AKP, 15 Temmuz sonrası diğer cemaatlerle ilişkiyi daha da sağlamlaştırmanın peşinde. Cemaat görüşmeleri başkanlığa giden yolda AKP için büyük önem taşıyor

Cemaatlerle ‘başkanlık’ yoluna

HABER MERKEZİ

Darbe girişimi sonrasında boşalan devlet kadroları yeni cemaat ve tarikat mensuplarıyla doldurulurken AKP, başkanlık sistemine giden yolda bu yapılarla daha etkin bir ilişki tesis etmek için kolları sıvadı. Diyanet İşleri Başkanlığı, cemaatlerle görüşmelere başladı.

14 yıllık iktidarı süresince birçok cemaat ve tarikat, ya AKP tarafından devlet imkanlarıyla bizzat desteklendi ya da oluşan İslamcı atmosferden yararlanarak nüfuz alanını genişletti. İslamcı yapılardan en öne çıkanı ise Gülen Cemaati olmuştu. Ancak 17-25 Aralık’la birlikte AKP’yle ortaklık kurduğu siyasal alandan tasfiye süreci başlatılan Gülenciler, 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından kitlesel biçimde siyasal ve sosyal alandan uzaklaştırıldı.

Ne var ki 15 Temmuz’un ardından AKP iktidarının, iktidarını besleyen en önemli kanal işlevine sahip benzeri yapılara yaklaşımında bir değişiklik olmadı. Devlet yönetiminde liyakat ve ehliyete dayalı, laiklik temelli bir politika yerine Gülen Cemaati’ni ‘din dışı’ ilan ederek başlatılan ‘mücadele’ bugün artık devletin farklı cemaat ve tarikat yapılarıyla görüşmelerine kadar uzandı.

Diyanet ‘zemin yokluyor’
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın geçen günlerde Nur Cemaati temsilcileri, Menzil tarikatı ve Süleymancılarla yaptığı görüşmeler basına yansıdı. Karar gazetesinin haberine göre Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, geçen hafta Nur Cemaati içinde yer alan Meşretev Grubu, Hizmet Vakfı Grubu, Yazıcılar Grubu ve Arslanbey Eğitim ve Kültür Vakfı temsilcileriyle bir araya geldi.

Gruplar halinde yapılacak olan bu toplantıların ardından Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez başkanlığında tüm cemaat ve tarikat temsilcilerinin davet edilmesiyle geniş katılımlı bir toplantı düzenlenmesi hedefleniyor.

El Cezire Türk’ün haberine göre ise Diyanet’ten bir yetkili, görüşmelerin “zemin yoklama” olarak tanımlanabileceğini söyledi.

Oy deposu ve rıza aracı
Yapılan görüşmelerin böyle tanımlanmasının nedeni, AKP’nin meseleye temkinli bir yaklaşım sergilediğini gösteriyor. Ancak bu ‘temkinli olma’ hali devletin ‘laik’ olarak tanımlanmasının bir sonucu değil. İktidar, bir farklı tarikat ve cemaatlerin kendilerine bakışını anlamaya çalışırken diğer yandan da bu yapıların tıpkı Gülen Cemaati gibi kendilerine tehdit oluşturacak bir boyuta gelmemesi için kontrol altında tutma düşüncesiyle hareket ediyor.

14 yıldır yardım, eğitim gibi ağlarla, özellikle devlet desteği de alarak yurttaşları kendisine bağlayan tarikat ve cemaatler, AKP’nin topluma ulaşma araçları açısından da büyük öneme sahip. İktidar kendisine oy deposu olan yapılarla aynı zamanda politikalarına da rıza üretiyor. Devlet, 15 Temmuz sonrası Saray eliyle yeniden şekillendirilirken başkanlığa giden yolda toplum kesimlerine ulaşmanın en önemli aracının da yine Cemaat ve tarikatlar olacağı anlaşılıyor.

Akdoğan ‘rahatlatmıştı’
İktidar kanadından daha önce gelen açıklamalarda tarikatlar ve cemaatlerle kurulan yeni ilişkinin özeti niteliğinde. Bir yıl öncesine kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en yakınındaki isimlerden biri olan AKP Milletvekili Yalçın Akdoğan, 15 Temmuz sonrası iktidarın dini yapılara bakışını şöyle özetliyordu: “Diğer cemaatlerin müsterih olmasında fayda var. Bugüne kadar AK Parti bütün kesimlerin özgür bir ortamda güçlenmesi için elinden geleni yaptı, onlar bu sürecin muhatabı değildir. Buradaki bu hukuki sürecin muhatabı bu örgüt ve yandaşlarıdır.”

Öte yandan devlette boşalan kadroların yine bu yapılarla doldurulduğu darbe girişimi ardından daha fazla konuşulmaya başlanmıştı. Geçen günlerde de AKP eski milletvekili Hüseyin Besli, Sağlık Bakanlığı’nda Menzil tarikatının kadrolaştığını Akşam gazetesindeki köşesinde yazmıştı.

Görüşülen cemaat TSK’de etkin!
Gülen Cemaati’nin, içindeki mensupları eliyle darbe girişimini gerçekleştirdiği Türk Silahlı Kuvvet’leri’nde (TSK) bu kez de Nur cemaatlerinden biri olan Kurdoğlu Cemaati’nin etkinleştiği de kulislere yansıyan iddialar arasında.

Nurcuların en kapalı gruplarından biri olan ve Mehmet Kurdoğlu’nun liderlik yaptığı bu yapı, basına yansıyan haberlere göre Diyanet’in yaptığı görüşmede yer alması bakımından da dikkat çekici.

CHP’li Şeker: Güç olur, karşınıza çıkarlar
Konu hakkında BirGün’e değerlendirmelerde bulunan CHP Antep Milletvekili Mehmet Şeker, “Bu ülke ya hukuk devleti olacak ya da tekrar böyle darbelere maruz kalacak” dedi. “Hukuk devletinde devlet gücü kimse ile paylaşılmaz” hatırlatması yapan CHP’li vekil, bu tip yapıların güçlendikçe kendini devlet yerine koyduğuna dikkat çekti. Şeker şöyle devam etti: “Bu tür yapıların devlet organizasyonu içerisine çekilmesi doğru değildir. Yargıyı, askeri, polisi bu insanlara teslim ederseniz komplo kurmalarına müsaade ederseniz, ihaleler almalarına, şirketler kurmalarına müsaade ederseniz bir gün karşınıza bir güç olarak çıkarlar.

***

Nakşibendilere ‘kamu spotu!’

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Aziz Mahmud Hüdai Vakfı tarafından düzenlenecek ‘Nakşibendilik Sempozyumu’ için hazırlanan reklam filminin kamu spotu olarak ücretsiz yayınlanmasına karar verdi.

Cumhuriyet’ten Ozan Çepni’nin haberine göre, 2-3-4 Aralık tarihlerinde İstanbul’da düzenlenecek olan sempozyumun reklam filminin ‘kamu spotu’ olarak değerlendirilmesinin gerekçesi ise ‘kamu yararı.’

Reklam filminin ücretsiz yayınlanması kararı HDP ve CHP’li üyelerin ret oylarına karşın AKP ve MHP’li üyelerin oylarıyla kabul edildi.