Oda Tv davası sanıklarından gazeteci- yazar Ahmet Şık, cezaevinden çıktıktan sonra yeni bir kitaba imza attı.

AHMET ŞIK’TAN YENİ KİTAP; PUSU-DEVLETİN YENİ SAHİPLERİ
Cemaatle ilişkiye 1’den 5’e kadar not!

NEBAHAT KÜBRA AKALIN

Oda Tv davası sanıklarından gazeteci- yazar Ahmet Şık, cezaevinden çıktıktan sonra yeni bir kitaba imza attı. Postacı Yayınevi’nden çıkan, önsözünü Umur Talu’nun yazdığı ‘Pusu: Devletin Yeni Sahipleri’nde Şık, ‘Ergenekon’ davasına ilişkin ‘kayıp’ belgeleri sunarak, yaptığı analizlerle davadaki çarpıklıklara değiniyor.  Şık ‘Pusu: Devletin Yeni Sahipleri’nde Hanefi Avcı’nın Ankara Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü’nde görevli çok sayıda polisle ilgili cemaatçi polislerin hazırladığı iddia edilen fişleme bilgilerine yer verirken, belgelerin  nasıl kaybolduğuna değiniyor.

Avcı’nın iddialarıyla ilgili başlatılan soruşturma kapsamında sivil ve askeri savcılara verdiği belgeleri ve bu belgelerin nereye uçtuğunu araştıran Şık, İçişleri, Adalet, Milli Eğitim ve Dışişleri Bakanlıkları başta olmak üzere cemaatin örgütlenmeye çalıştığı devlet bürokrasisi içindeki her kurum ve kuruluşta fişleme yapıldığına dair iddiaların olduğunu belirtiyor.

Şık kitabında bu fişlemeyi şu şekilde anlatıyor: “Cemaat mensubu polisler tarafından Excel tablosu olarak hazırlanan iki ayrı belgede hakkında fişleme yapılan binlerce polisin kimlik bilgileri ve sicil numaraları, görev yerleri, bağlı bulundukları birim ve hatta nereden atandığına kadar bilgiler bulunuyordu. Bir diğer belgede ise diğerindeki kişisel bilgilerin yanı sıra, fişlenen polisin cemaatle arasındaki ilişkiye dair değerlendirmelerde bulunuluyordu. Fişleme yapılan polislerin, cemaatle ilişkisinin 1’den 5’e kadar derecelendirildiği belgede kaydı tutan kişinin, ‘referans’ denilerek kimlik bilgileri ile telefon numaralarına da yer verilmişti.”

BELGELER NASIL KAYBEDİLDİ?
Hanefi Avcı, Ankara Özel Yetkili Savcılığı’nca açılan soruşturma için bir hafıza kartı içinde Gülen cemaatine bağlı polislerin “Emniyetin imamı” olduğu öne sürülen O.H.Ö’yü,  Fethullah Gülen’e şikâyet ettiği mektubun yanı sıra fişleme kayıtlarını da teslim etti.

Avcı’nın savcılığa verdiği bu fişleme belgeleri emniyetteki cemaat yapılanmasının çözümlenmesinde işe yarayacaktı. Ancak o dönem “soruşturmayı yürüten özel yetkili savcı Hamza Keleş 12 Eylül referandumundan sonra AKP ve cemaatin bir birimi haline dönüştürülen HSYK’nin kararıyla 2011 Mart ayında görev yeri değiştirilerek söz konusu dosya elinden alınmış oldu. Değişiklikten birkaç hafta sonra mayıs ayı içinde de Avcı’nın iddiaları üzerine savcı Keleş tarafından başlatılan soruşturmada takipsizlik kararı verildi. Kararda Avcı’nın iddialarının soyut ve yoruma dayalı olduğu ve bu iddiaları kanıtlayacak delillerden yoksun olduğu belirtiliyordu.”

Ahmet Şık kitabında bu belgeleri bulmakla kalmayıp kaybolan kayıtlara ne olduğunu da araştırdı. Soruşturmanın savcısı Nadi Türkaslan’ın ifadelerine yer veren Şık, belgelerin hiçbir zaman soruşturma evrakında yer almadığına yani ‘kayıp’ olduğuna da yer veriyor. Kitapta, iddialara göre Avcı’nın anlattıklarıyla ilgili soruşturmayı yürüten savcılık makamı, Türkaslan’a öyle bir dijital belleğin dosyada olmadığını söyleyince takipsizlik kararı da o şekilde verildi.

“Cuma’ya gitmez, menfaatçi”

Ahmet Şık’ın, yeni kitabı “Pusu Devletin Yeni Sahipleri” kitabında bu belgeler sebebiyle tutuklandığını ve “000Kitap”ında bu gerekçe ile toplatıldığını belirterek “işte o kitapta yer alması istenmeyen belge şimdi karşınızda” diyerek ‘kayıp’ belgelere  yer veriyor. Fişlemelerde yer alan kimi bilgiler ve değerlendirmeler ise belgede/kitapta şöyle yer alıyor: “Bizi bilir sever ama eşi de polis olduğu için vakit bulamadığını söyleyerek kaytarır”, “Müspet bir arkadaş geç tanışıldı yakın takiple samimiyet kurulursa kazanılabilir”,   “Derslerimize katılır. Dergi yok, himmet yok, namaz düzensiz kılar”,  “Tedbirli yaklaşılsın”, “Erken haber verildiğinde programları aksatmaz. Kitap okumayı sever. İyi takiple mesafe kat eder”, “Dergi, 10 YTL himmeti var. Namaz kılar, dersleri takip eder. Görev almaktan kaçınır. Yakın takip ile kolay seviye alır”, “Arkadaş çevresi çok kötü, alışkanlıkları çok fazla. Oruç tutmaz bizimle ilgili fikri yok”, “Ehl-i dünya gayrı meşru çok şey var”,  “Hizmet aleyhinde konuşur dikkat edilsin”, “Cumalara gitmez. Maddiyata önem verir. Ağzı bozuk. Kızıyla ablalar ilgileniyor. Kumar oynar, çok sinsi, menfaatçi”, “Bizim dershanelerde kalmış İstanbul’dayken. Sızıntı, Y.Ümit var, himmet var. İyi bir arkadaş tedbir konusunda zaafları var”, “Sosyal demokrat”.

Kozinoğlu için akıllara zarar ihbar mektubu

Ahmet Şık kitabında dava sürecinde cezaevinde yaşamını yitiren MİT’çi Kaşif Kozinoğlu’na da ver veriyor. Şık kitapta “Kozinoğlu, iddianame ve “deliller” başlığı altında, Kozinoğlu ile ilgili gönderilen bir mektubun ne kadar absürt olduğuna ve toplum sağlığı için kapatılmaları (tımarhaneye) gerektiğini ifade ediyor. “Sergünhan Topal” imzalı akıllar zarar ihbar mektubunda küçük bir kısım şöyle: “Barutçu Apartmanı’nda ikamet ediyorum. Barutçu demek, tetikçi demektir. Tetikçilere emir veren ise emekli Albay Fikri Karadağ’dır… Eşimin teyzesinin oğlu ve ablasının kocası Mehmet Efendioğlu. Kendisi Ergenekon mafyası üyesidir. Eşim onun aracılığıyla Ergenekon’a hizmet etmektedir. Bu amaçla benim uyarılarıma rağmen evin tül perdesini çok ince, içeriyi gösteren model yaptırdı ve şimdi evimizin tam karşısındaki apartmanın özellikle 5. ve 4. katından sürekli gözetleniyorum. Amaç dürbünlü tüfekle beni öldürmek ve kaza süsü vermek…”

Şık kitabında ayrıca savcılığın dava dosyasına girmesi gereken bir belgeyi  kendisinin zor durumda bırakacağı için dosyaya koymadığına değiniyor.  9 ay boyunca dinlenen Kozinoğlu için 5 uzatma talebine rağmen Zekeriya Öz’ün de bulunduğu 4 savcı polisin talep yazısında ekli telefon görüşme tapelerinde yasadışı terör örgütü faaliyeti olarak nitelendirilebilecek bir bulguya rastlanmadığı için reddedildi. Red için verilen gerekçe de ‘kuvvetli suç şüphesi’ görülmüyordu ancak Kozinoğlu’nun aynı telefon konuşmaları daha önce tutuklama gerekçesi olarak gösteriliyordu.

‘Gazeteci kaç, senden alıntı yapmış’

ŞIk kitabının 3. bölümünde “Komployu Anlama Kılavuzu” başlığı altında yer alan metinde ise bazı gazeteci yazarlara yer veriyor. Cemaatçi ve AKP’li yazar çizerlerin de içinde bulunduğu  iddianamede yer alan suçlamaları analiz eden Şık,  bazı yazarların yazılarının “darbe teşviki” gibi suçlamalara maruz kaldığını, yazıların altında yer alan okuyucu yorumlarının ise suçlu haber delili olarak gösterildiğine değiniyor. Ahmet Şık’ın ‘potansiyel sanıklar’ dediği gazeteciler arasında Nagehan Alçı, Ahmet Altan, Ayşe Böbürler, Yılmaz Özdil gibi isimlerde bulunuyor.

YARGILANAN GAZETECİLİKTİR
Ahmet Şık kitabının “Suç: Yazmak, Delil: Haberler” alt başlıklı bölümüne “Oda TV davasında yargılanan gazeteciliktir” diyerek başlıyor. Oda Tv iddianamesinin delil klasörlerinden örnekler veren Şık, suç delili olarak sunulan yazıların arasında, Nagehan Alçı, Hüseyin Gülerce, Erhan Başyurt gibi isimlerin yazılarında bulunduğuna değiniyor.
14. ve 15. klasörlerdeki suç delillerinin hepsinin haber alıntıları olduğunu belirten Şık, Oda Tv sitesinde bulunan 251 haberden 84 tanesinin ana akım medyadaki köşe yazıları ve haberlerden olduğunu belirterek bunların dışında AKP yöneticisi ve Yeni Şafak gazetesi yazarı Ayşe Böhrüler’in TVNET isimli kanalda türban konusunda İslamcı cenahı eleştiren sözlerinin alıntılanması da suç sayıldığını yazıyor. Ahmet Şık kitabında, iddianamede suç olarak gösterilen Odatv soruşturmasının ‘Potansiyel Sanıkları’na şöyle yer vermiş:

“Hürriyet: Mehmet Y. Yılmaz, Cüneyt Ülsever, Enis Berberoğlu, Fatih Çekirge, Yılmaz Özdil, Yalçın Doğan, Şükrü Küçükşahin ile muhabir Cansu Çamlıbel.

Milliyet: Metin Münir, Rıza Türmen, Güneri Civaoğlu, Fikret Bila, Mehmet Tezkan, Güngör Uras, Aslı Aydıntaşbaş, Kadri Gürsel. Esra Alus ise haberi alıntılanan bir muhabir. O dönem gazetede olan Devrim Sevimay’ın AKP yöneticisi Hüseyin Çelik ile yapmış olduğu ve Odatv’de alıntılanan röportaj de suçlu kategorisine alınanlardan.

Akşam: Serdar Akinan, Nagehan Alçı, Özlem Çelik, Nihal Kemaloğlu ve o dönemdeki yazarlarından Serdar Turgut.
Cumhuriyet: Ataol Berhamoğlu, Hulki Aktunç, Mustafa Balbay, Erol Manisalı, Nilgün Cerrahoğlu, Ümit Zileli. Aynı zamanda muhabirler Şehriban Kıraç’ın CHP yöneticisi Hurşit Güneş ile yaptığı bir röportaj ile Aykut Küçükkaya’nın AKP’li belediyelerden biri ile ilgili yaptığı yolsuzluk haberi de yer alıyor. Hatta gazetenin röportajcısı Leyla Tavşanoğlu’nun eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile yaptığı söyleşi Odatv’de yayınlanan “suçlu” alıntı yazılar arasında.

Habertürk’ten Fatih Altaylı, Bugün’den Erhan Başyurt, Zaman’dan Hüseyin Sümer ve Hüseyin Gülerce, Posta’dan Mehmet Ali Birand, Radikal’den Altan Öymen, Yeni Mesaj’dan Muharrem Bayraktar, Yeniçağ’dan Sabahattin Önkibar ve Arslan Bulut, Aydınlık’ın dergi olduğu dönemden Emin Gürses ile Vatan gazetesinden Ruşen Çakır, Güngör Mengi, Mustafa Mutlu da yazıları alıntılanan isimler. ABD’li akademisyen Daniel Pipes’in kendine ait internet sitesindeki bir yazısının çevirisinin yapılarak Odatv’de yayını da suç olarak gösterilmiş. www.sol.org.tr’den Fatih Yaşlı ile www. acikgazete.com’dan Yusuf Yavuz isimli gazetecilerin yorum ve haberleri de suçlu yazılar arasında. Alıntı yapılanlar arasında bulunan Tarsushaber de tek yerel yayın.

KaosGL dergisindeki bir yazı da yine bu kategoride değerlendirilmiş.”

Sitede yayınlanan 110 yazı arasında Odatv iddianamesinin sanıkları arasında bulunan 7 kişiye ait toplam 35 yazı var. Kalan yazılarda imzası bulunan 30 kişi ise iddianamede suç işlendiği iddia edilmesine karşın şüpheli olmamış.

Potansiyel sanıklar;
Kimler yok ki?

17. klasörde ise 99 haberden 43’ü halkı kin ve düşmanlığa tahrik, 56’sı ise darbe zemini oluşturmak amaçlı suçlama iddiasına örnek verilmiş. Bu bölümde  Soner Yalçın’ın “talimatıyla” yazdığı öne sürülen Akşam gazetesinde yayımlanan Oray Eğin yazısı da yer alıyor.  “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik” başlığı altındaki 43 yazıdan 7’si alıntı iken kalan 55 yazıdan 16’sı, 15 kişiden alıntı.  Odatv iddianamesinin sanıklarından üçünün 6 yazısı yer alıyor. Sanıklardan Yalçın Küçük ile ikisi 2007 diğerleri de 2008 ve 2009’da yapılmış röportaj ve görüş alma şeklinde 4 yazı bulunuyor. 11 yazıda imzası olan 7 kişi de şüpheli değil. Ahmet Şık kitabında ‘potansiyel sanıkların’ isimlerine yer vermeye devam ediyor:

“Bu klasörde yer alan 99 yazıdan toplam 23’ü alıntı. Bu yazıların sahipleri olan ve bir önceki bölümde isimleri bulunmayan yazarlar ise şöyle: BirGün’den Doğan Tılıç, Evrensel’den Mustafa Yalçıner, Hürriyet’ten Ertuğrul Özkök, Sedat Ergin, Yalçın Bayer ile o dönem gazetenin yazarlarından olan Bekir Coşkun, yine o dönemde Radikal’de yazan Mehmet Ali Kışlalı, Akşam’dan İsmail Küçükkaya, Vatan’dan Can Ataklı, AKP ve cemaatin basın bültenine dönen Taraf gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan ve Lale Sarıibrahimoğlu (Kemal), Radikal’in eski yazarı Türker Alkan, Yeniçağ’dan Fatih Erboz ile Habertürk muhabiri Cemal Doğan alıntılanan yazılarıyla “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik” ile “darbe zemini oluşturmaya çalışmak” suçlamalarıyla karşı karşıya kalan isimler olmuş.”