucu, laik, halkçı bir yönetim için adayız” dedi.

"Çare de umut da kendi ellerimizde"
SOL Parti Çankaya Belediye Başkan Adayı İlknur Başer, seçim çalışmalarını sürdürüyor. (Fotoğraf: BirGün)

Haber Merkezi

Yerel seçimlere iki haftadan az bir süre kaldı. Kişiler üzerinden ve büyük vaatlerle yürüyen, pahalı kampanyalarla beslenen seçim çalışmalarının aksine ülkenin birçok bölgesinde kendi öz gücü ile çalışmalarını sürdüren adaylar da toplumun dikkatini çekiyor.

Ankara’nın SOL Parti Çankaya İlçesi Belediye Başkan Adayı İlknur Başer de onlardan biri. Yıllardır mücadelenin içerisinde olduğunu söyleyen Başer, çalışmalarını ve seçim sürecini BirGün’e değerlendirdi.

Adaylık sürecini anlatan Başer, “Üretenlerin, kadınların, gençlerin, emeklilerin, çocukların, yerelde yaşayan tüm öznelerin yönettiği bir Çankaya için adayız. Aynı zamanda ülke siyasetinin değişmesi için de Çankaya’ya adayız” dedi.

REJİMİN DEĞİŞTİĞİNİN FARKINDA DEĞİLLER

Muhalefet partilerini de eleştiren Başer, “Bu seçim sürecinde çok büyük bir kakofoni var ortada.

Yine genel seçimlerden ders çıkartılmamışçasına muhalefet partileri sanki ülkede rejim kurumsallaşmamış, yerleşmemiş gibi, her şey güllük gülistanlık gibi seçim çalışmalarını sürdürmeye devam ediyor. Her yer projelerle, verilen büyük büyük vaatlerle dolduruluyor. Oysa memlekette rejim değişti. Daha geçen haftalarda; Diyarbakır’da, Konya’da şeriat istiyoruz diyerek her tarafa yazılamalar yapıldı. Bizzat Recep Tayyip Erdoğan’ın ağzından şeriat güzellemeleri yapılıyor ve toplum ciddi anlamda din bezirgânlığının etkisi altındaki; rantçı, talancı ve soyguncu bir düzenle karşı karşıya. Bu rejim bir yandan kurumsallaşırken okullarda müfredat değiştiriliyor. Gericilik memlekette kol geziyor” ifadelerine yer verdi.

KAMUCU VE EŞİTLİKÇİ YÖNETİM İÇİN ADAYIZ

“Muhalefet genel seçimleri neden kaybettiğini masanın ortasına koyup değerlendiremezken, aynı şekilde seçim çalışmalarına gidiliyor” diyen Başer, şöyle konuştu: “Dolayısıyla SOL Parti şunu söylüyor; Bu kötülük iktidarını ve özellikle kadınları karanlığa boğan bu düzeni ancak ve ancak örgütlü halk mücadelesi yenebilir. Biz Çankaya’ya örgütlü halk mücadelesini büyütmek ve tarikat, cemaat düzenine, rantçı düzenine karşı kamucu, halkçı, ekolojist, eşitlikçi bir yönetim için adayız diyoruz”

Kadın temsilinin çok önemli olduğuna da değinen Başer, “100 yılı aşan tarihsel süreçte kadınlar hep ikincil pozisyonda kalmış, ezilmiş, emeğin hakkını alamamış kesimlerden. Ve kadınlar bugün hem sendikalarda hem siyasette hem de toplumsal yaşamda rejim tarafından aslında tamamen dışlanmak, eve kapatılmak ve hakları elinden almak isteniyor. Özellikle medeni kanuna yapılmak istenen saldırı anayasa paketine yerleştirmeye çalıştılar biliyorsunuz. Bu rejimde köleye dönüştürülmek isteniyor aslında. Bir Taliban rejime hâkim kılınmak isteniyor” dedi.

REJİME KARŞI BARİKAT KADINLAR

Başer konuşmasını şöyle sürdürdü: “Siyasetin kadınlaşması çok önemli. 1979’da Ordu’nun Fatsa ilçesinde yaşanan yerel yönetim deneyiminde ilk yapılan iş, oradaki kadınların kurdukları meclislerde süren tartışmalar sonucu başlatıldı. Önerdikleri şey, mahallelerin çamurdan geçilmediğiydi ve o dönem çok ünlü ‘Çamura son Kampanyası’ bunun üzerine başlatıldı. Dolayısıyla mahallede, kentte en çok yaşayan, ev içi emeği görünmeyen kadınlar, en büyük sorunu kendileri yaşıyor. Dolayısıyla kadının siyasette olması, örgütlü olması, haklarını kaybetmemesi için de ve bu tek adam rejimine karşı barikat olması için de çok önemli”

Çankaya’nın sorunlarından bahseden Başer, seçildiğinde yapacaklarından da bahsetti. Şu ifadelere yer verdi: Öncelikle rantçı ve talancı politikalarla yönetilen bir ilçe Çankaya’yı toplumsal cinsiyete duyarlı bir kente çevireceğiz. Tiyatro, sinema gibi etkinlikleri ücretsiz bir şekilde sağlayacak gerekirse mahallelerden otobüsler kaldırılarak ya da o merkezleri çoğaltarak halkın kullanımına sokacağız. Yaşamın her alanında zaten üreten yurttaşların fikri üretimde de rol almasını sağlayacak, özellikle kadınların emeklerinin ücretlendirilmesine, değerli kılınmasına çalışacağız”

Ülkedeki ekonomik kriz içerisinde belediyecilik anlayışından da bahseden Başer, özellikle emeklilerin durumunun altını çizdi. Kendisinin de bir emekli olduğunu belirten Başer, şöyle konuştu: “Tayyip Erdoğan’ın son konuşmaları bile emekliye gelince kaynak yok üzerindendi. Hatta o kadar işi abarttı ki ülkedeki tüm çalışanların maaşlarını vermesek emeklilerin istediği kaynağı sağlayabiliriz gibi. Yine emekçileri emekçilerle kırdırma yöntemi.

Oysa kent politikaları başta olmak üzere emeklilerin çok düşük ücretle ya da ücretsiz olarak yararlanabileceği tesislerin de açılması gerekiyor. Kimse bize bu ülkede kaynak yok hikayesini okumasın. Bakın Erzincan İliç. Bu ülkenin yer altı, yer üstü kaynakları uluslararası sermayeye oluk oluk akıtılıyor. Diyanetin harcamaları, sarayın harcamaları, sermayenin affedilen vergileri, bunları bir anda kapatsanız bu ülkede yaşayan tüm insanlara, emekçilere insanca yaşama koşullarını sağlayacak kaynak var.

TEK SİHİRLİ FORMÜL HALKIN ÖRGÜTLÜLÜĞÜ

“Biz diyoruz ki bunun değişmesinin tek bir yolu var; “Ne kahramanlaştırılan liderler,  ne popülerleştirilen adaylar kimseyi kurtaramaz. Siyaseti sadece halk kendisi yaparsa kendi geleceğini ellerine alabilir. Dolayısıyla hiç kimse başka yerde sihirli formül kimse aramasın. Tek sihirli formül bizim elimizde, örgütlü gücümüzde, örgütlü mücadelemizde.”