Yanardağ’ın tutuklanmasında İyi Parti’nin aldığı tutumun bir yönelim değişikliğine işaret olabileceği tartışılıyor. Uzmanlar, “İktidar Yanardağ olayındaki gibi bu çatlaklara hamle yaparak ayrışmayı derinleştirecektir” diyor.

Çatlak büyüyebilir
Fotoğraf: Depophotos

Politika Servisi

Gazeteci Merdan Yanardağ’ın tutuklanmasına neden olan süreçte birçok İyi Parti üyesinin iktidarla aynı dili kullanarak Yanardağ’ı hedef göstermesinin yankıları sürüyor. İyi Parti’nin seçimlerdeki başarısızlığın ardından geçen hafta gerçekleştirilen kongrede muhalefete eleştiriler yönelterek masayı dağıtması ve Yanardağ konusunda alınan tutum partide bir yönelim değişikliği olabileceği şeklinde tartışmalara neden oldu. Partinin daha milliyetçi bir eksene kayabileceğini vurgulayan siyaset bilimciler, “Başta Akşener olmak üzere parti yönetimi henüz İyi Parti’nin ideolojisine dair net bir yanıt üretilebilmiş değil” değerlendirmesini yapıyor.  

“Kuruluşunun üzerinden yaklaşık altı yıl geçmesine rağmen İYİP’e bakıldığında iki temel meseleyi hala çözemediğini görüyoruz” diyen akademisyen Fatih Yaşlı, “Bunlardan ilki geçtiğimiz günlerdeki kurultayda Akşener’in yaptığı konuşmanın da ortaya koyduğu bir şekilde ‘liderlik problemi’dir; evet Akşener partinin lideridir, karşısına aday olarak başka kimse çıkmamıştır ama öfkesinin yöneldiği yerin de gösterdiği üzere partiyi yönetmekte ve kadrolara sözünü geçirmekte zorlanmaktadır. Bu İYİP’te parti içi bir demokrasinin olduğunu göstermez elbette ama bir yönetememe sorunu olduğunu gösterir” ifadelerini kullandı.

NET YANIT YOK

“İkincisi ise İYİP henüz ideolojik rotasını net bir şekilde ortaya koyabilmiş değildir” vurgusu yapan Yaşlı, “Seküler milliyetçilik iddiasından ‘Ömer’in yolu’ adlı tuhaf reklam kampanyasına, istibdat rejimine karşı hürriyeti savunma pozisyonundan Merdan Yanardağ’ın tutuklanmasında iktidarla birlikte oynanan role kadar partiye ideolojik bir kararsızlık hâkimdir. Bunu partinin yönetim kurullarındaki figürlere kadar genişleterek söyleyebiliriz ki İYİP liberal demokrasiyi savunan merkez sağ bir parti midir yoksa ülkücü kökenleriyle süreklilik ilişkisinin devam ettiği bir parti midir ya da bu ikisini sentezlemeyi mi hedeflemektedir, bunlar belli değildir. Çünkü başta Akşener olmak üzere parti yönetimi henüz İYİP’in ideolojisine dair net bir yanıt üretilebilmiş değildir” şeklinde konuştu.

BAŞARISIZ BİR PARTİ

“Bu ikisinin yokluğunda başarı da gelmeyecektir doğal olarak ve geride kalan altı yılın sonunda İYİP’in başarısız bir parti olduğunu söyleyebiliriz” yorumunu yapan Yaşlı, değerlendirmesini şöyle sürdürdü: “Son seçimde MHP’nin bu haliyle bile İYİP’ten daha yüksek oy almasına bakarak dahi bu başarısızlığı teyit edebiliriz. Son kurultay bu başarısızlıktan çıkış için bir hamle anlamına gelmiş midir peki? Çıkış için bulunan çözümün CHP’yle araya bir mesafe koymak ve Altılı Masa’yı dağıtmak, dolayısıyla daha ‘bağımsız’ bir çizgi izlemek olduğu görülebiliyor. Ancak bu ‘bağımsız’ çizgi daha ülkücü/milliyetçi bir karakter mi taşıyacak yoksa merkez sağa mı yerleşecek bunu hala bilmiyoruz. Seçilen Genel İdare Kurulu üyelerine bakıldığında merkez sağa doğru kayışın devam ettirileceğini düşünebiliriz; ancak öte yandan Merdan Yanardağ’ın tutukluluğunda oynanan rol İYİP’teki devletlû/milliyetçi reflekslerin devam ettiğini ve belki de bunun ‘ekmeğini yeme’ hesaplarının yapıldığını gösteriyor olabilir. CHP ile bütün köprülerin atıldığı ya da AKP ile bir işbirliği yapılacağı yönündeki iddialar için ise biraz erken olduğunu düşünüyorum. Yerel seçimlere doğru yeni pazarlıklar gündeme gelecek, Altılı Masa’nın birebir tekrarı olmasa da iktidara karşı yerelliklerde birtakım ittifak girişimlerinde bulunulacaktır büyük olasılıkla.”

ÖZELEŞTİRİDEN YOKSUN

Siyaset bilimci Özgün Emre Koç ise “Akşener'in kongre konuşması esas olarak parti içine ve parti içindeki tepkileri dindirmeye yönelik bir açıklamaydı. İyi Parti henüz hiyerarşik yapısını oturtabilmiş bir parti değil. Her kitle partisinde olduğu gibi farklı gruplar var ancak bu grupların yönelimleri partinin şiddetli biçimde bir uçtan diğerine salınmasına yol açabiliyor. Akşener'in kongre konuşmasını da CHP ile yakınlıktan şikayetçi olan partililere ve parti tabanına yönelik olarak okumak gerekir” şeklinde konuştu. “Üstelik seçim kaybının yarattığı travma ve CHP'nin seçmenden gelen değişim baskısına direnir bir görüntü sergilemesi İyi Parti'yi CHP ile mesafeyi daha fazla açmaya zorluyor. Seçmende kaybın faturasının ağırlıklı olarak CHP'ye ve Kılıçdaroğlu'na kesilmesi, İyi Parti'nin kendini bu faturadan sıyırabilmesi için belli bir alan açıyor. Akşener'in özeleştiriden yoksun konuşmasının ardında da bu motivasyon var diye düşünüyorum” diye konuştu.

İyi Parti’nin Yanardağ’a yönelik tutumunu değerlendiren Koç değerlendirmesini şöyle sürdürdü: “Öte yandan Merdan Yanardağ'ın bir linç kampanyasıyla tutuklanmasına uzanan süreçte Müsavat Dervişoğlu gibi İyi Parti kurmaylarının yangına körükle giden tutumlarına Akşener'in sessizliği eklenince yukarıda tarif ettiğim uzaklaşma arayışı için bu olayın bir vesile kılındığı kanaatindeyim. Yanardağ'ın ifadelerinin hukuken ifade hürriyeti bağlamında değerlendirilmesi gerektiğini, öyle olmasa bile tutuklama tedbirini gerektiren bir durum olmadığını hukukçular ortaya koydu. Ancak ülkenin bu cinnet ortamında milliyetçi-muhafazakâr kitlelere seslenenler açısından bu hukuki doğruları savunabilmek pek kolay değil. Burada Ümit Özdağ benzer ifadelerin geçmişte bizzat AKP kurmayları tarafından kullanıldığına, dolayısıyla yalnızca Yanardağ'ı cezalandırmanın adil olmadığına vurgu yaparak kendi konumu açısından bir ara formül üretmiş oldu. İyi Parti bunu tercih etmedi.”

BASKIYI ARTIRIR

“Bunun bir tercih olduğunu vurgulama ihtiyacı duyuyorum” diyen Koç sözlerini şöyle tamamladı: “İyi Parti bir iki kişiden gelen cılız açıklamalar hariç, kurumsal olarak sessizliği tercih etti. Bunun önümüzdeki sürece dair bir ipucu olduğunu düşünüyorum. İyi Parti hem yerel seçim öncesi CHP ile pazarlık gücünü büyütmeye hem de parti içindeki eğilimlere uygun olarak iktidarla daha fazla iletişim imkânı olacak bir gri alana yerleşmeye hazırlanıyor olabilir. İktidar da Yanardağ olayında olduğu gibi bulduğu her fırsatta bu çatlaklara hamle yaparak ayrışmayı derinleştirecektir. Bir yan ürün olarak bu tutum şu an CHP tabanında tepkiye yol açsa da orta vadede CHP’nin yalnızlaşması ve zayıflamasıyla sonuçlanır ve değişim baskısını artırır.”