CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce'nin görüşmesi hakkında sorulan bir soruya, “Ekrem İmamoğlu ile Muharrem İnce’nın herhangi bir görüşme yaptığı ya da görüşmede herhangi bir belediye başkanlığı sözü verdiğine ilişkin bir bilgim yok" dedi. Görüşmenin olağan olduğunu belirten Günaydın, görüşmede herhangi bir belediye başkanlığı konusunun geçemeyeceğini meselenin Parti Meclisi'nin yetki alanında olduğunu söyledi.

Kaynak: ANKA
CHP'li Günaydın'dan İmamoğlu-İnce görüşmesine ilişkin değerlendirme
Fotoğraf: ANKA

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce ile İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu arasındaki görüşmeye ilişkin "Herhangi bir belediye başkanlığı sözü verdiğine ilişkin bir bilgim yok" dedi. 

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, TBMM’de bassın toplantısı düzenledi.

Basın toplantısında İmamoğlu ile İnce görüşmesine ilişkin soru üzerine “Ekrem İmamoğlu ile Muharrem İnce’nın herhangi bir görüşme yaptığı ya da görüşmede herhangi bir belediye başkanlığı sözü verdiğine ilişkin bir bilgim yok. Ekrem İmamoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımızdır. Bizim belediye başkanlarımızın belirlenmesine Parti Meclisi karar verir. Dolayısıyla bir görüşme olması olağandır, ancak orada herhangi bir il büyükşehir belediye başkanlığı konusu geçemez. Geçmemiştir. Her ikisini de tanırım, çünkü mesele Parti Meclisi’nin görev ve yetki alanındadır” dedi.

Günaydın, partiden ihraç edildikten sonra affedilenlerle ilgili bir soru üzerine de “PM’nin af ilan etme durumu söz konusu değildir" dedi.

"TOPLU AF SÖZ KONUSU DEĞİL"

Günaydın şunları söyledi. 

"Partiden ihraç edilen arkadaşlarımız eğer dilekçelerini, ihraca konu olan il ve ilçeye verirlerse, onlar kendi görüşleri ile beraber bunu MYK’ya yazarlar, MYK kendi görüşüyle PM’ye indirir. PM’de bu konu kapalı olarak oylanır. 60 PM üyesinin kapalı zarfa verdiği oylar sonucunda bir bağışlanma talebinin ilan edilip, edilmeyeceği ortaya çıkar. Bu bağlamda toplu bir af durumu söz konusu değildir. Somut olarak PM önüne gelen konularda karar verir. Peki, baba evi metaforu için ne söyleyebiliriz. CHP’den çeşitli nedenlerle bugün kadar farklı düşündükleri için ayrılmış arkadaşlarımız olabilir. Kurultay süreci sonrasında toplumun kredi açtığı, herkesi kucaklayarak devam etmeye kararlı bir yeni yönetim var. Bu yeni yönetim de diyor ki, ‘Baba ocağınıza dönün, hep beraber politika yapalım.’ Bu, adı geçen arkadaşlarımız da dahil herkese yönelik bir çağrıdır. Onların içerisinde kendisi istifa etmiş olanlar vardır. Onlar yeniden üyelik başvurusunda bulunabilirler. Onların içerisinde daha evvel ihraç edilmiş, ceza almış arkadaşlarımız olabilir. Onlar da bağışlanma isteğinde bulunurlar. Bütün bunlar tüzükte bulunan prosedürlerle yürür. Asıl olan şudur, Cumhuyet’in 100. yılında CHP ana muhalefet partisi konumunu, iktidar partisi konumuna değiştirmek, dönüştürmek ister. Bunu yaparken de ilk uğrak yerel seçim olacaktır. Bu doğrultuda çalışıyoruz.”

Basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Günaydın şunları söyledi:

“Asgari ücretin aylık ücreti 11 bin 402 lira ancak açlık sınırı 14 bin 25 lira. Başka bir değişle Türkiye’de çalışanların yarısını oluşturan asgari ücretlilerin açlık sınırın neredeyse 3 bin lira altında bir fiyat düzeyiyle yaşamaya devam ettiği görülüyor. Elbette TÜİK’in hesaplamasına itiraz ettiğimiz tüm bilimsellik dışı yöntemlerle yaptığı saptamalara rağmen, ancak yıllık yüzde 61,36 olarak aşağıya çekebildiği enflasyon verileri de ortada. Açlık sınırının 14 bin 25 lira olduğu bu memlekette, 16 milyon emeklinin yarısı 7 bin 500 lira ve altında ücretlerle geçinmeye çalışıyor. Bu açlık sınırının da yarısı anlamına geliyor. Peki ne yapıldı buna bir çözüm bulabilmek amacıyla? Emeklilerin çalışanlar hariç geriye kalanlarına Cumhuriyet’in 100’üncü yılı nedeniyle ayda 5 bin lira ikramiye ödenmesine karar verildi. Ancak bir önceki torba kanunda yaptığımız tüm itirazlara rağmen AKP ve MHP çoğunluğu bu 5 bin liralık ikramiyeyi çalışan emeklileri çok gördü. CHP’nin Meclis ve Meclis dışında yaptığı güçlü muhalefet ve konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşımasının ardından, bu dönemde TBMM’ye sunulan torba kanun ile 5 bin liranın tüm emeklilere ayrım gözetilmeksizin verilmesine yönelik düzenlemeye imza atılacak. Elbette biz bunu destekleyeceğiz ama ifade ediyoruz ki biz emekli maaşlarının da en az asgari ücret düzeyine çıkarılması gerektiği konusundaki tavrımızı sürdürüyoruz.

ASGARİ ÜCRETLİNİN NASIL GEÇİNDİĞİNİ DÜŞÜNEN YOK”

Ülkenizde enflasyon en iyimser TÜİK rakamlarına göre yüzde 60’ın üzerindeyse, bazı bağımsız kuruluşlar bunun yüzde 100’ün üzerinde olduğunu ortaya koyuyorlarsa, siz ‘asgari ücreti yılda bir kez belirleyeceğim’ diyerek, asgari ücret altında ezilen insanların haklarını bir kez daha yiyeceğim anlamına gelmektedir bu. Açıkça ifade edelim, Türkiye’de olağan mıdır yılda bir kez asgari ücret belirlenmesi? 1998’de 3 kez, 99’da 2 kez, 2000’de 3 kez belirlenmiş. 2000’li yılların neredeyse tamamında yılda 2 kez asgari ücret belirlenmiş. Yılda tek asgari ücret belirleme memleketin olağanı filan değil, yalnızca sizin emek kesimine olan düşmanlığınızın başka göstergesidir.

Çocuklarımız okuma, okuduğunu anlama, okuduğuna bir başlık koyma, okuduğunun ana fikrini söyleyebilme yeteneğine maalesef sahip değiller. Burada çocuklarımıza suç bulmak dünyanın en büyük kötülüğü olur. Çoğu zaman karnını duyuramayan, anne ve babasının yoksulluğu nedeniyle gerekli eğitim yardımını alamayan, okullarda verilen bir kap yemekten de mahrum edilen, üstelik de yeterince iyi olmayan ve eğitim düzeyi son derece düşük sınıflarda okumaya çalışan çocuklarımızın maalesef hayattan, diğer ülkelerdeki çağdaşlarında ne kadar geriye düştüklerini acı şekilde görüyoruz.

3,6 MİLYON HEKTAR ALANI ÇİFTÇİ İŞLEMEKTEN VAZGEÇTİ”

AKP iktidarı döneminde Türkiye’de 3,6 milyon hektar alanı çiftçi işlemekten vazgeçti. Öyle bir hükümet düşünün ki kendi memleketinde 3,6 milyon hektar alanı ‘Neden ekmiyorsun’ diye çiftçisine sormuyor da, bunun 5’te 1’i kadar alanı Sudan’dan kiralayarak tarım ürünleri fiyatlarını geri çekmeye çalışıyor. Azalan sadece tarım alanı mı arkadaşlar? Eş zamanlı olarak 700 binden fazla çiftçi, çiftlik yapmaktan vazgeçti. Çünkü çalıştıkça ezilen ve çalıştıkça iflas eden bir sosyal sınıftan bahsediyoruz. Üstelik de Türkiye’de ortalama çiftçi yaşı 58. Siz böyle bir tablo içerisinde büyüklere masallar, Sudan’dan arazi kiralayacağız, orada üretim yapacağız. 10 yıl oldu bu masal söyleneli. Ne oldu? Sudan ile yaptığınız anlaşma, Erdoğan’ın büyük bir gösteriş ile imzaladığı anlaşmalar ne oldu? Arkadaşlar bu kadar büyük yalanlarla bu memleket yönetilmeye çalışılıyor. Ancak gerçeklerin bir gün gün yüzüne çıkma gibi bir huyu var.

YENİ RANT ALANI HALİNE GELİYOR”

Türkiye’nin 4’te 3’ü deprem alanı içerisindeyken, insanların yüzde 80’i yarın olabilecek bir depremin korkusuyla yaşarken, bu alanda ciddi hiçbir adım atmayan bir AKP hükümeti var. 6 Şubat’ta 11 ilimizi yıkan bir deprem oldu ve bu deprem sonrasında dedi ki ‘Bu kardeşinize güvenin, 1 yıl içerisinde bu evleri size teslim edeceğim’. Arkadaşlar 1 yıl dolmak üzere, şu ana kadar teslim edilen evin oranı yıkılan evin yüzde 3- 4’ü bile değil. Şimdi ne yapıyorlar? Her tarafı rezerv alan ilan ediyorlar. Tarım alanı, sulak alan olduğuna bakmaksızın. Fay hatlarına uzaklığına bakmaksızın. Bu bir yeni bir rant alanı haline geliyor. Özellikle Defne ve Antakya’da bunu çok açık görüyoruz.”