Çaresizlik ve yasa yapıcıları

AV. ŞENAL SARIHAN

İktidar, “İnsan Hakları Eylem Planı’nı uygulamaya başladı. Bu planın nasıl uygulanacağının ilk işaretlerini de açıklandığı gün almıştık. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Siyasi Partiler Bürosu, HDP’nin kapatılmasının ilk hazırlıklarına o gün başlamıştı. Ayrıca insan hakları aktivisti Gergeroğlu hakkında kesinleşmiş mahkûmiyet hükmünün Meclis’te okunması ve vekilliğinin düşürülmesi de an meselesiydi. Aradan çok zaman geçmedi; dikkatler 17 Mart‘ta Gergerlioğlu hakkındaki kesin hükmün Meclis’te okunması ve HDP’nin protestolarına yönelmişken HDP hakkında kapatma davasının açıldığı haberi gündeme düştü.

‘FEZLEKEYİ OKUMAYIN’

Meclis oturumlarını televizyon üzerinden izleme alışkanlığım olmamasına karşın o gün özellikle bu sürece tanıklık etmek istedim. TRT ve Halk TV‘nin canlı yayınları vardı. Meclis Başkan’ı, usule ilişkin birkaç işlemden sonra Grup Başkan Vekillerine söz verdi. HDP’den Meral Danış Beştaş, hukuki gerekçeleri de açıklayarak, “Bu fezlekeyi okumayın” diye seslendi. CHP Grup Başkan Vekili Engin Altay’ da Enis Berberoğlu’nda yaşananları aktararak, aynı yanlışı yapmama çağrısında bulundu. Vicdanımı titreten ses, Meral’in sesiydi: “Bu kararı okumayın.” Karar okundu, gözlerimden yaşlar süzüldü. Bu çaresizliğin gözyaşları idi. Protestolar üzerine oturuma ara verilince Halk TV’yi açtım. CHP Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke ekrandaydı. Sunucu, kendisine bu duruma ilişkin yorumunu soruyordu. Böke, bir süre konuşamadı. Yüzündeki acı görülmeyecek gibi değildi. Muhtemelen gözyaşlarını bastırdı. Sesi titreyerek yanıt verdi. Hukuktan ve antidemokratik uygulamadan söz etti. Birimiz eski, diğerimiz aktif vekildik. İkimizde de hâkim olan duygu çaresizlikti. Bu sabah BirGün’ ü açtığımda İstanbul Milletvekili–Hukukçu İbrahim Kabaoğlu’nun yazısının başlığını okuduğumda aynı duygunun yansımasını gördüm. “Keyfilik ve Çaresizlik”. Somut durum bu: Çaresizlik… Fakat niye? Meclis, yasaları yapan kurum değil mi? Yaptığı yasalara, öncelikle Meclis üyelerinin uyması ya da sahip çıkması gerekmez mi? Hangi partiden olursa olsun her vekil, kendisini seçen binlerce insanın sesi ve sözü olarak orada bulunmuyor mu? Aralarından birinin vekilliği elinden alınırken hep birlikte “Hayır” demeleri gerekmez mi?

Böyle olmuyor. Yıllardır parlamentoda ve her nedense de çoğunluğu muhalif olan parti üyeleri hakkında benzeri kararlar veriliyor. 1994’lü yılları anımsıyorum Murat Bozlak, Hatip Dicle, Orhan Doğan, Leyla Zana, Ahmet Türk, Sırrı Sakık ve Mahmut Alınak’ın dokunulmazlıkları kaldırıldı. Aynı gün Orhan Doğan ve Hatip Dicle parlamento bahçesinden gözaltına alındılar. O tarihte ÇHD Genel Başkanı idim. Aydın Erdoğan’la parti binasına gitmiş, milletvekilleri ile oradan telefonla görüşüp, Meclis’i terk etmemelerini önermiştik. Bize göre Meclis, bir vekil için en iyi korunaktı. Ve hukuksuzluğu kısa yoldan çözme olanağı da vardı. Öyle olmadı. İki gün sonra diğer vekiller de teslim olmak zorunda kaldı. Polisin başlarına basarak araca bindirdiği Doğan ve Dicle’nin fotoğrafı hâlâ gözlerimin önünde. Vekil tutukluluğu çifte kelepçedir. Çünkü arkanızda sizi temsil eden binlerle birlikte tutuklanırsınız. Yargılandılar. Parti de kapatıldı. Bu kapatmayı, sağ ve soldan başkaları da izledi. Kapananlar yerine yenileri açıldı. Benzer sonlar yaşadılar.

AKP Genel Başkanı, 2015’li yıllarda, parti kapatmalara karşıydı ve şöyle diyordu: “Parti kapatılırsa, adalet olmaz. Partiye oy verenler de cezalandırılmış olur.” Ayıca bir öneride daha bulunuyordu: “Anayasa’ya ‘Siyasi partilerin kapatılması dahi teklif edilemez.’ hükmü getirilsin.” Bu sözlerini anımsıyor mu bilemiyorum? İnsan hakları paketi içinde böyle bir önerme yok. Herhalde “insan hakları” paketi, önce binlerce insanı temsil eden vekilleri ya da partilerini haklayarak” uygulamaya geçmiş oluyor.

17 Mart günü, 17 yıl sonra 2 Mart 1994 gibi tarihte yerini aldı. Şimdi hem parti hem de Gergerlioğlu için görev, Anayasa Mahkemesi’nde (AYM). Parti kapatma ile ilgili iddianameyi, raportörün görüşü ışığında AYM kabul etmeyebilir. Kabulüne karar vermesi halinde HDP’den usul ve esasa ilişkin ön savunma isteyecek. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Esas Hakkındaki Görüşü’ne, HDP’nin yanıtı istenecek. Her iki yan da duruşmada iddia ve savunmalarını sunacaklar. AYM; partiyi kapatmaya, vekillere siyasi yasak getirmeye, partiye tamamen ya da kısmen devlet yardımından yoksun bırakma cezası vermeye hükmedebileceği gibi, ret kararı da verebilir. İzleyerek, göreceğiz.

TEK İSTEĞİMİZ ADALET

Biz yurttaşlar olarak sadece adalet istiyoruz. Yasama, yürütme ve yargı hepimizi temsil etsin istiyoruz. İnsan hakları belgelerinde ve Anayasa’da belirtildiği gibi; dil, Irk, din, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ayırımı olmaksızın tüm haklardan eşit yararlanmak istiyoruz. Biliyoruz ki bir ülkeye birliği eşitlik getirir. Eşitlik, demokrasinin de toprağıdır. Ama biliyoruz ki çare biziz.