CHP İstanbul Milletvekili Yunus Emre, milyonlarca kişiye bulaşan ve yüz binlerce kişinin ölümüne neden olan koronavirüsün, ekonomik ve toplumsal eşitsizliğin de artmasına neden olduğunu belirtti. Emre, iktidarın kredi faizlerini düşürerek ve halkı bu yolla daha çok borçlandırarak salgın sürecini yönetemeyeceğini ifade etti.

CHP'li Yunus Emre: Faiz indirerek halkı kurtaramazsınız

BirGün Ankara

CHP İstanbul Milletvekili Yunus Emre, iktidarın koronavirüs salgını sürecindeki ekonomi yönetimine eleştirilerde bulundu.

Salgının ulus ve sınır ayrımı yapmadığına ancak etkilerinin sosyoekonomik kesimler arasında bir ayrım yarattığına işaret eden CHP’li Emre, “Toplumların en savunmasız kesimlerinin hem sağlık açısından hem de ekonomik açıdan bu virüsün ulusal ve küresel etkilerine daha fazla maruz kalacağı ortada. Dolayısıyla da uzun yıllardır tartışılan toplumsal eşitsizlikler, pandemi sürecinde ve sonrasında, toplumun dezavantajlı gruplarının gündelik hayatlarındaki yıkıcı etkisiyle daha da derinleşiyor” dedi.

HALKIN İHTİYAÇLARI ÖNCELENMELİ

Türkiye’nin, halkı önceleyen bir anlayışla sosyal devleti ve sosyal adaleti tesis etmek zorunda olduğunu, bu durumun, küresel afetle birlikte daha da belirginleştiğini ifade eden CHP’li Emre, iktidara uyarılar sıraladığı açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Beklenmedik bir şekilde tüm dünyaya hızla yayılan bu salgının ekonomik ve toplumsal açıdan çok önemli sonuçları oldu. Bunların başında da ekonomik ve toplumsal eşitsizliğin artması gelmektedir. Pandemiyle mücadelede ülkelerin pandemi öncesindeki toplumsal ve ekonomik eşitsizlik düzeyleri en önemli değişken olarak ön plana çıkıyor.

ÜÇ ÇOCUKTAN BİRİ YOKSULLUK ÇEKİYOR

TÜİK’in Eylül ayında açıkladığı 2019 yılı Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması’na göre Türkiye tüm OECD üyeleri arasında Meksika ve Şili’den sonra gelir dağılımı en adaletsiz üçüncü ülke. Hane halkı kullanılabilir fert geliri hesaplamalarına göre en zengin yüzde 20, en yoksul yüzde 20’nin 7.5 katı gelire sahip. Yine 2019 yılının TÜİK verilerine göre Türkiye’deki her 4 kişiden 1’i maddi yoksunluk içinde yaşıyor, her 3 çocuktan biriyse maddi yoksunluk içinde büyüyor.

Bugün en temel sorunlarının başında ekonomik ve toplumsal eşitsizlik gelen ülkemizde, yürütülen politikalar toplumun en yoksul ve dezavantajlı kesimlerinin kaybını artırmaktadır. Salgına karşı açıklanan destek paketlerinde çalışandan çok işverenin öncelendiği ortadır. Vatandaşların 1170 TL gibi çok düşük gelirlerle kaderlerine terk edilmesiyle ya da kredi faizlerinin düşürülerek vatandaşın daha da borçlanmaya sevk edilmesiyle toplumsal ve ekonomik eşitsizlikleri alt etmek mümkün değildir. Türkiye’nin ihtiyacı, halkı önceleyen bir anlayışla sosyal devleti ve sosyal adaleti tesis etmektir. Ve bu ihtiyaç, içinde bulunduğumuz bu vahim küresel afetle birlikte daha da belirginleşmiştir.”