CHP'li Engin Özkoç, tarikatta çocuğa cinsel istismar skandalına ilişkin, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "Erken yaşta evlilik" ifadesini kullanmasına, "Erdoğan ve bakanları bu suçtan asla kurtulamazlar. Bu olay bu mudur? 6 yaşında bir çocuğa tecavüz edilmiştir. 6 yaşındaki bir çocuk evlilik içerisinde değerlendirilmiştir" ifadeleriyle tepki gösterdi.

CHP'li Özkoç: Erdoğan ve bakanları bu suçtan asla kurtulamazlar
Fotoğraf: DepoPhotos

CHP Grup Başkan Vekili Engin Özkoç, BirGün'ün gündeme getirdiği, İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızını 6 yaşındayken imam nikahıyla 'evlendirmesi' konusunda AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, "Erken yaşta evlilik" ifadesini kullanmasını eleştirdi.

Özkoç, "6 yaşındaki bir çocuğa taciz ve tecavüzü ‘bir kızımızın erken yaşta evliliği’ diye tanımlayan Erdoğan ve bakanları bu suçtan asla kurtulamazlar. Ne demek, bir çocuğumuzun erken yaşta evliliği… Bu olay bu mudur? 6 yaşında bir çocuğa tecavüz edilmiştir" dedi.

"REZİLLİĞİ NEDEN ÖRTBAS ETMEYE ÇALIŞIYORSUN?"

Özkoç, şöyle devam etti: "6 yaşındaki bir çocuk evlilik içerisinde değerlendirilmiştir. Ne 14 ne 15’i. Rezilliği neden örtbas etmeye çalışıyorsun? Sen sadece burada masum çocuğun değil, kamuoyunun tepkisini dindirmeye çalışıyorsun. 2020’de başlatılan soruşturma için neden Mayıs 2023’te duruşma tarihi veriliyor? Hani erken tarihte verilecekti? Erdoğan, dün duruşma için yakında olacak demişti. Söyledikleri hiçbir şey gerçek değil. Çünkü masumun yanında değiller."

CHP'li Özkoç, TBMM'de basın toplantısı düzenleyerek gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin, Emeklilikte Yaşa Takılanlar'a (EYT) ilişkin sorulan sorulara "EYT, EYT mi?" yanıtını verdiğini hatırlatan Özkoç, "1 buçuk milyon EYT’liyi hayal kırıklığına uğratmıştır. Ama ben eminim o EYT’liler de bir gün ‘Nebati mi?’ diye soracaklar. O EYT’liler bir gün ‘AKP mi?’ diye soracaklar. Sandıkta ne gerekiyorsa onu yapacaklardır" diyerek Bakan Nebati'yi eleştirdi.

Özkoç’un konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

"Adalet arayışımız devam ediyor. Toplumun adalet talebini duyurmak, susamışlığı gidermek CHP, biz siyasetçilerin görevidir. Kemal Kılıçdaroğlu, 15 Haziran 2017’de Ankara’da İstanbul’a başlattığı Adalet Yürüyüşü, bugün de devam ediyor. Dün Meclis’ten Adalet Bakanlığı’na yaptığımız yürüyüş, Adalet Yürüyüşü’nün bir parçasıdır. Ancak, bugün geldiği nokta ise tüyler ürperticidir.

Biz, 2017’de ‘Hepimiz için Adalet’ talebiyle yola çıktığımızda, çıkış noktamız gazeteciler, akademisyenler, siyasetçilerin zindanlara kapatılmasıydı. Onların bastırılmış sesinin yükseltilmesi içindi. Dün ise masum bir çocuğun çığlığını duyurmak için Adalet Yürüyüşü yaptık. 6 yaşındaki bir çocuğun maruz kaldığı ve üstü örtülmek istenen istismar, taciz, tecavüzü açık etmek içindi.

"DELİLLER, FOTOĞRAFLAR ORTADAYKEN BİR DAVANIN AÇILMASI NASIL OLDU DA 2 YIL SÜRDÜ"

Adaletsizliğin derinleşmesindeki en büyük faktör, Cumhurbaşkanlığı’nın çürümüş sistemidir. Hızlı karar alacağız, her sorunu çözeceğiz, ağır bürokrasiyi yeneceğiz diyorlardı. Öyle oldu mu? Hayır. Sadece bu olay üzerinden baksak bile korkunç olaya maruz kalan kız çocuğu 30 Kasım 2020’de bütün delilleri savcılığa sundu. Dava ne zaman açıldı? 30 Ekim 2022’de. Bu kadar açık ifadeler, deliller, fotoğraflar ortadayken bir davanın açılması nasıl oldu da tam 2 yıl sürdü?

"SAVCI, NASIL VE NEDEN DOĞUM KAĞIDI İSTEMEDİ"

Bu kız çocuğu okuma yazma bilmiyordu. Bir gün okul yüzü görmemişti de onun için. Milli Eğitim Bakanlığı çocuğun zorunlu eğitime getirilmediğini nasıl bilemedi? Bir kız çocuğunun 13 yaşında nişan, 14 yaşında düğün yapılırken emniyet bunu gerçekten nasıl tespit edemedi. 14 yaşında istismar olayı hastanede ortaya çıktı. Savcı, nasıl ve neden doğum kağıdı istemedi. Kemik yaşı tespitinde yerine 21 yaşında bir kadın sokuldu. 14 yaşındaki bir çocuğun görünümüne bakıp 21 yaş kemik testi sonucunda savcı nasıl bu olaya göz yumdu, bu raporu kabul etti?

"AİLE BAKANI, ADALET BAKANI, İÇİŞLERİ BAKANI HEPSİ BUNLARIN SUÇÜSTÜ OLMUŞTUR"

Soruşturmayı, nasıl kapattı? Hangi vicdanla kapattı. Bir çocuğun 17 yaşında doğum yapması nasıl soruşturmaya gerçekten konu olmadı? Yavrusunu alıp da devlete sığınan bu kadından Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı iki yıldan beri haberdar. Davaya neden en başından müdahil olmadılar? Kendi ağzı ile söylüyor bakan, dava basına yansıdığı gün bizim de bilgimiz oldu diye. Korkunç olayın gün yüzüne çıkartılması ile Aile Bakanı, Adalet Bakanı, İçişleri Bakanı hepsi bunların suçüstü olmuştur.

"ÇOCUĞU DEĞİL, CUMHURBAŞKANI KENDİ BAKANLARINI SAVUNUYOR"

Cumhurbaşkanı, bu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı’nı, bu Adalet Bakanı’nı, bu İçişleri Bakanı’nı savunmakla kız çocuğunun başına gelenleri aslında meşrulaştırmaya çalışıyor. Cumhurbaşkanı’nın yaptığı tam da budur. Çünkü suçlu olanlar bu mekanizmanın tamamında bulunanlar; Aile Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı’dır. Çocuğu değil, Cumhurbaşkanı kendi bakanlarını savunuyor.

"SAVCI İÇİN İNCELEME BAŞLATILIYORSA BU TİMUR SOYKAN HABER YAPTIĞI İÇİNDİR"

Duruşma tarihinin öne alınması için girişimde bulunmadıkları da çok net anlaşılıyor. Bugün bu adım atılıyorsa ve bu soruşturma başlatılıyorsa aslında Adalet Bakanlığı’nın başında olduğu HSK, 2012’deki iddiaları kovuşturmaya yer yoktur diyen savcı için inceleme başlatılıyorsa bu Timur Soykan gibi bir gazetecinin haber yapması ile ilgilidir. Hala dürüst, namuslu gazeteciler olduğu içindir. Halkımız kız çocuğuna sahip çıktığı içindir. O yürekli minicik yaşında başına birçok felaket gelen ama cesaret ile bu olayların üzerine yürüyen o çocuğa hep beraber sahip çıktığımız içindir. Ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun Adalet Bakanlığı’na bu evladımız için de Adalet Yürüyüşü’nü yaptığı içindir.

"İSTİSMARLARIN YAŞANMAMASI İÇİN BU DÜZENİN ORTADAN KALKMASI GEREKİYOR"

Aile Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, emniyet ve tepesindeki Cumhurbaşkanlığı yıllardan beri korkunç gerçeği duymamıştır. Çözümü bu ellere asla bırakmamalıyız. 2016 yılında Meclis’te komisyon kurdular. Şimdi de diyorlar ki bir komisyon oluşturalım. Bunun üzerine gidelim… Kurduğunuz bu komisyonda tüm gruplar birlikte çalıştık. Atılması gereken adımları o tarihte birlikte belirledik. Ortada Meclis raporu var. Erdoğan daha sonra 6 bakanını görevlendirdi. Yine tüm gruplar bu bakanlara destek verdik. Recep Akdağ, ’10 gün içinde adım atacağız’ dedi. 4 ile 5 yıl geçti üstünden, istismarın önüne geçecek tek bir adım atıldı mı? Atılmadı. Bu komisyonlar, bu üzgünüz tavırları tamamen kamuoyunu yormak, oyalamak içindir. Erdoğan ve bakanları bu sistem içinde soruna çare bulamazlar. Bir daha bu ülkede böyle korkunç istismarların yaşanmaması için bu düzenin ortadan kalkması gerekiyor. Kökten bir çareye adım atmamız gerekiyor. Doğru bir şeyin altında birlikte imza atmamız gerekiyor. Kararlı olmamız gerekiyor.

Sadece CHP değil, vicdanı kanayan hangi görüşten olursa olsun hangi yolda yürüyorsa yürüsün herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor. Siyaset kurumu olarak bizler, Meclis, halk burada çığlığa sessin kalmamalıyız. Çözümün bir parçası olmalıyız. Kokuşmuşluğa, haksızlığa karşı mücadele etmeliyiz. Başka çocukların yanmaması için çığlığımızı yükseltmeliyiz. Bu kadın en büyük saygıyı hak ediyor. Onun mücadelesine destek olmak, sesini yükseltmek, yanında olmak zorundayız. İnsanlık görevimiz bunu gösteriyor. Bunun için CHP, Kılıçdaroğlu’nun önderliğinde mücadelesini sürdürmeye devam edecektir. Bu evladımızın, vicdanları kanatan bu yaşanmışlığını başka çocuklarımızın da yaşamaması için sorununa kadar mücadele edeceğiz.

"EYT’LİLER İÇİN DE ADALET YÜRÜYÜŞÜMÜZ SÜRÜYOR"

Adalet Yürüyüşümüz sadece burada değil. Emek sahibi, yıllardan beri alın teriyle çalışmış ama maaşını hala alamayan EYT’liler için de Adalet Yürüyüşümüz sürüyor. EYT’liler bu ülkede alın teriyle çalışıp emekli maaşlarını hak etmiş 1 buçuk milyon insan. Ama alabiliyorlar mu? Hayır. Yıllardan beri sürdürdükleri hak mücadelesini saray görmemezlikten geliyor. Üsten bakan bir tavırla yapıyor bunu.

"O EYT’LİLER DE BİR GÜN ‘NEBATİ Mİ?’ DİYE SORACAKLAR"

Sarayın bakanları ise birbirlerine verdikleri çelişkili demeçlerle ise adeta onlarla dalga geçiyorlar. Hazine ve Maliye Bakanı Nebati’nin bir gazetecinin sorduğu soruya karşılık sanki hayatında hiç EYT’lileri duymamış gibi ‘EYT mi?’ diye cevap vermesi, 1 buçuk milyon EYT’liyi hayal kırıklığına uğratmıştır. Ama ben eminim o EYT’liler de bir gün ‘Nebati mi?’ diye soracaklar. O EYT’liler bir gün ‘AKP mi?’ diye soracaklar. Sandıkta ne gerekiyorsa onu yapacaklardır.

"YANDAŞLARIN MENFAATİ SÖZ KONUSU OLUNCA YASA TANIMIYORLAR"

EYT’lileri oyaladıklarını görüyoruz. Hepimiz bu sistemdeki tek karar vericinin aslında Recep Tayyip Erdoğan olduğunu da görüyoruz. İstedikleri herkese, istedikleri her şeyi veriyorlar. Katar’a milyarlar dolar imkân yaratıyorlar. Zeytinlikleri imara açıyorlar. Limanları ihalesiz yandaşlara peşkeş çekiyorlar. Yandaş sendikayı korumak için Meclis’ten yasa çıkarıyorlar. EYT’lilerin haklarını vermeyenler yandaşların menfaati söz konusu olunca ne Anayasa ne de yasa tanıyorlar. Hepsini yine bir torbanın içine koyup önümüze getirdiler.

"AKP’NİN EKONOMİ SİSTEMİ MEMUR, ASGARİ ÜCRETLİ, EMEKLİYİ FAKİR FUKARA YAPMIŞTIR"

Haktan, hukuktan ne anladıkları dün Nebati çok güzel özetledi. ‘Asgari ücretliye de memura da emekliye de ne verilirse haklarıdır, dar gelirliye, fakir fukaraya vermek bereket getirir.’ Ne kadar üstten, tepeden bir bakış. Çalışanlar alın teri dökenler senden sadaka istemiyorlar. Haklarını istiyorlar. Çalışmanın karşılığında insan onuruna yaraşır bir hayat sürebilmeyi istiyorlar. Sen kimsin ki devletin bütçesi milletindir, milletin parasıyla bu kadar çok üsten konuşabiliyorsun ve onları böyle aşağılayabiliyorsun. Bundan daha acısı, açık itirafı bugün Türkiye’de asgari ücretli, memur, emekli fakir fukaradır itirafında bulunuyorsun. AKP’nin ekonomi sistemi memur, asgari ücretli, emekliyi fakir fukara yapmıştır.

6 yaşındaki kız çocuğunun istismarı ile ilgili tutuksuz sanıkları Kadir İstekli, Yusuf Ziya Gümüşel, Fatma Gümüşel hakkında tutuklama kararı çıkmış. (Avukatın tutuklama talep ettiğinin hatırlatılması üzerine) Mahkeme talepte bulunmuş. İster talepte bulunulsun, ister mahkemeden tutuklama kararı çıkmış olsun. Bu iki yıldan beri göz yumulan bir konudur. 6 yaşındaki bir çocukla ilgili eğer şimdi iki yıl durup da bir tutuklama kararı çıkartıyorlarsa bu gerçekten tek kelime ile çürümüşlüktür. Yazık bu insanlara, Cumhurbaşkanlığı sistemini milletin başına saran Recep Tayyip Erdoğan’a yazıklar olsun. Adalet Bakanı, İçişleri Bakanı, Aile Bakanı bize güvenin diyor, size asla güvenmiyoruz. Recep Tayyip Erdoğan’a asla güvenmiyoruz. 6 yaşındaki bir çocuğu iki yıl mağdur edip, bu olay bir gazetecinin yazdıktan sonra kamuoyuna duyurulup bütün muhalefeti ve Kılıçdaroğlu’nun Adalet Yürüyüşü ile tekrar gündeme sıcaklığıyla geldiğinde ve bu kızımızın, yavrumuzun başlattığı mücadele hak noktaya geldiğinde siz başınızı utanmazlık çukurundan çıkartıp bugün mecbur kaldığınız için bu tutuklamaları yapıyorsunuz. Yoksa ömür boyu gizlersiniz.

"ERDOĞAN, O ANNELERİNİN GÖZÜNÜN YAŞLI OLMASININ SEBEBİ SENSİN"

Ne demiş, ‘Bay Kemal, Diyarbakır Anneleri’ni kaç kere ziyaret ettin? Kızları 12, 13 yaşında yavruları ellerinden alınıp kaçırılan bu gözü yaşlı anneleri acaba kaç kez ziyaret ettin?’ Recep Tayyip Erdoğan, o annelerinin gözünün yaşlı olmasının sebebi sensin. 20 yıldan beri iktidardasın, hala benim ülkemde annelerin çocukları dağa kaçırılabiliyorsa, hala gözü yaşlı anneler gözyaşlarını bu kamuoyundan gizlemeden evlatları için ağlıyorlarsa sen terörü bitirdik yalanın arkasına sığınıp çocuklarımıza sahip çıkamadığın içindir. Sen terör başı ile bir masaya oturduğun içindir. Sen teröristlerle birlikte el ele verip de teröristleri bu ülkeye silahları ile beraber sokup güçlendirdiğin içindir. Senin İçişleri Bakanı’nın yalan söylediği içindir. Terör örgütü bitti dedikten sonra hala masum yavrularımızın bu ülkede Taksim Meydanı’nda ölüm ile karşı karşıya geliyorlarsa bunun bir tek suçlusu var; 20 yıldan beri bulunduğun bu iktidarda çürümüşlük içerisinde olduğun içindir. Bunun sorumlusu sensin. Bunu hesabını hem bu dünyada hem öbür dünyada vereceksin.

"NEDEN GEREĞİNİ YAPMIYORSUN?"

Yine ‘bir siyasi partinin teşkilatlarında ve belediyelerinde yaşanan onlarca benzer istismar iddiasının üzerine aynı kararlılıkla gitmelerini bekliyoruz.’ Bu tam rezilce bir konuşmadır. Bir Cumhurbaşkanı, İçişleri, Adalet Bakanlığı, Aile Bakanlığı kendisine bağlı. Elini mi tutan var Recep Tayyip Erdoğan. Gitsene üzerlerine. Neden gitmedin? Kim olurlarsa olsun onlardan hesap sormak için devletin bütün aygıtları, görevlileri senin emrinde. Neden gereğini yapmıyorsun? Bunu hesabını 20 yıldan beri iktidarda sen olmana rağmen muhalefete mi soruyorsun?

"ADALET ÖNÜNDE HESAP SORACAĞIZ"

‘Mesela 12, 13 yaşındaki kız çocuklarımızın teşhir vitrini haline dönüşen sosyal medya mecralarının benzer rezilliklerinin yuvası durumundaki mekanlara karşı yürüttüğümüz mücadeleye destek bekliyoruz.’ Ya çok daha ağır konuşacağım ama yani halkıma olan saygımdan dolayı konuşmuyorum. Nerede bir haksızlık varsa nerede bir mağduriyet varsa senin görevin orada gereğini yapmaktır. Bunları konuşarak lafazanlık yapmak değildir. Senin görevin çocuklarımıza, gençlerimize sahip çıkmaktır. Kadınlarımıza sahip çıkmaktır. Milletimize sahip çıkmaktır. Ülkemize sahip çıkmaktır. Sen bunların hiçbir tanesine sahip çıkamadın. Hiçbir tanesi sahip çıkmamak için hala kararlı bir şekilde kendi bildiğin yolda yürümeye devam ediyorsun.

Bu millet biliyor. 6 ay sonra sandık gelecek. Allah yukarıda. Bunları yapanların hepsinden adalet önünde hesap soracağız. Demokratik yollarla o sandıktan milletimizin takdiri çıkacak. Millet İttifakı iktidara geldiğinde buna müsebbip olan bakanların hepsi adalet karşısına çıkacak. Bundun sorumlu olan herkes çıkacak. En tepeden en aşağıya kadar. Herkesi adalet karşısına çıkarıp masumların hakkını, hukukunu onlardan soracağız. Onlar bunun hesabını verecekler."

"BU YASA TBMM’NİN GÜNDEMİNE GETİRİLSEYDİ SORUN HALLEDİLMİŞTİ"

Başörtüsüne ilişkin anayasa değişikliği teklifi ile ilgili bir soru üzerine Özkoç, şu yanıtı verdi:

“Biz dedik ki kadını giyim kuşamıyla ilgili bu ülke artık bunu tartışma konusu yapmasın. Kadınlarımızın bütün hepsi özgürce, istedikleri gibi giyinebilsinler. Onların önünden bu engel kaldırılsın. Bunun için de bir yasa teklifi verdik. Bu yasa TBMM’nin gündemine getirilseydi sorun halledilmişti. Ama onlar aile birliğini korumak adı altında Medeni Kanunu’nda var olan bir maddeyi de kelime anlamlarını değiştirerek tekrar, bizim söylediğimiz yasaya onu da ilave etmeye çalışıyorlar. Bunun amaçlarının ne olduğunu görmek lazım. Aslında toplumumuzun büyük bir kesiminde ya başörtüsü ile bunun ne alakası var, bununla başörtüsü niye yan yana getirildi? Yani başörtüsü yasası çıksaydı da bu eğer çok acil bir mesele ise bunu kendi içlerinde tekrar görüşselerdi. Bunu MYK en kısa sürede görüşüp kamuoyuyla paylaşacaktır.”

(ANKA)