İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü’ne bu yıl Hendek faciası davasının sanıklarından Hasan Ali Velioğlu’nun serbest bırakılmasından sadece 2 gün sonra girildi. Sermayenin güç aldığı AKP kan dökülmesine seyirci kalıyor.

Cinayete sessizler

EMEK SERVİSİ

Emekçiler sadece yoksulluğa karşı değil çalışırken ölmemek için de direniyor. İktidarların iş cinayetlerini önleme noktasında ise notu kırık. Yıllardır sınıfsal tercihini işverenden yana kullanan iktidarlar katliam boyutuna varan iş cinayeti davalarında bile caydırıcı yaptırımlar uygulamaya uzak davrandı. Bu yıl da 3 Mart İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü’ne ne yazık ki 7 işçinin yaşamını çalan Sakarya Hendek’teki havai fişek fabrikası patlaması faillerinin serbest bırakılmasıyla giriyoruz.


AKP iktidarında 30 bine yakın iş cinayeti

AKP, sermaye desteğiyle iktidara geldikten sadece 6 ay sonra esnek ve güvencesiz çalışmayı yasal hale getiren 4857 sayılı kanunu çıkardı. Bu yasayla taşeron çalıştırma yaygınlaştı. Kiralık işçilik yöntemiyle, kısa süreli sözleşmelerle iş güvencesi ortadan kaldırıldı. İşçiler her an işsiz kalma tehdidiyle çalıştırılır hale getirildi. Emeğin güvencesizleşmesi aynı zamanda değersizleşmesini de berberinde getirdi. Değersizleşen ve güvencesizleşen emekle birlikte işçiler iş güvenliği olmayan koşullarda çalışmaya mecbur bırakıldı. AKP iktidarı sendikaları da baskı altına alarak emekçilerin itiraz hakkı ve denetleme mekanizmalarını da engelledi. 1 Mayıslar yasaklandı. 20’ye yakın grev bizzat AKP’li Erdoğan tarafından yasaklandı.

Eğitim alanında da ciddi tahribat yaratan AKP iktidarı 4+4+4 gibi uygulamalarla çocuk işçiliğin de önünü açtı. İSİG raporlarına göre AKP iktidarı döneminde çırak ve stajyerlik uygulamaları, mevsimlik tarım işçiliğinin omurgasının çocuklardan oluşturulması gibi nedenlerle üçte biri 14 yaş ve altında olmak üzere her yıl 60-70 çocuk çalışırken yaşamını yitirdi.

AKP’nin iktidara geldiği günden 2021’in sonuna kadar en az 28 bin 380 işçi yaşamını yitirdi.

AKP iktidarı 2013 yılında işyerlerinde denetimleri özel kuruluşlara devreden 6331 sayılı yasayı çıkardı. Bu yasaya göre Ortak Sağlık Güvenlik Birimi (OSGB) adı verilen kurumlar yaratıldı. Buna göre OSGB şirketleri bünyesinde işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve sağlık birimleri bulundurması zorunlu tutuldu. Bu birimler kendileriyle anlaşan işyerlerindeki denetimleri, iş güvenliği önlemlerini sağlamakla yükümlü tutuldu. İşyeri denetimleri devletten çıkarılıp özel kuruluşlara verilmesi sendikalar tarafından tepki çekti.

İktidara gelir gelmez çıkarttıkları 4857 sayılı İş Kanunu ile taşeron çalıştırma başta olmak üzere esnek ve güvencesiz çalıştırma yasal hale getirilmiş ve kiralık işçilik ve özel istihdam büroları içerikli kölelik yasası ile bütün işlerde güvence tamamen ortadan kalkmıştır. Gelinen noktada Türkiye sermaye için bir cennet haline gelmiştir. Emek sürekli ucuzlaştırılmış, Türkiye önce Avrupa’nın Çin’i şimdi ise Avrupa’nın Bangladeş’i haline getirilmiştir.

Ruhsatlar peynir ekmek gibi dağıtıldı

Emekçilerin haklarına yönelik talan 1980 tarihinde çıkan 24 Ocak kararlarına kadar dayanıyor. Bu kararlarla birlikte devletin ekonomide payı ve yetkisi daraltıldı. Ardından 12 Eylül 1980 Darbesi ile birlikte işçilerin en büyük konfederasyonu ve güvencesi Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) kapatıldı. Darbe hükümetinden sonra iktidara gelen Turgut Özal ise işyerlerinin ruhsat almasını kolaylaştıran kanunları yasalaştırdı. İşverenlere denetimler yapılmadan işyeri ruhsatları verildi. Bunun son örneğini İstanbul Güngören’deki yangında gördük. Güngören’de kaçak 16 binden fazla işyerine ekonomiye ve istihdama katkı sağlıyor gerekçesiyle AKP’li belediye tarafından 1 yıl süreyle geçerli olmak üzere ruhsat verildiği ortaya çıkmıştı. Şubat ayının başında tekstil atölyesinde çıkan yangında kayıt dışı 5 göçmen işçinin yaşamını yitirmesiyle kaçak işyerleri bir kez daha gündeme gelmişti.

İş cinayetlerini durdurmaya niyetleri yok

İş cinayetleri hızla devam ediyor ve iktidar işverenin yanında duruyor. Sakarya Hendek’te 3 Temmuz 2020’de 7 işçinin yaşamını yitirdiği ve 127’sinin yaralandığı Büyük Coşkunlar Havai Fişek Fabrikası’ndaki patlamaya ilişkin geçen pazartesi günü görülen davada iş cinayetinin gerçek sorumlularından olduğu belirtilen genel ustabaşı Hasan Ali Velioğlu tahliye edildi. Aileler gözyaşları içerisinde “Asıl katili serbest bıraktınız” diyerek karar tepki gösterdi.

***

3 Mart, 263 canın anısına

Türk Mühendis Mimar Odalar Birliği (TMMOB), 2018 yılında 3 Mart’ı İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü ilan etti. Zonguldak’ın Kozlu ilçesinde 3 Mart 1992 tarihinde maden katliamı gerçekleşti. Kömür madeninde gerçekleşen patlamada 263 işçi yaşamını yitirdi. İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü’nde bu madencilerin anısı yaşatılırken iş cinayetlerine karşı da talepler tekrar yükseltiliyor.