“Üniversitelerde önemli bölümler kapandı ama bir şekilde yeni müzisyenler yetişiyor. Özellikle son yıllarda gençlerimiz bu eğitimi yurtdışında alıyorlar”

“Caz emek ister, belli bir kulak gelişimi ister”

Yağız Alp Tekin

İstanbul Caz Festivali’nin bugün son günü. İstanbul’daki caz atmosferini ve festivali konuşmak üzere otuz senedir caz müziğini icraa eden Önder Foçan ve Jazz Dergisi editörlüğü yapan Zuhal Foçan buluştuk. Türkiye’de cazın tanıtılması ve sevilmesi adına önemli işler yapan ikili tüm bunların yanı sıra, İstanbul’un en eski caz barı olan Nardis’in de kurucusu. Foçan çiftine İstanbul Caz Festivali’ni ve Türkiye’deki caz dünyasını sorduk.

»İstanbul Caz Festivali müzik hayatına nasıl bir hareket getiriyor?
Önder Foçan:
İstanbul festivali, sanata ve caza olan ilgiyi sıcaklaştıran, kıvılcımı çakan şey. Mesela, belli bir kitle var ki sadece festivalleri takip ediyor. Festival döneminde hiç tanımadığımız, görmediğimiz yeni simalar görüyoruz.

Zuhal Foçan: İstanbul Caz Festivali, Avrupa Caz Festivallerine üye bir festival olduğu için diğer on ülkeyle yaklaşık aynı programı seçiyor. Yaz festivali olduğu için açık havada, hareket alanının daha geniş olduğu mekanlar seçiliyor. Bu da daha çok insanı çekerek, ilgiyi arttırıyor.

»Türkiye’de caz müziğini ne tip bir kitle dinliyor?
Ö.F.:
Kesin konuşmak zor tabi fakat otuz yaş üstü, yüksek öğrenimli, kurumsal bir yerde çalışan büyük çoğunluğu yabancı dil bilen, %60’ı kadın bir kitle diyebilirim. Bir de ilginç bir şey var, çocuk sahibi olunca insanların ilgisi azalıyor. Bu çiftler genelde çocukları üniversiteyi kazanıp evden ayrılınca kendilerini dışarı atıp çok sosyal oluyorlar. Biz de kendilerini tekrardan ağırlama zevkine ulaşıyoruz. Türkiye’de aslında caz dinleyicisinin yaşı da genç.

“Bir sürü aşama var”
»Sizce neden öyle bir kitleye hitap ediyor caz?
Ö.F.:
Önce resimli roman okursunuz, sonra mesela ‘Flaubert’ okursunuz. Bu arada da bir sürü aşamadan geçersiniz. Caz emek ister, belli bir kulak gelişimi ister.

»İstanbul’daki caz müziği nasıl? Örneğin New York’daki müzikten bir farkı var mı?
Ö.F.:
New York cazın Mekke’sidir. Bir mukayese olmaz tabii. Burada da hakim müzik, swing içeren mainstream, post-pop cazdır. Bunun yanında İstanbul’da alternatif modern çalışmalar da var. Özellikle de internet çağı ile birlikte, insanlar aynı yerden aynı şeyleri duyup öğreniyorlar, bu tarzlarına da yansıyor.

»Caz sonuçta Türkiye’de popüler kültürün dışında kalıyor. Peki bu ortamda müzisyenler nasıl yetişiyor?
Ö.F.:
Çok fazla olmasa da bazı üniversitelerin lisans, yüksek lisans eğitimleri var. Bunun dışında kendini internetten eğiten bir kitle de var. Okulda donanırsınız ama sanatçı olamazsınız. Bir işi icra etmeye başlayınca ancak o sanatı bilen birisi olursunuz. Bu yüzden de festivaller, Nardis gibi barlar eğitim aşamasında önemli bir yer tutuyor.

»Peki kendisini internette yetiştirmiş amatör ruhlu müzisyenlere caz dünyasında yer var mı?
Ö.F.:
Var tabii. Ben caz çalarım diyen herkese yer var. Ama ben çok ilgiliyim demek yetmiyor. Şöyle diyelim, diğer caz müzisyenleriyle çalabilen, o jargonu, tarzı, harmoniyi yakalayabilen adamlara caz müzisyeni denir.

»Türkiye’de cazın geleceği nedir?
Ö.F.:
Üniversitelerde önemli bölümler kapandı ama bir şekilde yeni müzisyenler yetişiyor. Özellikle son yıllarda gençlerimiz bu eğitimi yurtdışında alıyorlar. Size Hollanda’da, Amerika’da eğitim alıp Türkiye’ye dönen bir sürü isim sayabilirim. Ben umutluyum, caz sever bir kitle oldukça, caz müzisyeni de yetişecektir.

»Nardis’in İstanbul caz dünyasındaki yeri nedir?
Z.F.:
Nardis bana sorarsanız İstanbul Caz hayatının merkezidir.16.yılımıza girdik. Son beş yıldır, uluslararası dergilerce en iyi caz kulüplerinden bir tanesi olarak gösteriliyoruz. Geçtiğimiz senelerde çok büyük sanatçıları ağırlama şansımız oldu. Fakat artık öyle bir durum yok ülkemizde. Sponsor konusunda çok büyük sıkıntılar çekiliyor, bu da büyük sanatçıları ülkemize getirmeyi zorlaştırıyor. Nerden baksanız, en az yirmi bin dolar lazım büyük bir sanatçıyı getirmek için. Sponsorların da azalmasıyla birlikte yük bilet fiyatlarına biniyor. Bunun da bir sınırı var.