Cenevre 3'ün 4 tarafı: Suriye barış görüşmelerinin tarafları ve tutumları!

HAKAN GÜNEŞ *

5. yılına giren Suriye iç savaşında ateşkes kapısı son derece sert pazarlıklarla ve ancak kısmen aralandı. 25 Ocak’ta başlaması hedeflenen görüşmelere 29’unda kısmen 31 ‘inde ise daha kapsamlı bir katılımla başlayıp 3 Ocak’ta tatil edildi. 29 Şubat’ta devam etmesi öngörülen görüşmelere şu ana kadar 3 ana unsur dahil edildi. PYD merkezli Suriye Demokratik güçlerinin oluşturduğu 4. taraf ise müzakerelere dolaylı yollarla iştirak edebiliyor.

Aslında Cenevre masasının en az birkaç kez dağılacağı en baştan öngörülmüş ancak muhalefet cephesinin bu kadar isteksiz ve parçalı görüntü sergileyeceği beklenmemişti. Cenevre’de Suriye’nin geleceğini çizecek tarafların ortaya çıkış şekilleri, talepleri ve bileşimleri Suriye meselesini anlamak ve geleceğine ilişkin bir anlayış oluşturmakta son derece önemli ipuçları sunuyor.

Sürecin ana hatları:

Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel temsilcisi Stefan de Mistura tarafından 25 Ocak’ta başlayacağı duyurulan görüşmeler seküler muhalifler ve Suriye Hükümeti temsilcisi Caferi’nin Cenevre’de görüşme merkezine gelmeleri ile ancak 29 Ocak’ta başladı. Cenevre şehrine gelen ancak görüşme binasına gelmeyen siyasal İslamcı silahlı muhalefet delegasyonu, yani Riyad Konferansıyla oluşmuş Yüksek Müzakere Komitesi (YMK) ise 31 Ocak’a kadar görüşme binasında yerini almadı. 31 Ocak’ta farklı odalara alınan çeşitli muhalif delegasyonlar ile Suriye Hükümeti arasında BM yetkilileri aracılığıyla mekik diplomasisi başlamış oldu.

Suriye Arap Cumhuriyeti BM daimi temsilcisi ve Esad Hükümeti’ni temsil eden müzakere delegasyonun başkanı Caferi 31 Ocak’ta yaptığı açıklamada henüz karşı tarafta (diğer odalarda) hangi grup ve kişilerin bulunduğunu tam olarak bilmediklerini ancak sürecin mantığı açısından bunun çok sorunlu olmadığını açıkladı. Elbette muhalefeti temsil eden delegasyonda “silahlı selefileri” kast ederek teröristlerin olamayacağını da yineledi.

PYD beklenenin aksine Cenevre Görüşmelerine çağrılmadı. Ancak PYD’nin ana unsuru olduğu “Suriye Demokratik Güçleri” (SDG) ve onları destekleyen seküler Suriye muhalefeti unsurları masada yerlerini almış durumda idi. Seküler Suriye muhalefeti ilk günden itibaren ülkenin yaklaşık %20’sini kontrol eden Kürt güçlerin yer almadığı bir müzakerenin sonuç getirmeyeceğini yinelediler. Keza Suriye Demokratik Güçleri çeşitli temsilcileri de şehre dolaylı davetlerle çağrılmıştı.

Cenevre’de bulunan “gayrı resmi davetlilelere” bakarak önümüzdeki müzakere görüşmelerinde PYD ve/veya SDG delegasyonun süreçte yer alması hala yüksek bir olasılık olarak değerlendiriliyor.

Barışa karar verecek 4 taraf:

Suriye’de savaşı sonlandıracak, İŞİD’e karşı mücadeleyi yükseltecek, sivillerin durumunu iyileştirecek ve demokratik seçimlerin yapılmasıyla geçişi tamamlayacak müzakere süreci olarak tanımlanan Cenevre 3 görüşmelerinde 3’ü doğrudan toplam 4 ana kesimden bahsetmek mümkün.

1. Suriye Hükümeti: Bunlardan birincisi ve en önemlisi Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti’ni temsil eden resmi delegasyon. BM Suriye daimi temsilcisi Başar Caferi başkanlığında bir heyetle Cenevre’de ilk günden yerini aldı.

2. Seküler Suriye Muhalefeti: Suriye halk hareketlerinin henüz cihatçı ve mezhepçi bir karakter almadan önce önemli muhalif unsurlarından oluşan seküler kanat, 2012 sonlarında cihatçı ve mezhepçi bir karakter kazanan diğer muhaliflerden kendini ayrıştırmış isimlerden oluşuyor. Randa Kassis liderliğindeki Suriye Coğulcu Hareketi bu kanatın en önde gelen oluşumlarının başında geliyor. 2015 ortalarında Kazakistan’da bir araya gelen Demokratik Değişim için Ulusal Demokratik Cephesi (NDF), Ulusal Koordinasyon Komitesi, Kürt, Türkmen ve diğer etnik grup temsilcileri de bu kanadın unsurları.

İslamcı muhalefet bu kesimi Rusya yanlısı olarak değerlendiriyor. Oysa silahsız ve barışçıl Suriye muhalefetinde önemli roller olan kişiler ve çevrelerden oluşuyor.

Seküler kanat, cihatçılara karşı mücadele, Suriye’nin geleceğinin dini mezhebi referanslardan arındırılarak kurulması ve Kürtlerin hakları konusundaki talepler ile öne çıkarıyor. “Öteki muhalefet” müzakerelere PYD’nin davet edilmesi talebini de dile getirirken sahada müttefik olarak da Suriye Demokratik Güçleri’ni yani PYD merkezli ittifakı işaret ediyor.

3. Kürtler ve Suriye Demokratik Güçleri: PYD’nin ana unsuru olduğu Suriye Demokratik Güçleri bir yandan Kürtleri temsil eden başlıca güç olarak değerlendirilirken diğer yandan da giderek genişleyen bir seküler, demokratik muhalefet cephesi vasfı taşımaya başlıyor. Cenevre görüşmelerinde seküler kanatta yer alan aydınlar ve siyasi figürler sahada bir tek PYD ve SDG’ye güvendiklerini açıkça beyan ettiler. 25 Ocak 3 Şubat tarihleri arasında Cenevre’den canlı yayınlanan pek çok TV programında SDG delegasyonundan kişilerin görüntü vermesi resmen davet edilmeyen PYD ve müttefiklerinin dolaylı olarak sürecin bir parçası olarak da tutulmaya çalışıldıklarının işareti olarak yorumlanmalı.

4. Cihatçı-İslamcı Muhalefet: Sahadaki silahlı varlığı ve Suudi Arabistan, Türkiye, Katar ve Ürdün’ün desteği nedeniyle hükümet karşısında asıl muhalefet delegasyonu olarak şekillenen İslamcı muhalefet Riyad’da oluşturulan Yüksek Müzakere Komitesi tarafından temsil ediliyor. El Nusra ve İŞİD dışındaki İslamcı grupların doğrudan veya dolaylı temsiliyeti bu topluluk etrafında şekilleniyor.

Önce Antep’de ardından Riyad’da bir araya getirilen Suudi-Katar-Türk ittifakınca desteklenenlerin ağırlıkta olduğu cihatçı muhalefet güçleri Riyad Mutabakatnamesini yayınlayarak müzakerelere katılacak Yüksek Müzakere Komitesi (HNC) oluşturmuşlardı.

YMK’nın içinde tam olarak hangi isimlerin yer aldığı açıklanmış değil. Selefi eğilimli cihatçı Ceyş ul-İslam grubunun buradaki varlığı en büyük soru işareti idi. Liderleri Zahran Annuş’un 2015 sonundaki öldürülmesinden sonra Cenevre’ye sabık liderin kuzeni ve kayınbiraderi Muhammed Annuş iştirak etti. Keza Ahrar al-Şam örgütü de masaya yakınlaştırılmış dolaylı temsiliyete sahip görünüyor.

Cihatçıların İmaj Çalışması:

Ancak Cenevre için özel bir imaj ekibiyle çalışan Cihatçı İslamcı muhalefet kamera önüne daha ziyade seküler görünümlü figürleri çıkarttı. Esad’ın eski başbakanlarından Riad Hicab, YMK delegasyonu sözcülerinden birisi olarak takdim edilirken eski generallerinden Ziad El-Zoabi’de boy gösterdi. Kuzey Amerika’da lobicilik ve akademik çevrelerinde “çatışma çözümü” çalışmaları ile isimleri duyulan iki kadın figür daha Riyad Mutabakatnamesi sözcüleri olarak kamera karısına geçtiler: ABD’de yaşayan Suriye asıllı Farah el-Attasi ve akademisyen Hind Kabawat kameralara Riyad-Ankara-Doha eksenince hazırlanmış senaryoyu seslendirdiler.

Cihatçıların ciddi bir imaj çalışması yapmış olmalarına rağmen kendi içlerindeki dağınıklıkları ve sahada temsil ettikleri cihatçı pratiklerle Cenevre’de vermeye çalıştıkları imaj arasındaki uçurum gözden kaçacak gibi değildi. Nitekim masaya nasıl oturacakları tam olarak ne talep ettikleri sözcüleri ve bileşimlerinin tam olarak ne olduğu sorusu sürekli yanıtlanması zor sorular olarak orta idi.

Sahada Ceyş ul-İslam ve Ahrar’a masada ise eski Esad bürokrasisi ve ABD’li seküler imajlı kadın akademisyenlere dayanan bir stratejinin iç sıkıntıları kolayca aşılacak gibi görünmüyor. Nitekim 3 Şubatta görüşmelere ara verilmesinin başlıca nedeni cihatçı muhalefetin İŞİD ve El-Nusra’ya karşı mücadele konusundaki dirençleri olduğu kadar Suriye Ordusu’nun Halep-Azez hattında kazanmış olduğu askeri başarı idi.

İlki 29 Şubat’ta gerçekleşmesi planlanan Cenevre 3’ün önümüzdeki oturumlarında Halep’ kaybetme sınırında duran cihatçı muhalefetin masada seküler muhalefet ve Kürt muhalefetinden daha güçlü seçenekler olarak görülüp görülmeyeceğini izleyeceğiz.

*Doç. Dr., İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi