Cevahir’siz 50 yıl

HABER MERKEZİ

Türkiye’de 68 kuşağının ve devrimci hareketin önderlerinden Hüseyin Cevahir katledileli bugün 50 yıl oldu. Cevahir bugün ülkenin birçok noktasında anılacak. 1 Haziran 1971'de, 26 yaşında katledilen Hüseyin Cevahir, yüksek öğrenim için Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne girdi.

Bu dönemde sosyalist hareket içerisinde yer alan Cevahir, SBF Fikir Kulübü'ne katıldı.

Fikir Kulüpleri Federasyonu'nun Dev-Genç'e dönüşüm sürecinde Mahir Çayan ile birlikte hareket etti. Ardından THKP-C'nin oluşumunda yer aldı. THKP-C'nin 1971 yılında başlattığı silahlı mücadeleye geçiş evresinde etkin rol aldı. Mahir Çayan ile birlikte Ankara'dan İstanbul'a geçerek burada eylemlerine devam etti. 29 Mayıs 1971'de İstanbul-Maltepe'de Mahir Çayan ile birlikte saklandıkları evde kuşatıldılar. Üç gün süren kuşatma 1 Haziran sabahı Hüseyin Cevahir'in katledilmesiyle son buldu. Evden ölü olarak çıkartıldığında vücudunda 25 kurşun vardı. Çayan ise yaralı olarak yakalandı.

Devrimci gençliğin önderlerinden Mahir Çayan, olay sonrası yaptığı açıklamada şöyle demişti: “Biz içerideyken İlkay Demir'den benim tipimi sormuşlar. O da, tam aksine olarak esmer, hafif saçları dökülmüş tarzında kasten yanlış bilgiyi polislere vermiş. Bu tarifler maalesef Hüseyin'in tarifine uyuyor ve bu yüzden Hüseyin'i ben zannıyla benim her zaman nöbet tuttuğum yerde öldürmüşler. Hüseyin'den 25 kurşun çıkmış. Bu bir cinayettir!” Mahir Çayan, Cevahir'in ölümü üzerine 'Hücredeki Adalının Rüyası' adlı şiiri yazmıştı. Ayrıca Cevahir’in anısına birçok kitap da yazıldı.

Çayan’ın, Hüseyin Cevahir’in ardından yazdığı ‘Hücredeki Adalının Rüyası’ şiirinden bir bölüm şöyledir:

Cıgaram elimi yakıyor.

Maltepe’de etrafı karanlığın cüceleriyle çevrilmiş marş söyleyen iki adalı.

İki adalının marş söyleyişinde silâhlar susar.

Maltepe’nin göbeğini derin bir sessizlik kaplar.

Dalga, dalga yayılır, ada’lıların erkek sesi, etrafa.

O anda iki adalının gözünde her şey silinir,

Karanlığın militanları küçülür…

Sanki biraz önce atılanlar tomson kurşunu değil, parmak cücelerinin minik okları.

O an ne binlerce güvenlik kuvveti, ne polis, ne zırhlı tugay, ne tomson, ne mitralyöz.

Her şey önemsiz, küçük ve etkisizdir. İki adalı için.

Adalıların korosu karanlık cücelerinde bir panik yaratır.

Yüzlerinde, ezikliğin, şaşkınlığın biraz da utancı izleri okunur.

Sanki ilahi bir kuvvet onların ellerini, kollarını bağlamıştır. Ta ki iki adalının marşı bitene kadar.

Adalılar sol yumrukları havada, pencerenin önünde boy hedefi oldukları halde ateş edemezler.

Garip bir andır bu an.

Bu an karanlık cücelerinin, insanlığa dönüş anıdır.

Cüceler konuşmazlar bile bu anı.

Büyülenmişlerdir iki adalının havaya kalkan sol yumrukları ile.

Ve kaybolup gitmişlerdir iki kişilik koronun nameleri arasında.

Koro susar, büyü bozulur, görevlerini hatırlar cüceler,

Eller tetiklere tarrrr………

Ve Cevahir’imi kalbime gömüp dönerim hain hücreme.