Arjantin bu aralar grev ve direnişlerle sarsılıyor. Grevlerin ana teması ücret artışı talepleri. Hükümet burada enflasyon rakamlarını...

Aykan  Sever

Arjantin bu aralar grev ve direnişlerle sarsılıyor. Grevlerin ana teması ücret artışı talepleri. Hükümet burada enflasyon rakamlarını gizliyor ya da çok düşük açıklıyor. Ama insanlar bunu günlük yaşamlarında hissediyorlar. Son aylarda, enflasyon için, doğrudan bir gösterge olarak değerlendirilmese de Arjantin Peso’su avro karsısında yüzde 20 civarında değer kaybetti.
Bir taraftan da hükümet basında tekeleşmeye son vermek gerekçesiyle bir yasa çıkarmaya çalışıyor. Buna gerçekten burada bir tekel olan, Clarin grubu (yüzde 70 civarında  medyada  payları var) basın özgürlüğünün sınırlandığı gerekçesiyle itiraz ediyor. Grubun armadası Clarin (buranın Hürriyet’i) okuyucularını protesto eylemleri yapmaya teşvik ediyor. Akşamları tencere çalarak. Bu çağrı özellikle zengin semtlerinde karşılığı buldu.
Mersedes Sosa’nın ölümüyse onu neredeyse bir ulusal kahraman katına ulaştırdı. Sağ sol bütün kesimlerin ilgisine mazhar oldu. Sanırım yasarken bu kadar alaka görmemişti.
Bu hafta ise gündemi önemli ölçüde Che’nin ölüm yıldönümü nedeniyle, çeşitli kesimlerin bir hafta boyunca düzenleyeceği etkinlikler işgal edecek. Bunları izleyip size aktarmaya çalışacağım.
Ben de bu hafta Che’nin yaşamını ama özellikle de ölümünü anlatan bir çizgi romandan bahsetmek istiyorum. Bu çizgi roman ilk olarak Che’nin ölümünden bir yıl sonra (1968)  Arjantin’de yayınlanıyor. Kitap geçtiğimiz haziranda da BilgeSu yayınları tarafından Türkiyeli okurlarla da buluşturuldu.
Kitabın senaristi Héctor Oesterheld (1919 -tahminen 1978), döneminin ünlü senaristlerinden. Hugo Prat, Alberto Breccia, Dino Bataglia, Francisco Solano Lopez gibi büyük çizerle çalışmış. Günümüzde de Güney Amerika’nın dahi çizgi roman yazarlarından biri olarak görülüyor.
Oesterheld, bir Peronisttir (belki bizim memlekette belki biraz CHP’ye benzetilebilir), 1976’daki askeri darbeden sonra  Sol-Peronist gerilla örgütü olan Montoneros’a katılır. Ölümünün nasıl  gerçekleştiği belli değil, daha sonra dört kızı ve damatları da ordu tarafından kaçırılarak, yok edilmişler.
Güney Amerika çizgi romanı için ustalardan biri olarak kabul edilen Alberto Breccia ve onun oğlu Enrque Breccia (şimdilerde Amerika’da Marvel ve DC yayınevleri için çalışıyor) bu albümün çizeri olmuşlar. Baba –oğul Che’nin yaşamının farklı dönemlerini konu almışlar. Baba Breccia, Che’nin doğumundan, Küba’dan ayrılısına kadar olan süreyi çizer. Oğulsa Bolivya’daki gerilla halini ve ölümünü.
Evet özellikle ölümünü diyebiliriz, çünkü neredeyse albüme siyah beyaz olu sununda yardımıyla, ölüme doğru gidişin karamsarlığı hâkim.
Kitap yayımından sonra bir efsaneye dönüşür. Zaman zaman yasaklanır, Sili, Brezilya gibi ülkelerde de yayınlanır. Darbe döneminde ise sayfaların orijinali ordunun istihbarat teşkilatı SIE tarafından yok edilir.
Benim için ilginç olan şey Peronist olan bu üç kişinin (yazar ve çizerler) Che karsısında duydukları sevgi oldu. Bunun nedenini 2008’de yapılmış olan röportajında E. Breccia söyle ifade ediyor, “Her ne kadar ideolojisine katılmazsam da kendi ideallerine sadik bir insanin örneği olduğu için ona hayranım.”
Gene bu söyleşiden alıntılarla bitirelim: “Güçsüzlüğümüzü yenmemiz, kendimize verdiğimiz sözleri tutmamız ve bizi çevreleyen gerçeklik karsısında derinlik kazanmamız için ölümünden 41 yıl sonra bile Che Guevara örnek oluşturuyor. O, ihanet etmek yerine, kendini feda etmeyi tercih eden insanin ete kemiğe bürünmüş hali. Böyle derin ve acık bir mesaj hiç bir zaman anlamını yitirmez. Tarihçi Claudia Peiro’nun da dediği gibi, Che, siyaseti, gerçekliği değiştirmeye yarayan bir araç olarak gördü. Bugün  siyasette bulunan birçokları, siyaseti gerçekliğe uydurmaya çalışıyorlar.”
Evet, Che hâlâ  ve özellikle buralarda devrim umudunun simgesi olmaya devam
ediyor...