Savcılık ve emniyet raporlarına göre AKP, iktidarı boyunca Gülen Cemaati ne istediyse verdi. Cemaat, gelirinin büyük kısmını kamu ihalelerinin kendilerine bağlı şirketlere verilmesinden sağlıyordu

Cemaat ne istediyse yıllarca verdiler

HÜSEYİN ŞİMŞEK
huseyinsimsek@birgun.net


AKP’nin tasfiyesine giriştiği Gülen Cemaatinin başta TSK olmak üzere kurum ve kuruluşlara nasıl yerleştiği, nasıl himaye edildiği ve hangi tarihten sonra güçlendiği Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın iddianamesi ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün raporunda yer aldı. İddianame, “Anayasa değişikliği (2010 referandumu), örgütü devlet içinde çok ileriye taşıdı ve örgüt kendisini devletin tek fiili hakimi olarak gördü” denildi

15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından TSK ve Emniyet başta olmak üzere birçok kamu kurum ve kuruluşunda 50 binden fazla kamu görevlisine Fethullahçı Terör Örgütü / Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyesi olduğu gerekçesiyle görevden el çektirilmeye başlandı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan ve Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen “FETÖ/PDY Ana Davası” iddianamesinde Gülen yapılanmasının devletteki etkinliğinin 2010 Anayasa Değişikliği referandumu ile üst seviyeye çıktığı kaydedildi.

Anayasa değişikliği güçlendirdi

PDY’nin Anayasa değişikliğinin ardından PDY’nin kendisini devletin tek fiili hakimi olarak gördüğü belirtilen iddianamede, yapılanmanın bu tarihten sonra o güne kadarki aktif gücünü en üst noktaya taşıdığı belirtildi. İddianamede, “PDY, muhtemel bir askeri müdahalede kadrolarının ezilmemesi için tedbirli hareket etmiş 2003 ile 2007 yılları arasında pasif durumda kalmıştır. Örgüt, 2007 yılından sonra örgütlenmesini tamamlamış, güç dengesini lehine çevirmiş ve operasyon hünerini ortaya koymuştur. Anayasa değişikliği örgütü devlet içinde çok ileriye taşımıştır” ifadelerine yer verildi.

TSK’ye büyük önem

Gülen yapılanmasının 28 Şubat sürecinin ardından güçlendiği ve AKP döneminde ordu içerisine sızdığı anlatılan iddianamede, PDY üyelerinin AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından bir yıl sonra başlayan yeni süreçle ordudan tasfiye edilmediği kaydedildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan tespitlerde, “TSK, 2003 yılından sonra Fethullahçı olduğunu bildiği hiç kimsenin ilişiğini kesmemiştir. Bundan sonra inisiyatif örgüte geçmiş ve TSK içinde bu örgütten olmayan herkesi tasfiye etmeye başlamıştır” denildi.

TSK içindekiler araştırılmadı

Fethullan Gülen’in yapılanmasının TSK’ye özel bir önem verdiğine dikkat çekilen iddianamede, PDY üyelerinin TSK içerisindeki varlığına yönelik hiçbir ciddi çalışma yapılmadığı anlatılarak şu ifadelere yer verildi:

“Ergenekon ve diğer askeri davalar, sivil siyaset üzerindeki askeri vesayetin kaldırılması için değil, örgütün TSK üzerinde egemen olması için gerçekleştirilmiştir. Bu yapıyı kuranlardan tanık Kemalettin Özdemir, TSK’nin içinde en az yüzde 60 ile yüzde 80 PDY mensubu olduğunu anlatmıştır. TSK içindeki PDY mensuplarına yönelik hiçbir ciddi çalışma yapılamamıştır. Askeri hakimlerin çoğunluğunun bu örgüte mensup olduğu, bu örgütle organik bağı tespit edilmesi nedeniyle adli yargıya alınmayanların askeri yargıya alınıp hakim yapıldığı iddia edilmiştir.”

Yargıda militarist kadro

Bazı kamu idarecilerinin örgütün varlığını bilerek gizleme yoluna gittikleri de anlatılan iddianamede, yargıda da binlerce hakim ve savcının varlığına dikkat çekildi. İddianamede, “Kamu idarelerinin çok önemli bir kısmı, soruşturmanın ilerlemesi için gerekli bilgi ve belgeleri kasten gizlemiş, devleti ele geçirmek azmindeki örgüt o kurumda hiç yokmuş gibi davranmıştır. Kamu kurumlarında örgütün imamları ve kadroları, kozmik ve kripto üyeleri, sempatizanları etkili ve hala önemli makam ve mevkileri işgal altında tutmaktadır. Yargı içinde örgütün önemli bir militarist kadrosu varlığını sürdürmektedir. Örgüt istediğinde her türlü hukuksuz kararı verecek ve yargı eliyle devletin kamu gücünü örgüt menfaatine kullanacak binlerce hakim, savcıya sahiptir. Yargının içinde bulunduğu bu durum sebebiyle örgüte karşı karar alıp uygulamada da sorunlar sıkıntılar yaşanmıştır” ifadeleri kullanıldı.

Kamu kaynaklı gelirler

Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından Fethullah Gülen Cemaati’ne ilişkin hazırlanan raporda da, AKP döneminde PDY üyelerinin kamu kaynaklı gelirlerine dikkat çekiliyor. Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Zeki Çatalkaya imzalı raporda örgütün, ihalelerin örgütle bağlantılı firmalara verilmesi, kamu arazi tahsislerinin örgütle ilişkili vakıf, dernek veya eğitim kurumlarına bedelsiz devredilmesi, belediyelerce yapılan imar değişikliklerinin örgütle ilişkili vakıf, dernek veya şirketler lehine yapılması gibi yolları izlediği anlatıldı.

İstekleri hep karşılandı

Raporda, PDY’nin kamu kaynaklarından gelir elde etmesi için izlenen yöntemler şöyle sıralandı: “Kamu ihalelerinin örgütle bağlantılı firmalara verilmesi, örgütle ilişkili firmaların rakipleri hakkında adli ve idari işlemler yaparak piyasanın örgüt firmalarına teslim edilmesi, kurumların gizli kalması gereken finansal ve yatırım planlamaları bilgilerinin ilişkili firmalara sızdırılması, kamu arazi tahsislerinin örgütle ilişkili vakıf, dernek veya eğitim kurumlarına bedelsiz devredilmesi, belediyelerce yapılan imar değişikliklerinin örgütle ilişkili vakıf, dernek veya şirketler lehine yapılması, TİKA’da görevli adamları vasıtasıyla iş adamlarının yurt dışı iş bağlantılarını sağlama karşılığı örgüt adına onlardan para alınması, kamu hibe-destekleme ve teşviklerinin takibi ve proje kabullerinde firmalarının kayrılması.”