Ege’nin toprağı JES ve RES, denizi ise son dönemde sayıları artan balık çiftliklerinin kuşatması altında. Çiftliklerde denetim yok, yurttaşlar ise kararlı: “Deniz eko sistemine zarar veren çiftliklere karşı mücadeleye devam.”

Cennet koylarda ‘çiftlik’ tahribatı

Aycan KARADAĞ

Jeotermal enerji santralları (JES) ile rüzgâr enerji santrallarının (RES) kuşatması altındaki Ege Bölgesi’nin koy ve körfezlerinde ‘balık çiftliklerinin’ sayısı katlanıyor. Tarihi koy ve körfezlerde kurulan çiftliklerde balık yetiştiriliyor. TÜİK’in verilerine göre ‘kültür balığı’ üretiminde ülke genelinde son 10 yılda yüzde 100’den fazla artış yaşandı. TBMM Küresel İklim Değişikliği Araştırma Komisyonu’nun son toplantısında açıklanan verilere göre, ülkede 2 bin 170 adet balık tesisi bulunuyor. Üretim miktarı ise 421 bin ton. Bu tesislerin ciddi bir bölümü Ege Bölgesi’nin ünlü koy ve körfezlerinde yer alıyor. İzmir’in Urla, Seferihisar ve Karaburun ilçeleri ile Aydın’ın Didim, Muğla’nın ise Bodrum ve Milas kıyılarına kurulan çiftliklerin atıkları her geçen gün deniz ekosistemini tahrip ediyor.

Kıyıları parselleyen çiftliklerdeki üretimin artmasıyla yem ve dışkı kaynaklı atıkların zararı oldukça büyük. Üstelik tesisler kötü koku yayıyor. Bölge sakinleri, bu kokudan rahatsız olduklarını belirtiyor.


ÇİFTLİK ÇİLESİ

Balık çiftliklerine karşı yoğun mücadele verilen yerlerden biri ülkenin ilk sakin şehri (Citta slow) Seferihisar. Bölge halkı 13 yıldır çiftliklere geçit vermemek istiyor. ‘Başaranlar Su Ürünleri’ isimli firma İzmir’in Sığacık ve Emirci koylarında var olan orkinos çiftliğini genişletmek için denemedik yol bırakmadı. Söz konusu çiftlik için verilen ‘ÇED olumlu’ kararları ise bugüne kadar tam beş kez iptal edildi. İptal kararlarında, orkinos çiftliği kurulmak istenen alanın Akdeniz Foku’nun yaşam alanıyla çakıştığı, türün aktif yaşam alanını sınırlayacağı belirtilirken balık çitliklerinin sayısının artmasının çevreyi tehdit ettiğine dikkat çekildi.

KAZANIYORUZ AMA…

Şirket ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bir başvuru daha yaptı. Orkinos çiftliğine karşı mücadelelerini sürdüren yöre sakinlerinin avukatı Şehrazat Mercan’a göre, bölge korunması gereken bir alan. Zira Sığacık Koyu’nu çevreleyen kıyılar ile Urla ve Seferihisar’da 1’inci derece doğal SİT ve yer yer arkeolojik alanlar mevcut. Avukat Mercan Seferihisar kıyılarında otel ve tatil köylerinin yer aldığına dikkat çekiyor: “Bölge yazlıkların olmasından dolayı da nüfus gittikçe artıyor. Ayrıca Seferihisar’ın sakin şehir unvanı var. Urla ve Seferihisar ayrıca kırsal turizm ve tarım ile gelişme üzerine planlı. Bu sebeple kıyılar ve karasal alanın yanı sıra denizler de kıymetli.”

“Yıllardır bu çiftliklere karşı mücadele ediyoruz” diyen Avukat Mercan, sözlerini şöyle sonlandırıyor: “Biz kazandıkça şirket yeni bir ÇED süreci başlatıyor. Biz haklıyız ve kazanmaya devam edeceğiz.”

KİRLENME BARİZ

Çiftliklere karşı mücadele verilen bir diğer yer ise Didim. İlçenin Taşburun mevkiine yapılması planlanan ‘balık çiftlikleri’ ile ‘organize sanayi bölgesine’ yurttaşlar karşı çıkıyor. Didim Derneği Başkanı Mehmet Soysalan balık üretim çiftliklerinin çevreyi tehdit ettiği görüşünde. Bunun nedenini şöyle açıklıyor: “Yıllar içerisinde gözlemlenen sudaki kirlenme oranının hızla arttığı ve artık çıplak gözle bile görülebilmesi konunun önemini ortaya koyuyor. Kıyılarımızda bulunan deniz çayırlarının üzerlerinin bir tabaka ile kaplanması ise başlı başına ayrı değerlendirilmesi gereken bir ekosistem kirliliği. Kentimize yakın kurulan balık çiftliklerinde üretilen ürünlerin karaya çıkarılmasında kullanılan liman ve çevresi de bu kirlenmeden etkileniyor. Çünkü çiftliklere en yakın karasal ortamında Dilek Yarımadası ve Büyük Menderes Deltası Milli Park alanı bulunuyor.”

900 TON FİRMA OYUNU

Başkan Soysalan’ın aktarımına göre, bölgede var olan ve kurulması planlanan balık çiftliklerinin ‘üretim’ kapasitesi yıllık 850-900 ton. Çiftliklere ilişkin verilen ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararlarını hatırlatan Soysalan sözlerini şöyle sürdürdü: “ÇED Gerekli Değildir, kararları ile yaratılan bu algı, aslında hukukun arka bahçesinden dolanma. Çünkü bölgede yapılacak tesisin yıllık kapasitesi bin tonun altında ise ‘ÇED Gerekli Değildir’ deniliyor. Ancak üretim miktarı bundan fazla ise çiftliklerin çevreye verecekleri olası olumsuz etkilerin ve buna dair çözüm önerileri ile taahhütlerinin belirtilmesi yasa gereği zorunlu.”

TURİZMİ DE ETKİLİYOR

Muğla’da ise yaklaşık 200 balık çiftliği var. Bu çiftliklerin bölgeye ciddi zararlar verdiği belirtiliyor. CHP Muğla Milletvekilli Mürsel Alban’a göre, çiftlikler yoğunlukla Bodrum ve Milas tarafında yer alıyor. CHP’li vekil bu bölgede yaşayan yurttaşlar ve yerel yönetimlerin çiftliklerden şikâyetçi olduğuna vurgu yapıyor: “Burası turizm bölgesi ve balık çiftlikleri turizme büyük darbe vuruyor. Bölgenin ekolojisine büyük zarar veriyor. ‘Çiftliklerin kente ekonomik anlamda desteği var’ deniyor ama turizme verdiği zarar daha büyük. Bunun yanında şirketlerin bölgeye verdiği zarara dair Bakanlık tarafından yeterli denetimler yapılmıyor. Biz doğanın yanındayız, bu çiftliklerle mücadele etmeye devam edeceğiz.”