Depremin yarattığı tahribatla hayatları altüst olan Suriyeli depremzedeler linç girişimleriyle çifte korku yaşıyor. Sığınmacı Hakları Platformu Sözcüsü Elgazi, bazı sığınmacıların korkudan çadır isteyemedikleri için yarı yıkılmış binaların altında kaldıklarını belirtiyor.

Çifte korku yaşadılar
Suriyeliler Antakya’da arama kurtarma çalışmalarına katıldı. (Fotoğraf: Twitter: @Ahed_Slebi)

Umut SERDAROĞLU

Hayat mücadelesine devam eden Suriyeli depremzedeler aynı zamanda ırkçılığa maruz bırakılıyor. Depremin ardından Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ başta olmak üzere kimi kesim tarafından "yağmacı" ve "hırsız" olarak nitelendirilen sığınmacılar büyük bir öfke ile karşılaşıyorlar. Bölgeden göç eden sığınmacı depremzedeler ise barınacak bir yer bulamıyor. Evrensel’in haberine göre Maraş’tan depremin 5’inci günü Antalya’ya gelen Suriyeli 33 depremzede, yer olmadığı gerekçesiyle AFAD Toplanma Merkezinin bahçesinde kalmaya devam ediyor.


Suriyeli depremzedelere yönelik gerçekleştirilen faşist söylemlerin sığınmacılarda büyük bir korku yarattığını aktaran Sığınmacı Hakları Platformu Sözcüsü Taha Elgazi, Suriyeli sığınmacılara deprem mağduru olma hakkı bile tanınmadığını söylüyor. Suriyeli STK’ların çalışmalarına göre 6.700’den fazla Suriyelinin depremde hayatını kaybettiğini tahmin ettiklerini belirten Elgazi, iktidarın resmi rakamları gelebilecek tepkilerden dolayı açıklamadığını ifade ediyor.

ENKAZDA KALIYORLAR

Depremin başından beri afet bölgesinde çalışmalarını sürdüren Taha Elgazi, Göç İdaresi Başkanlığı tarafından sığınmacılara yol izin çıkarılmasına rağmen depremzedelerin bu bölgelerden ayrılamadığını aktarıyor. Elgazi, “Antakya merkezde, Maraş merkezde bazı ailelere kalmaya devam ediyor çünkü başka gidecek yerleri, başka aileleri yok. Depremin ardından her şeyleri enkaz altında kaldı. Akrabaları, tanıdıkları olmadan başka şehirlere giderlerse oradaki ev kiralarını karşılayamayacaklarını biliyorlar. Şu anda kimi çadırlarda, kimi camilerde kimi de yarı yıkılmış binaların altında kalıyor” ifadelerini kullanıyor.

Bölgeden ayrılanların ırkçılığa maruz bırakıldığını aktaran Elgazi, sözlerine şöyle devam ediyor:


“Deprem bölgesinden ayrılan Suriyeli sığınmacılar şu anda en yoğun olarak Mersin ve Adana’ya gittiler. Daha sonra Ankara ve İstanbul geliyor. Depremzedelerin bazıları geçici barınma merkezlerinde kalıyor. Ancak bazı ilçe ve bölgelerde bulunan barınma merkezlerine Suriyeli sığınmacıları almıyorlar. Buralarda, ayrımcılık, ırkçılık vakalarına maruz kaldılar. Örneğin Mersin’deki kız yurdundan sığınmacı depremzedeleri çıkardılar. Tarsus’taki geçici barınma merkezinde çadır vermediler. Muğla’da da benzer örnekler bize aktarıldı. Sığınmacılar ‘Çadır talep ediyoruz ama bize çadırları vermiyorlar’ diyor. Ne yazık ki Ümit Özdağ başta olmak üzere benzer isimler depremden doğan öfkeyi tekrardan mültecilere çevirdiler.”

Özdağ’ın Antakya’ya ziyaretinin ardından yardım istemekten bile çekindiklerini dile getiren Sözcü, “Sığınmacılar bu yüzden saldırıya maruz kalmaktan korkuyorlar. ‘Bir şey talep edersek diye saldırıya uğrarız’ korkusuyla kendi içlerine dönük bir şekilde yaşamaya çalışıyorlar. Ne yazık ki bu kadar felaket içerisinde sığınmacılara deprem mağduru olma hakkı bile tanınmıyor” diyor.

Saldırıya uğrayan Usseme El HalidiSaldırıya uğrayan Usseme El Halidi



KURTARIRKEN SALDIRDILAR

Arama kurtarma çalışması için Reyhanlı ve başka bölgelerden gelen Suriyeli sığınmacılara fiziksel saldırı gerçekleştirildiğinin altını çizen Elgazi, şunları kaydediyor:

“Teyit edilen, fiziki saldırılara maruz kalan Suriyeli depremzedeler var. Örneğin Reyhanlı’da ikamet eden Ussema El Halidi isimli bir sığınmacı depremin ardından Antakya’ya geçti. Arkadaşlarıyla beraber arama kurtarma çalışmalarına yardım ettiler. Ümit Özdağ’ın açıklamasının ardından çalışmaları esnasında fiziksel saldırıya maruz kaldılar. Arabasında hayatını kaybeden sığınmacıları taşırken arabası durdurulup ‘hırsız’ muamelesi gördüler, saldırıya maruz kaldılar. Bir diğeri ise Ahit isimli arkadaşımız. Bir hafta boyunca enkaz altından onlarca insanı enkaz altından kurtardı. Ancak saldırıya maruz kalınca Antakya’dan ayrılmak zorunda kaldı.”

Avrupa Birliğinin geçen sene Türkiye’ye entegrasyon projeleri için 1 milyar 2009 milyon avro fon gönderdiğinide hatırlatan Elgazi, "Depremin ardından ortada entegrasyon projesi kalmadı. Bu paralar depremden etkilenen Suriyeli ailelere gönderilebilir. Sonuçta para gönderildi. Biz bu konuda gerekli mercilerle görüşmeye devam ediyoruz" diye konuşuyor.

YENİ GÖÇ DALGASI

Türkiye ve AB arasında imzalanan Geri Kabul Anlaşması nedeniyle Avrupa’ya göç etmelerine izin verilmediğinin altını çizen Elgazi, “Depremin ardından kimi aileler ufak tefek kayıt dışı olarak Yunanistan’a denizyoluyla, Bulgaristan’a ise ormanların arasından göç etmeye başladı. Umudu kalmayan aileler de göç için yaz aylarını bekliyor” ifadelerini kullanıyor