CHP'li İbrahim Özden Kaboğlu, kimi çevrelerin Cumhur İttifakı'nın milletvekili sayısı üzerinden "istikrar ve istikrarsızlık" söylemi ürettiğini belirterek, "Cumhurbaşkanlığı seçimini Kemal Kılıçdaroğlu’nun kazanması, anayasal yetkiler açısından yasama ve yürütme arasında denge-denetim düzeneğini uygulamaya geçirebilecek" ifadelerini kullandı.

Kaynak: Haber Merkezi
CHP'li Kaboğlu 11 maddede anlattı: Meclis çoğunluğu, yönetimde istikrar veya istikrarsızlık etkeni değil

CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Özden Kaboğlu, 28 Mayıs’ta Cumhurbaşkanı Seçimi ikinci turuna giderken kimi çevrelerin Cumhur İttifakı'nın milletvekili sayısı üzerinden "istikrar ve istikrarsızlık" söylemi ürettiğini belirtti.

11 madde üzerinden "istikrarsızlık" söylemine yanıt veren Kaboğlu, "Cumhurbaşkanlığı seçimini Kemal Kılıçdaroğlu’nun kazanması, anayasal yetkiler açısından yasama ve yürütme arasında denge-denetim düzeneğini uygulamaya geçirebilecek. Unutulmamalı ki, Cumhur İttifakı’nın beş yılı siyasi ve ekonomik krizin derinleştiği bir dönem oldu" dedi.

Kaboğlu, "Yasama-yürütme arasında karşılıklı denge-denetim yoluyla devlet yönetimi, toplumdaki derin ayrışmaları onarıcı bir işlev de görebilir" ifadelerini kullandı.

CHP'li Kaboğlu'nun açıklamaları şöyle:

"1) 28 Mayıs’ta Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turuna giderken kimi çevreler, cumhur blokunun milletvekili sayısı üzerinden istikrar ve istikrarsızlık söylemi üretmekte. Hemen belirtilmeli ki Meclis çoğunluğu, yönetimde istikrar veya istikrarsızlık etkeni değil.

2) 16 Nisan Anayasa değişikliği için, “yasama ve yürütme tam anlamıyla bağımsız olacak” ve “hükümet krizleri yaşanmayacak” gerekçeleri kullanıldı. Tam da bu argümanla yürütmeye çok geniş yetkiler tanındı ve bunun karşısında Meclis’in yetkileri kısıtlandı.

3) 2018’de cumhurbaşkanı yardımcısı ve 16 bakan ile göreve başlayan Erdoğan, bu süreçte bakanlık sayısını 17’ye çıkardığı gibi bakanlıklarda 9 defa değişiklik yaptı. Hazine ve Maliye Bakanı iki defa değiştirildi. Geçen beş yılda dört farklı Merkez Bankası Başkanı görev yaptı.

4) Meclis çoğunluğu, siyasi istikrar açısından bir koşul olmadığı gibi mevcut tabloda hiçbir siyasi partinin tek başına çoğunluğu da bulunmamakta. Bu sebeple Meclis yasa yapımında CB ile bir uzlaşı içerisinde çalışabilecek. Kaldırılan denge ve denetim bu sayede sağlanabilecek.

5) Yasa yapım süreçlerinde, bakanlıklar ve politika kurulları metinlerinin esas alındığı ve hatta tekliflerin burada hazırlandığı dikkate alınırsa, norm koyma açısından yürütme yine önemli yer tutacak. Bu itibarla müzakere ve uzlaşma üzerine bir yasama sürecinin işlemesi olanaklı

6) Cumhurbaşkanı’nın yasaları geri gönderme yetkisi siyasal partileri yasa yapımında müzakere ve uzlaşmaya zorlar. Bütçe konusunda ise, Meclis’in bütçeyi onaylamaması durumunda da bir tıkanıklık olmadan CB yeniden değerleme oranlarıyla bir önceki yılın bütçesi ile devam edebilir.

7) Yürürlükteki Anayasal kurguda Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine tek başına sahip. Örneğin; Kararnamelerle norm koyma, yüksek yargıya üye atama ve bakanlar ile üst düzey kamu yöneticilerini belirlemek vb. geniş yetkileri var.

8) Kaldı ki Anayasa’ya sadakat andı içen vekillerin yasama faaliyetlerinde bireysel kanaatlerinin oluşamayacağı zannı, makama haksızlık olur. Cumhurbaşkanlığı seçimlerini cumhur blokunun kaybetmesi durumunda da Meclis’te bir arada durma disiplini de son bulabilir.

9) Cumhurbaşkanlığı seçimini Kemal Kılıçdaroğlu’nun kazanması, anayasal yetkiler açısından yasama ve yürütme arasında denge-denetim düzeneğini uygulamaya geçirebilecek. Unutulmamalı ki, Cumhur İttifakı’nın beş yılı siyasi ve ekonomik krizin derinleştiği bir dönem oldu.

10) Yasama-yürütme arasında karşılıklı denge-denetim yoluyla devlet yönetimi, toplumdaki derin ayrışmaları onarıcı bir işlev de görebilir.

11) Kuşkusuz bu saptama ve öngörüler, 2017 kurgusunun sürdürülebilir olmadığı gerçeğini göz ardı etmemekte olup, bu kurguyu aşma ve hesap verebilir hükümete geçiş vesilesi olarak görülmelidir."