Suudi Arabistan öncülüğünde aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 34 ülke ‘Teröre karşı İslam İttifakı’ kurduklarını açıkladı. Bölgedeki dengeleri iyi bilen isimler ise ittifakın amacının ‘ılımlı cihatçılar’a meşru muhalefet kanalı açmak olduğunu belirtiyor

Cihatçı örgütler meşrulaşacak!

CAN UĞUR- @canugur1987

Suudi Arabistan, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 33 ülkeyle birlikte ‘Teröre karşı İslam ittifakı’ oluşturduğunu açıkladı. Suudi Arabistan yaptığı açıklamada oluşturulan askeri ittifaka dahil olan ülkelerin arasında Mısır, Ürdün, Katar ve Pakistan’ın da bulunduğunu belirtti.
Suudi Arabistan’dan yapılan açıklamada operasyonun amacı, “Mezhebi ya da adı ne olursa olsun tüm kötülüklerden İslam halkını korumak” olarak tanımlandı. İran’ın söz konusu ittifakta yer almaması bölgedeki ABD destekli güçlerin ‘ılımlı cihatçılar’ olarak adlandırılan grupları destekleme hamlesi olarak yorumlanıyor.

Peki bu kurulan ittifakın arka planında neler yer alıyor? Bölgede yaşananlara bakıldığı zaman Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye gibi ülkelerin cihatçılıkla bir sorunlarının bulunmadığı ortada. Zaten kurulan ittifakın adı da meselenin çerçevesini gözler önüne seriyor: ‘‘Teröre karşı İslam ittifakı’
Bu noktada konunun ne anlama geldiğini sorduğumuz Hacettepe Üniversitesi’nden Araştırma Görevlisi Göksu Uğurlu’nun söyledikleri oldukça çarpıcı. Uğurlu, bölgede körfez ülkelerinin de yoğun desteğiyle birlikte ‘ılımlı cihatçı’ olarak adlandırılan grupların palazlandırılacağının altını çiziyor. IŞİD karşısında bu yapıların kapsamlı biçimde destekleneceğini de ekliyor:

Tartışmalar açısından önemli
‘Türkiye’nin Suudi Arabistan öncülüğünde kurulan “Teröre Karşı İslam İttifakı”na katılması, son dönemdeki tartışmalar bakımından önemli bir gelişme. ABD Başkanı Obama’nın yaptığı açıklamalarda bölge ülkelerinden teröre karşı ciddi bir destek beklediklerini bildirmesi, askeri destek istemesi sonrasında böyle bir haberin çıkması dikkat çekici. Büyük ihtimalle bu baskı Obama’nın konuşması öncesinde de bölge ülkeleri (özellikle Körfez İşbirliği Konseyi üye ülkeleri) tarafından hissediliyordu. Yalnız, Obama’nın konuşmasında da görünür olan bir durum var. Bölgedeki terörist gruplara destek verdikleri herkesçe bilinen ülkelere bir gözdağı anlamına da geliyor bu konuşma. Tabii konuşma öncesinde bölge ülkeleri ile yapılan görüşmelerde de artık Suriye’de cihatçı grupların desteklenmesinin Batılı koalisyon güçleri tarafından hoş karşılanmayacağı açıkça belirtilmiş olmalı. ABD yönetiminin baskıları ve talimatı aracılığıyla böyle bir oluşuma gidilmiş olabilir. Ancak talimat olsa dahi sonucun ABD yönetiminin istediği gibi olacağını söylemek kestirme bir çıkarım olur.’

‘Ilımlı cihatçı’ söylemi…
‘Ilımlı cihatçılar’ın bu koalisyon sayesinde ‘meşru muhalefet’ kanalı haline geleceğine dikkat çeken Uğurlu’nun söyledikleri Körfez ülkeleri ve Türkiye başta olmak koalisyonda adı geçen ülkelerin cihatçı gruplara verdiği destekle birlikte düşünüldüğünde tablo net biçimde ortaya çıkıyor. Uğurlu şunları söylüyor:

Suudi Arabistan öncülüğünde oluşturulan bu ittifak, Körfez ülkelerinin ve onun temsili dolayımıyla dış politika üreten Türk hükümetinin hala büyük oranda destek verdikleri “ılımlı cihatçıları” Rusya ve Batılı emperyalist ülkelerin terörist tanımına girmesini engelleme yönünde bir hamle olarak belirebilir. Bunu İslam aleminin savunuculuğu adı altında İslam halkını tüm kötülüklerden korumak şeklinde açıklamış bulunuyorlar. Eğer Suriye üzerinde yürütülecek bir savaş aracılığıyla, kendilerine yönelecek bir süreci erteleme amacı güdüyorlarsa oradaki İslamcı grupları meşru muhalefet olarak tanımlamaya çalışıyor olabilirler. Türkiye’nin Suriye’deki varlığını dayandırdığı Türkmenler bahsedilen “ılımlı cihatçılar” için güzel bir örnek.

Sonuna geliniyor
Uğurlu sözlerini şöyle noktaladı: Bu nedenle de sürece “İslam bayrağı” altında dahil olmak ve doğrudan Batı yanında değil de ideolojik ve bölgesel farklar vurgulanarak bölgenin yapılanmasında etkin olmaya çalışılıyor diye düşünebiliriz.

‘IŞİD’den ne farkları var?’
Konuya dair görüşüne başvurduğumuz bir diğer isim ise Marmara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Yrd. Doç. Dr. Behlül Özkan. Ortadoğu konusunda birçok çalışması bulunan Behlül Hoca ‘ittifak hamlesi’ni şu ifadelerle yorumluyor:

İmaj düzeltmek için
Son dönemde Batı medyasında Suudi Arabistan’a yönelik çok sert eleştirel yazılar çıktı. Bu yazılar Suudi Arabistan’ın IŞİD’ten farkı olmadığının altını çiziyor. Kafa kesen, kadınları ikinci sınıf vatandaş gören, Ortaçağ karanlığını yansıtan Vahabi ideolojisiyle yöneten Riyad rejimiyle IŞİD arasında ne fark var şeklindeki sorular ABD ve Avrupa’da giderek artıyor. Suudi Arabistan bu eleştirilerle başa çıkabilmek için İslam dünyasının liderliğini yaptığı imajını vererek, 33 ülke ile birlikte teröre karşı bu askeri ittifakı kurduğu görüntüsünü vermek istiyor. Kısaca bu son girişimin Batı dünyasında Suudi Arabistan’a yönelik giderek artan eleştirileri karşılamak amacıyla yapıldığını söyleyebiliriz.
İttifaka dair yorumunu ‘imaj çalışması’ diye özetleyen Özkan’ın ifadelerini şu şekilde maddelendirmek mümkün:

Afganistan, Suriye, Irak, Libya’da iç savaşların önde gelen sorumlusu ve tarafı olarak Suudi Arabistan’ın kendi yarattığı sorunları şimdi çözmesini beklemek gerçekçi değil. Bu stratejik bir hamle. Dahası 34 ülke içinde İran yok. Dolayısıyla Suudi Arabistan bu manevrayla hem İran’a karşı bir gruplaşma oluşturuyor, hem de İslam Dünyasının lideri olduğunu açıkça göstermek istiyor. Buna başta ABD olmak üzere Avrupa ülkelerinin de sıcak bakacağını söyleyebiliriz.

Batılı liderler İslam Dünyasının içinde bulunduğu krizi tüm yönleriyle yansıtan Suudi Arabistan’ı eleştirmek yerine ona destek vererek yaşanılan sorunları daha da içinden çıkılmaz bir hale getiriyorlar.

Bugün Suudi Arabistan hangi değerleri temsil ediyor? Suriye, Irak ve Libya’da Suudi Arabistan liderliğinde nasıl bir siyasal düzen kurulabilir? Sorunların merkezindeki totaliter Suudi rejimini çözümün merkezine koymak kendi kendini kandırmaktan başka bir şey değil.

Bir diğer sorun da İslam dünyasından 34 ülkenin Suudi Arabistan’ın peşine takılması. 1960’larda bu düşünülemezdi bile. Yolsuzluklara batmış bu krallığın İslam dünyasına verebilecek neyi olabilir?

cihatci-orgutler-mesrulasacak-96624-1.

****

Rusya ihtiyatlı
Rusya tarafından yapılan resmi açıklamada ise ‘ihtiyatlı’ tutum öne çıktı. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Suudi Arabistan liderliğinde 34 ülkenin katılımıyla oluşturulan ‘Teröre Karşı İslam İttifakı’ hakkında “Aşırılıkla mücadelede güç birliği yapılmasını olumlu değerlendiriyoruz, ama ittifakın amacını ve katılımcılarını analiz etmemiz için zaman gerek” yorumunu yaptı. Peskov, “Alınan kararı analiz etmemiz için zamana ihtiyacımız var. Koalisyona kimler girdi, ne tür ortak hedefler deklare edildi, aşırılıkla nasıl mücadele edilecek, tüm bunları detaylı şekilde analiz etmeliyiz” dedi.


ABD’den destek gecikmedi!
ABD, Suudi Arabistan liderliğinde ‘Teröre karşı İslam İttifakı’ adıyla oluşturulan yeni koalisyonu olumlu karşıladı. ABD Savunma Bakanı Ashton Carter, “Yeni ittifak, ABD’nin IŞİD’le mücadelede Sünnilerin daha büyük rol oynaması çağrısıyla uyumlu” dedi. İncirlik’te açıklama yapan Carter, “Bu koalisyonu kurarken Suudi Arabistan’ın kafasında ne var, bunu öğrenmeye çalışıyor” dedi. Açıklamada, koalisyonun, ‘şekli, mezhebi ve ismi ne olursa olsun yeryüzünde fitne ve fesat çıkaran, insanları korkutan ve öldüren silahlı terör örgütlerine karşı oluşturulduğu’ belirtildi.