Ege’nin can damarı olan Murat Dağı’nın dibinde yapılmak istenen maden zenginleştirme tesisi için ÇED toplantısına halk izin vermedi. Yurttaşlar “Köyümüz ölüm çukuruna dönüşmesin” diyerek tepki gösterdi.

ÇED toplantısına halktan izin yok

Osman ÇAKLI

Ege Bölgesi’nin can damarı olan, Gediz Ovasına, Ege Bölgesine su sağlayan Murat Dağı’nın dibinde yapılan nikel-kobalt, kurşun, çinko, bakır madenlerinin zenginleştirme tesisine yönelik bölge halkının direnişi sürüyor. Kütahya’nın Gediz ilçesinde Üçyıldız Antimuan Madencilik tarafından yapılması planlanan maden tesisi için gerçekleştirilmek istenen Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) toplantısını köylüler yaptırmadı. Çok sayıda jandarmanın getirildiği ÇED toplantısına bölge halkının yanı sıra Kütahya CHP İl Başkanlığı, SOL Parti temsilcileri ve Murat Dağı Yok Olmasın Platformu üyeleri de katıldı. Murat Dağı Yok Olmasın Platformu sözcüsü Funda Öz Akcura, madene geçit verirlerse Murat Dağı’nı kaybedeceklerini kaydetti: “Murat Dağı’nda topyekün bir saldırı var. Hangi maden türü olursa olsun bir şekliyle geçit verirsek, dağı komple kaybederiz. Suyun böylesine hayati olduğu bir dönemde, yapılması gereken Çukurören’de bakır ve nikele, Simav’da altın madenine, Uşak’ta Ulubey ve Banaz çayına sahip çıkmaktır.”

Alanda açıklama yapan Kütahya CHP İl Başkanı Zeliha Aksaz Şahbaz, şirketin pandemi yasaklarını fırsat bilip toplantı yapmasına tepki göstererek, “Köy odaları, kahveleri kapalı. Birçoğu yaşlı olan köylerde insanların bu toplantıdan haberi yok. Böylesine bir durumda ÇED toplantısı yapılmasına köy muhtarları karşı çıktı” dedi. SOL Parti Parti Meclisi üyesi Mahmut Uludağ ise İkizdere’den Murat Dağı’na, Salda Gölü’nden Menderes nehrine kadar ülkenin dört bir yanındaki doğa talanına karşı mücadele edeceklerini vurguladı.

NEDEN ÖLÜM ÇUKURUNA DÖNÜŞTÜRELİM?

Göynük köyünde çiftçilik ve hayvancılık yapan 53 yaşındaki Yılmaz Tunç, madene neden karşı olduğunu şu sözlerle anlattı: “Torunlarıma sağlıklı bir gelecek bırakmak istiyorum. Burası hayvanlarımızı çıkarıp otlattığımız yerler. İnsanlar şehirlerden köylere kaçıyorlar artık. Neden burasını da ölüm çukuruna dönüştürelim?”

***

10 yıl boyunca 150 bin ton cevher

Proje kapsamında 46,37 hektar alanda nikel-kobalt üretimi yapılması planlanırken üretimin yanında zenginleştirme tesisi ve atık depolama tesisi de yapılacak. 10 yıllık işletme ruhsatı alan işletmede yıllık 150 bin ton nikel, kobalt üretimi yapılması planlanıyor. Projenin ÇED başvuru dosyasında bulunan ‘Ekosistem Değerlendirme Raporu’nda ruhsat sahasının tamamının karaçam ağaçlarından oluşan orman örtüsü ile kaplı olduğunun altı çiziliyor. Raporda, doğal alanlarda ağaç birliklerinin ön plana çıktığı ve bu alanlarda bitkiler ile omurgasız canlılar, kuşlar, sürüngenler ve memeliler arasındaki doğal ekolojik ilişkiler sağlıklı ve özgün yapısını koruduğu ifade ediliyor.