Artvin’de dereler gri-beyaz akıyor, yaklaşık 2 bin 500 ağaç kesildi, hafriyat ormana doğru dökülmeye başladı, patlatma seslerinden insanlar uyuyamıyor

Cengiz, Artvin’i şimdiden bozdu!

BURCU CANSU - @burcu_cansu
burcucansu@birgun.net

Cerattepe’de 2009 yılında Danıştay “burada madencilik yapılamaz” diyerek 2 ruhsatı iptal etti. 2015 yılında “Burada madencilik yapılamaz, yapılırsa Artvin yaşam alanı olmaktan çıkar, korunan alanlar tehlikeye girer” gerekçesi ile ÇED’in iptaline karar verildi. 2016 yılında ise ÇED’in iptaline ilişkin sunulan bilirkişi heyetinin “Kapalı madencilik ve teleferikle bu iş olur” kararının ardından Artvin’de madencilik faaliyeti başladı. Artvinlilerin tüm zorluklara ve baskılara karşı 30 yıldır sürdürülen direnişi, AKP’ye yakınlığı ile bilinen Cengiz Holding’in devreye girmesi ile “hukuksuz” yollardan kırılmaya çalışıldı. Yaklaşık sekiz aydır huzurları kaçırılan Artvinliler direnişe devam edeceklerinin altını çiziyor.

Su numunelerine temiz yazısı
Yeşil Artvin Derneği’nin daveti ile maden alanına giden gazeteciler yaşananları yerinde gözlemledi. Yeşil Artvin Derneği Başkanı Nur Neşe Karahan, “Üç aydır Güney galeriden çıkan hafriyat Gavut deresine karışıyor. Bitkiler, hayvanlar, insanlar etkileniyor. Ve daha her şeyin başındayız. Bu sadece basit bir tünel açma işlemi. Aldığımız su numunelerini ilgili kurumlara gönderdik, hepsinden de ‘sorun yok’ yazısı geldi” diyor.

Madencilik heyelanı tetikler
Cerattepe için gazetecilerin yolculuğu Artvin merkezden sabahın 7’sinde başladı. Sarp yamaçlı ve bol virajlı yollarda ilk durak 690 metre yükseklikteki Cam Seyir Terası oldu. Dağın taşın yeşilin tonları ile kaplı olduğu, altında “henüz kirlenmemiş” bir derenin aktığı terasta konuşan Yardımcı Doçent Oğuz Kurtoğlu, bir yanda Murgul’un bir yanda Kaçkar Dağları’nı göstererek şunları söyledi:

“Burası 1994 yılında Milli Park ilan edildi. O zaman buranın da oraya bağlanarak büyük bir Bölge Milli Parkı yapılmasını istedik. Bu ormanda 900’a yakın tür var. Bunların yaklaşık 90 tanesi endemik tür ve bazıları da nadir endemik. Burada kalıntı türler ve buzul çağı sonrasında da varlığını sürdürebilmiş türler var. Daha önce Milli Park alanına dahil olan Cerattepe mevkii pens atılarak bu alandan çıkarıldı. 98 yılında çıkan MTA raporunda ‘madencilik heyelanı tetikler’ diyordu. Bu bölge bir bütündür.”

cengiz-artvin-i-simdiden-bozdu-336280-1.
Dere suları beyazladı

Su, süt gibi akıyor
79 yaşındaki Mevlut Altınbaş, gri-beyaz akan dere suyunun hayatlarına olan etkisini şöyle anlattı:

“Tarım ve hayvancılık yapıyorum. Bir anda süt beyazlığında su aktı. Bu yaşıma kadar böyle bir şey görmedim. Madencilik başladı, sular böyle akmaya başladı. Biz tepki gösterince suyu geceleri vermeye başladılar. Patateslere bakın hepsi telef oldu, bahçedeki yaprakların üstü hâlâ bembeyaz. Bize diyorlar ki ‘bahçeyi gündüz sulayın’, gündüz sulayınca da hava sıcak, telef oluyor. Hayvanlarımıza su içiremiyoruz.”

Yeşil Artvin Derneği Başkanı Karahan da şunları kaydetti:
“Artvin hem kendini hem de civar kentleri besler. Küçük tarım alanları da çok önemli. Kışa doğru hâlâ sebze ve meyve bulunur. Bu verimli alanları dereler besliyor. Temiz sularla sulanıyor. İnsanın nefes alması kadar onların da temiz suya ihtiyacı var Şu alanlar para için feda ediliyor. Burada kıymetli bal var. Yaban hayat var.”

Parayı arıcılıktan kazanabiliriz
Bir sonraki durak sadece bu bölgede var olan Kafkasör arılarının yetiştirildiği TEMA’ın tesisi oldu. Kraliçe arıların yetiştirildiği tesiste konuşan Arıcılık Köy Kooperatifi Başkanı Hasan Yaşar, “Şu anda Tarım Bakanlığı’nın desteğiyle 2 bin 200 kovanlık projemiz var. Burada beş bin kolonilik potansiyel var. Kafkas yöresine ait bu arı cinsi çok kıymetli. Ancak bu madencilik çalışmaları nedeniyle verimin ve kalitenin düşeceğini biliyoruz. Kıyamet kopana kadar da burada arılar yaşayıp bal verebilir. Oysa madenin ömrü ne kadar? Üstelik tam verimle buradan yılda 5 trilyon kazanılabilir, maden ile kazanılacak parayı sadece balla kazanabiliriz” diye konuştu.

cengiz-artvin-i-simdiden-bozdu-336279-1.

Hafriyat ormana dökülüyor
Gazetecilerin bir sonraki durağı olan Güney Galerisi’nden çıkan hafriyat ormana dökülüyor.

Şubat 2016’dan bu yana jandarmalar tarafından girişe izin verilmeyen Kuzey Galerisi’nde Cengiz Holding’e bağlı Eti Bakır Maden İşletmesi’nde çalışan şirket yetkileri ve mühendisler ile görüşüldü.

Köylüler sesten dolayı uyuyamıyor
Maden sahasına yakın evi bulunan Hediye Altıntaş’ın, “Maden orada patlıyor, burada ev oynuyor. Biz de sonunda onlarla mı patlayacağız bilmiyorum. Gece de gündüz de hep aynı. Yataktan kalkıyoruz , uyuyamıyoruz. Aşağılara hep pislik döküyorlar, sonumuz hiç iyi değil. Biz niye harap oluyoruz?” sözleriyle yaşadıklarını anlattı. Şirket yetkilileri ise, “Yeraltı işletmelerinde kayayı sökebilmek için patlayıcı kullanırsınız. Dünyadaki son teknolojiyi kullanıyoruz. Patlatmanın dışsal etkileri vardır. Kaya fırlaması, hava şoku ve vibrasyon. Vibrasyon dediğimiz küçücük deprem etkisidir. Yeraltından yaptığınız atımın 500 metre mesafeden ne sesini duyarsınız ne de vibrasyonu hissedersiniz. 175 kiloluk bir atım yapıyoruz ki hiç hissedemezsiniz. Buradaki patlatmalardan arılar da etkilenmiyor. Bir vatandaş ‘ben bunun etkisini hissettim’ derse mesleği bırakırım. Korku psikolojisi yaratılmasın. Patlatma yapıyoruz, şuracıkta yemek yiyoruz hiçbir etki hissetmiyoruz” savunması yaptı.

Altın çıkmayacakmış!
Şirket yetkilileri maden sahasının sadece bakır çıkarmak üzerine kurulduğunu, altın çıkarmayacaklarını söylediklerinde süreci başından bu yana takip eden Avukat Bedrettin Kalın, “Altın çıkarmak için ÇED başvurunuz var” diye itiraz etti. Yetkililerin, “Burada altınlı bir bölge var ama bizim izinlerimiz bakır üzerine. Burası hukuk devleti. Çıkan bakır, Murgul işletmesinin bakır cevher hazırlama tesisinde işlenecek. Yüzde 4’lük bakır yüzde 20’lere çıkarılıp Samsun’daki tesiste bakır haline getirilecek” sözleri tansiyonu yükseltti. Kalın, “bütün projenin altın madeni üzerine kurulduğunun altını çizdiğinde bir yetkili, “Burada fizibilite çalışması yapıldı, yapılamayacağı kararı alındı” dedi.

Arıtma tesisi yok
İki farklı derenin birinden temiz su akarken diğerinden gri-beyaz su aktığı, bunun sebebinin maden çalışmaları olduğu söylendiğinde yetkililer, “Bununla ilgili soru işaretiniz varsa gerek bize gerekse bakanlığa yazılı başvuru yapın” dedi. Şirket yetkililerine akan derelerin görüntüsü gösterildiğinde, şunları anlattı:

“Bize yansıyan bir sorun yok. Güneydeki tesiste arıtma tesisi henüz kurulmadı. Kaba inşaat sırasında evin her şeyi düzgün olur mu? İnşaat yapıyorsunuz, atık çıkıyor, ilgili yerlere atıyoruz. Cevhere girilmediğinden arıtma tesisi henüz yapılmadı. Hazırlık üretiminde böyle yapılıyor. Kirli dediğiniz su kirli değil, yağmur yağdığında suyun rengi neden değişip kırmızı akar. Gördüğünüz bizimle alakalı bir sorun değil. Sizden daha fazla çevreciyim. Bir takım problemler olabilir. Çökertme havuzlarından atık su giriyor ve sonra salınıyor. Su alın ve bakanlığa yollayın, neymiş çıksın ortaya. Ortaya atık su çıkıyor mu? Arıtma sistemi kuruluyor. Kurulma sebebi cevhere girildiği zaman oluşabilecek olumsuzlukları giderip içilebilir suya kavuşmak.”

cengiz-artvin-i-simdiden-bozdu-336281-1.Ağaç tartışması
Yetkililer 2 bin 500 ağaç kesildiğini ve yaklaşık bin 500 ağaç daha kesileceğini söyledikten sonra “yeni ağaçlar dikilecek, o nedenle sorun yok” iddiasında bulundu. Akademisyen Oğuz Kurdoğlu ise maden ve teleferik yapımı için yaklaşık 60 bin ağaç kesileceğini söyledi. Kurdoğlu, “Ama 5 katını dikeceğiz” savunmasına, “İsterseniz bin beş yüz katı ağaç dikin, 300 yılda yetişen orman ekosistemiyle sizin diktiğiniz fidan aynı olamaz” karşılığını verdi.