Muhalefette değişim tartışmaları yaşanırken İyi Parti Lideri Akşener’in CHP’yi suçlayarak masayı dağıtmasının yankıları sürüyor. Sağa yaslanan siyasetin tıkandığı ifade ediliyor. Prof. Dr. Şule Özsoy Boyunsuz ve Gazeteci Kemal Can, sağ siyaset politikasının çöktüğünü toplumsal temellerde birleşik bir mücadele zemininin oluşturulması gerektiğini vurguladı.

Çıkış yolu sol siyaset
Fotoğraf: BirGün

Öncü DURMUŞ

Seçimlerin hemen ardından içe dönük siyaset izleyen ve toplumda büyük bir yenilgi duygusuna neden olan muhalefet partilerinde hareketlilik sürüyor. Değişim ve yenilenme anahtar kavramlar haline gelirken CHP’nin ittifaklar düzeyinde kurduğu ilişkiler ise bir bir zedeleniyor. CHP’den vekil alan partilerden Deva, Gelecek ve Saadet Partisi’nin mecliste ayrı bir grup kurma tartışması devam ediyor. İYİ Parti’nin kongresinde konuşan Genel Başkan Meral Akşener ise yenilginin sorumluluğunu üzerinden atmanın yollarını arıyor. Kongredeki konuşmasında “CHP’den 15 Vekil almak en büyük pişmanlığım” diyen Akşener, Konuşmasının devamında “Bundan sonra size başarılar diliyorum” diyerek bir kez daha masayı dağıttı. Akşener’in bu çıkışı ise ‘CHP ile ilişkileri onları suçlayarak bitireceğim’ iddiası ile tartışma konusu oldu.

Bu tablo altında CHP’nin seçim öncesi ve sürecinde izlediği sağ politikaların toplumda alternatif bir odak yaratamadığı, halkın değişim taleplerinin karşılanamadığı sonuçlarla birlikte daha net bir şekilde görüldü. Son süreçte CHP listelerinden milletvekili alan partilerin sorumluluk almaması, Abdüllatif Şener’in Kılıçdaroğlu ve CHP’ye oy vermediğini söylemesi sağa yaslanan siyasetin tıkandığını gösteriyor.

Sağ siyaset anlayışının işe yaramadığını ve değişim tartışmalarının hatalardan ders çıkaran toplumsal bir mücadele etrafında değerlendirilmesini dile getiren Prof. Dr. Şule Özsoy Boyunsuz ve Gazeteci Kemal Can gelinen son süreci BirGün’e değerlendirdi.

SİYASETİ SANDIĞA İNDİRGEMEK HATA

Özellikle Akşener’in çıkışının CHP’nin politikalarını yanlış yerden oluşturduğunu gösterdiğini vurgulayan Boyunsuz, “Bu çıkışla beraber belki de Kılıçdaroğlu’nun bırakacağını düşünüyor olabilir Akşener. Ancak bundan daha önemli konu var ki son gelinen nokta CHP’nin oluşturduğu politikanın ne kadar yanlış olduğunun kanıtını gösteriyor bizlere. Zaten sonuçlarla beraber seçmenini muazzam bir hayal kırıklığına uğrattılar ve o ittifaklar silsilesi içerisinden gelinen bu nokta stratejik bir öngörememezlik olarak karşımıza çıkıyor” dedi.

Prof. Dr. Şule Özsoy Boyunsuz, Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi

Birleşik mücadele zeminlerinin yaratılması gerektiğini aktaran Boyunsuz şu ifadeleri kullandı:

“Sağ siyaset anlayışının, muhafazakârdan oy alırız tavrının işe yaramadığı ortada. Değişim tartışmaları da sürerken parti içerisinde bir an önce değişim başlamalı ve bunu dışarıya yaymaları gerekiyor. Kendi temsil ettiği değerler unutulmamalı ve ilkesel olarak bir duruş var edilmeli. Yoksa bugün oluşturulan mecliste ortada ve bu tablo da hatalı politikaların bir sonucu. Temsil edilmeyenlere mecliste bu derece koltuk vermenin de bir anlamı yok. Çünkü yapılan bu hatanın çıktıları da sürmeye devam edecek. Anayasa tartışmaları yapılmaya başladı. Sizin şu an ittifak içerisindeki partilerin bu tartışmalarda alacağı tavırla ilgili bir fikriniz yok. Stratejilerin sorunlarından birisi de bu.

Öte yandan yapılmış hatalardan bir tanesi siyaseti sandığa indirgemek. Sandık iktidarı belirlemek üzerine kurulu bir seçimdir. Ancak hak mücadelesi sürekli olarak toplumla beraber eylemsellik içerisinde yapılır. Yani örneğin Can Atalay hâlâ hapiste ve sizin Can Atalay’a sahip çıkmanız için partili olmanıza gerek yok. Haksızlığa karşı birlikte mücadele edebilirsiniz. Yani CHP bu yanlış politikalar arasından çıkmalı ve kendi seçmenini temsil ettiği iradeyi savunup ona göre hareket etmeli. Kendi ilkesel tutumu arasında da mutlaka ama mutlaka birleşik mücadele zeminleri ile hareket etmeli. AKP’nin zaten bölme siyaseti, ayrıştırma siyaseti izlediği noktada sizin tek yolunuz birleşik mücadeledir. Kendinizden ödün vermeden hak mücadelesini yürütebilmelisiniz adil ve doğru olan budur”

BAŞARISIZLIK DIŞ AKTÖRLERE YAZILDI

Gazeteci Kemal Can ise merkez hatta hedeflenen muhafazakâr ve sağ seçmen vurgusunun başarısız olduğunu dile getirirken İyi Parti’nin bütün suçu CHP ve İttifak olmak üzere dış aktörlere atmasının düşünülecek bir mesele olduğunu vurguladı. Can, “İki seçimdir ittifaklarda daha etkili bir tutuma girmesine rağmen partisini önemli bir biçimde ileriye taşıyamadı ve beklentinin hep altında ilerleyen bir İYİ Parti figürü oluştu. Dolayısıyla CHP gibi kaldığımız yerden devam ediyoruz diyemediler. Daha genç henüz partileşme sürecini yakalayamamış bir parti bu yüzden önemli bir çıkış yakalaması lazımdı ve Akşener bunu yapmaya çalıştı. Ancak bütün bir meseleyi dış faktörlere ihale ettiği, partisine kaybettirenin ittifakın olduğu, kuyruk siyaseti diye tanımladığı bir çıkış yapıldı. Başarısızlığı partinin içine değil de büyük ölçüde dış aktörelere ve ittifakın üzerine atıyor” ifadelerini kullandı.

Kemal Can, Gazeteci

“Süreç içerisinde de İyi Parti kendi dışındaki büyük aktörlere görevler temin ederek ilerleme gayreti içerisinde oldu. Mesela CHP, İyi partinin seçmenine dikkat göstermeli, HDP fazla ortalıkta görülmemeli, İyi Parti seçmenini rahatsız edecek görüşmeler kapalı kapılar ardında yapılmalı, CHP’li her aileden İyi Parti’ye oy verilmeli. Devamında da İyi Parti’nin politik belirsizliği hakkında konuşulmamalı, Akşener söylemi ile ‘parmak sallamamalı’ gibi aktörlere görevler temin edip buradan da önce yüzde 20’lere çıkacak oy potansiyeli ile Başbakanlık almak. Ancak böyle görevler vererek geleceğin Başbakanı olma iddiası problemli bir şey ve sonuçta çıkarılan görevler yerine getirilmediği için bizde dediğimizi yapamadık çok da makul bir özeleştiri değil. Avantajı ise karşısında aday olmadan genel başkan seçiliyor. Ama yine de ipler tam olarak eline geçemiyor çünkü ipler yok. Parti’nin hâlâ bir gövdesi yok ve taban ile teşkilat birbirinden farklı bu pozisyonda. Akşener de sorumluluğu koşullara ve aktörlere ihale etmiş, suçu Parti elitlerine yönlendirerek yol yürümeye çalışıyor ama politik bir vizyon yine de ortada yok.

Genel tablo da ise asıl ittifakın CHP ve İYİ parti üzerinden kurulacağı tezi ve İYİ Partinin sağ bloktan oy almaya devam etmesini sağlayacağı ve eksenin buradan kurulması gerektiği söyleniyordu. Seçmeni merkeze çekmenin muhalefete kazandıracağı düşünülüyordu. Ancak sonuçlar ve bugün itibarıyla siyasetteki kararsızlığın merkezde birikmediği gözüküyor. Merkezden çıkan ve daha uçlara kayan bir hal var ve bu da yalnız ülkemizde değil tüm Dünya da böyle olmaya başladı”

SİYASET ÜLKEDE TÜM ALANLARA YAYILMALI

Sorunların ve değişim talebinin hâlâ tam olarak doğru okunmadığını dile getiren Can, değişimin insanlara ulaşmanın yolları aranarak ve söylemlerin halkın tamamına yayılmasını gerektiğini vurguladı. Can şunları dile getirdi: 

“Sağ kaymayı besleyen, siyasetin dilsizliğini devam ettiren, ideolojilerin ortadan kalktığı, kimlik siyasetinden çıkan sosyolojik tabloyu kabul ederek siyaset yapmak, milliyetçi ve muhafazakâr seçmene şirin gözükmek gösterdi ki merkez güçlenmiyor hatta tam tersine sağa kayışın ve merkez kaçın olduğunu gösteriyor. Ve sorun burada daha can alıcı hale geliyor. Değişim iddiasında olanlar dâhil bu temel meseleyi aştığını söyleyemeyiz. Hâlâ bu siyaseti kabul edip bu siyaset üzerinden aktörlerin yenilenmesi gerektiğini söylüyorlar. Politika yanlışının farkında değiller ve değişimi hâlâ aktörler üzerinden yapıyorlar. AKP’nin dağılacağı üzerine kurulan kurgu şimdi muhalefeti dağıtıp tekrar kurmak iddiası ile değişiyor ve değişim yine aktörler üzerinden kurgulanıyor.

Ancak artık çok açık ki siyasete bakış ve algılama biçiminin değişmesi gerekiyor. Seçim aritmetiği ile sınırlı seçmeni ve toplumsal muhalif dinamiklerini atalete ve hatta suskunluğa sürükleyen tavrın değişmesi gerekiyor. Ekonomik gündemin konusunu bile sorunun temeline inmeyen ve isimler üzerinden tartışan anlayış artık değişmeli. Çünkü ülkenin geldiği nokta kişilerin, salt bir liyakatsizliğin sonucu değil tam tersine bildikleri işi yaptıkları için felakete yol açılıyor.

Siyaseti kimlikler bazlı değil, işçi, kadın, genç olmalarıyla sorunları üzerinden yeniden tanzim edilmeli ve böyle örgütlenmeli. Söylenen söylemler, oluşturulan dil, insanlarla ilişki geliştirmenin hali olmalı. Bütünlüklü bir hale gelinmeli ve örgütlenmeden oluşturulacak kadrolara, söylemden yapılacak muhalefet tarzına temel hatların tamamının sokaklardan meydanlara her yere yayılabilen etkinliğinin her köşeye ulaşabilmiş olması gerekli”

***

ŞANTAJLA VEKİL İSTEMİŞ

Meral Akşener’in ‘pişmanım’ çıkışına sosyal medya hesabından cevap veren Ümit Özdağ, “CHP, 15 milletvekili karşılığında İYİ Parti’den bedel istemedi. Kılıçdaroğlu çok istekli davranmamış. Akşener’in bana söylediğine göre “Basına bu talebimi anlatır ve sizin reddettiğinizi açıklarım” demesi üzerine Kılıçdaroğlu kabul etmek zorunda hissetmiş. CHP, hiç bir zaman “Biz size 15 vekil verdik, buyurun kasaya” tavrı içinde olmadı. Eğer olsaydı en çok ben yeri göğü inletir, CHP’yi sert şekilde eleştirirdim. Hele Akşener ile en son konuşmamızı yaptığımız İstanbul’daki ofisindeki konuşmada CHP ile yolları “CHP’yi suçlayarak” bitireceğim dediğini çok iyi hatırlıyorum. Akşener, Sözünü tuttu, suçlayarak bitirdi” ifadelerini kullandı.