Cezaevi yaşamı bir kültürse, bu kültürün en önemli parçaları, boncuktan yapılan kuşlar ve dövmelerdir

Cezaevinde üretim

KEMAL CAN KAYAR - kemalkyr@gmail.com

Cezaevlerinin dört duvarı, içerdeki hiçbir şey dışarıya değmesin diye inşa edilir. Oysa cezaevlerinde yazılan şiirlere besteler yapılmış, düşünceler milyonları peşinden sürüklemiştir. Ülkemiz cezaevlerinde 145 bine yakın insan var. Cezaevleri kapasitesinin üstündeki bu sayının azımsanmayacak kısmı çarpık adalet sisteminin kurbanı. Adalet yırtık uçurtma gibi elden ele savrulurken kendinizi her an cezaevinde bulma ihtimaliniz var bu ülkede. Savunma hakkı cebindeki parayla, masumiyet karinesi hâkimin siyasi ilişkileriyle ters orantılı olabiliyor. Camdan saraylarda, anlamadığın bir dilde verilen kararlar sonucu, iki yanında iki jandarma bulabilirsin kendini. Bu yüzden cezaevi şartlarında hayata tutunmayı ve imkansızlıklardan nasıl imkan yaratıldığını öğrenmek bir gün işinize yarayabilir.

F TİPİ GÜVERCİN: 'TOPLAR'

Hayata Dönüş Operasyonu’yla bitirilmeye çalışılan yaratıcı üretim, F tiplerine de sığdırılamadı ve oradaki hayatı yeniden şekillendirdi. Her yanıyla insan üzerinde gaddarca bir tecrit anlamına gelen F tipi cezaevlerinde, yeniden inşa edilen hayatın en temel iletişim aracı ‘toplar’ oldu. F tipi cezaevlerinde kullanılan toplar, üzerinde mesajların ve küçük araç gereçlerin taşındığı ufak pusulalardır. Boru şeklinde kesilen plastik kapların içine ağırlık olsun diye ıslak kağıt veya kumaş sarılarak yapılır. Topların üzerinde hangi hücreye gideceği yazar ve avludan avluya iletilerek gideceği yere ulaştırılır. Toplarla iletilen mesajlardaysa genelde kod adı kullanılır. Sigara, çay gibi cezaevi için hayati malzemeler taşınırken de buna benzer bir yöntem kullanılır. Fakat attığınız top her zaman adrese ulaşamayıp tellerde takılı kalabilir. Bunun için de plastik su kapları eritilip, kalemtıraş jileti gibi kesici aletlerle ince ince tıraşlanarak elde edilen iple toplar bağlanır. Eğer tellerde takılı kaldıysa bu yöntemle topunuzu geri çekme şansınız vardır. F tiplerinde hücreden hücreye atılan toplarla sayfalarca kitaplar yazıldığı ve dergiler çıkartıldığı düşünülürse, devrimcilerden neden korkulduğunu daha iyi anlamış oluruz.

SÜT KUTULARIYLA ISITICI

Cezaevlerinde çoğu zaman sıcak su bulmak da büyük sorundur. Soğuk kış günlerinde yıkanmak için sıcak su bulamadığınız için haftalarca yıkanmadan bekleyebilirsiniz. Bu yüzden kendi ısıtıcınızı yapmak için iş başa düşer. Daha çok koğuş tipi cezaevlerinde kullanılan el yapımı ısıtıcıları imal etmenin pek çok farklı yöntemi vardır. Bunlardan biri içi alüminyum kaplı olan süt kutularının kablo haline getirilmesiyle yapılandır. Süt kutularından yapılan kabloyla tavanda ampül takılan duydan elektrik alınır. İki yanında metal jiletler, ortasında kısa devre yapmasın diye tahta olan aparat, metal uçlarından elektrik alınan kabloya bağlanır. Böylece ampule verilen elektriği süt kutusundan yaptığımız kabloyla taşıyıp, iki yanında jilet olan aparata iletiriz. Bu aparatı da ısıtmak istediğimiz kabın içindeki suya bırakıp kaynamasını bekleriz. Su ısıtmak için çatal ve bıçakların rezistans haline getirilerek kullanılması da sık başvurulan bir yöntemdir.

BONCUKTAN KUŞLAR VE CEZAEVİ DÖVMESİ

Cezaevi yaşamı bir kültürse, bu kültürün en önemli parçaları, boncuktan yapılan kuşlar ve dövmelerdir. Cezaevinde yapılan dövme makinası için ilk gerekli olan ufak bir motordur. Bunun için kasetçaların içindeki motor kullanılabilir. Siyah mürekkep elde etmek içinse permatik yakılarak üretilen ‘is’ kullanılır. Elde edilen siyah ‘ise’, su ve kıvam versin diye diş macunu eklenir. Kasetçalar motoruna monte edilen iğneyi el yapımı mürekkebe batırarak cezaevi dövmenizi yapabilirsiniz. Cezaevinde yapılan ilk dövme genelde baş ve işaret parmağı arasına yapılan üç noktadır. Bu üç nokta, güvenilirliği simgeler ve anlamı ‘görmedim, duymadım, bilmiyorum’dur. Cezaevlerinde yapılan tespihler ve boncuk işleri hem dışarda hem içerde çok değerlidir. Eğer cezaevinden bir kuş yollandıysa o evin en güzel yerine asılır, gönderilen tespihse elden düşürülmez. Cezaevinde yapılan şeyler çıktıktan sonra da dört duvar arasındaki kötü günleri hatırlatan bir işarettir. Orada geçirilen günler ve arkadaşlıklar kolay unutulmaz. Duvardaki boncuktan kuşa baktıkça, ‘Allah gene düşürmesin’ deyip geride bıraktıklarımızın gününü sayarız. Çocukların ‘Top geliyor’ sesini duyunca bir umut gökyüzüne bakarız.