AKP’nin başörtüsüne anayasal güvence sağlayan, kamuda çarşaf kullanımının yolunu açan anayasa değişikliği teklifi yeni yasama yılında gündeme gelecek. ‘Ölüm pahasına’ sokağa çıkacaklarını söyleyen kadınlar tepkili.

Çarşafa güvence ekimde Meclis’te
Fotoğraf: Depo Photos

Zuhal ÇİLOĞLAN/Hande ÖZTÜRK

Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinin ardından Meclis’te gerici ve kadın düşmanı görüşün üstünlük sağlamasıyla kadınların üzerindeki baskılar daha da arttı. AKP’nin başörtüsüne Anayasal güvence sağlama gerekçesine dayandırdığı ancak kamuda çarşaf, burka, peçe gibi giysilerin de kullanılmasına yol açacak hükümleri içeren Anayasa Değişikliği Teklifi’nin yeni yasama yılının başlayacağı Ekim ayına bırakıldığı bildirildi. Muhalefetteki DEVA ve Gelecek partilerinin teklifteki muğlak ifadelerin değiştirilmesi koşuluyla destek vereceği vaadi üzerine yeni düzenleme yapılması için gelecek yasama yılı işaret edildi. Kadın örgütleri, kadınların kıyafetinin anayasaya konu edilemeyeceğini söyleyerek teklife tepki gösterdi.

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) Başkanı Canan Güllü, Anayasa değişikliği teklifi ile ilgili BirGün'e yaptığı açıklamada, konunun toplumsal barışın sağlandığı bir dönemde gündeme getirilmesini, “Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin İslam cumhuriyetine çevrilmesi için bir adım” olarak değerlendirdi. Türbanla ilgili Anayasa'ya girecek herhangi bir maddenin laikliğe aykırı olacağını aktaran Güllü, “Bu teklif kadını özgür bir bireyden biat eden konumuna getirir” dedi. Böyle bir hamleyi Türkiye Cumhuriyeti'nin 2’nci yüzyılında demokrasi ve laikliğin sonlanması olarak kabul edeceğini ifade eden Güllü şunları söyledi: “Anayasa’ya böyle bir düzenleme getirilmesi Türkiye Cumhuriyeti’nin dibine bomba koymaktır. Laik ve çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin bir savunucusu olarak İslam’ın her türlü yönetim şekline karşıyım. Nefes aldığımız sürece laikliğe aykırı her kararın karşısında biz kadınları bulacaklar. 21'inci yüzyılda, teknoloji çağında, İslam cumhuriyeti mümkün olmayacaktır. Ancak, böyle bir bağnazlığın karşısında yalnızca kadınları değil, erkekleri de bulacaklardır. Gerekirse ölüm pahasına sokağa çıkarız."

KIYAFET ANAYASA’YA KONU EDİLEMEZ

Kadınların kıyafeti üzerinden yapılacak her türlü yasa veya Anayasa değişikliğinin Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuk devleti anlayışına ve laiklik ilkesine aykırı olacağını vurgulayan Eşitlik İçin Kadın Platformu’ndan (EŞİK) Avukat Hülya Gülbahar ise şunları söyledi:

"Kıyafet, kadınların kamusal alanda varlığı açısından kilit bir konudur. Bilindiği üzere kıyafet, ‘iş yerinde uygunsuz kıyafetler giyiyorlar’ denilerek kadınların çalışma hakkının ortadan kaldırılmasına neden olabilecek kadar önemlidir. Şu ya da bu şekilde bir dinin bir mezhebinin bir yorumunun Anayasa’ya sokulması, diğer dinler, inançlar açısından açık bir ayrımcılık suçudur. AKP’nin bu teklifinin hem kamu sektörü hem de özel sektör için bağlayıcı olacağı belirtilmektedir. Dolayısıyla, kamu ve özel sektördeki otoriteler, kadınların çalışma hayatlarındaki özgürlükleri yeniden dizayn edebilecek. Bugün şort giydiği için kamuya ait belediye otobüsünde tekmelenen, kısa kollu giydiği için depreme sebebiyet verdiği gerekçesiyle taciz edilen kadınlar var.  Anayasaya dini kıyafet gibi ifadeler girdiği anda, resmi ya da sivil, ülkenin bütün erkeklerine ve ataerkil zihniyetli kadınlarına diğer kadınların özgürlüklerine müdahale etme hakkı verilmiş olacaktır. Söz konusu teklif, başörtülü veya başörtüsüz her kadının özgürlüğünü, yaşam hakkını gasbedecektir. Bu nedenle Anayasa değişikliğine karşı hep beraber karşı çıkılması gerekir.”

İKTİDARIN YILLARDIR YAPTIĞI ŞEY

SOL Feminist Hareket’ten Avukat Ekin Öztürk ise teklife yönelik şunları söyledi:

“Anayasa değişikliği teklifi hem söylem olarak hem de gerekçesi açısından son derece problemli. Bu teklifin, nasıl ve neden yapıldığı sorularının cevaplarıysa ciddi bir belirsizlik taşıyor. Ancak, çok açık görünen bir şey varsa o da Anayasa’ya dini bir referansın girmesinin, laiklik ilkesine aykırı olduğudur. İktidarın yıllardır yaptığı şeyin özeti bu; kendi menfaatleri uğruna tüm toplumun güvenliğini tehlikeye atmak.”

HEDEFLERİ YENİ YASAMA YILI

İktidar cephesi tarafından başörtüsüne Anayasal güvence sağlayacağı gerekçesiyle TBMM’ye sunulan teklifte, Anayasanın 24 ve 41’inci maddelerinde yapılacak düzenlemeler muğlak ifadeler içeriyor. Anayasa’nın 24. Maddesinin şöyle değiştirilmesi isteniyor: “Hiçbir kadın; dini inancı sebebiyle başını örtmesi ve tercih ettiği kıyafetinden dolayı eğitim ve öğrenim, çalışma, seçme, seçilme, siyasi faaliyette bulunma, kamu hizmetlerine girme ile diğer herhangi bir temel hak ve hürriyeti kullanmaktan ya da kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanmaktan hiçbir surette yoksun bırakılmayacak.” Muhalefet “dini inancı sebebiyle” ifadesinin, laiklik ilkesine aykırı olduğunu, bunun başörtüsünün yanı sıra diğer tartışmalı kıyafetlerin de kullanılmasının yolunu açacağını ifade ediyor.