Devrimci bir sinemacı Yılmaz Güney’le vedalaşmamızdan bu yana 39 yıl geçti. Halkın gönlünde taht kuran sanatçı ile ekranlardaki filmleri, evlerde, kahvelerde, sokaklarda asılı posterleriyle hâlâ birlikte yaşıyoruz… Unutmuyoruz…

Çirkin Kral’sız 39 yıl: Halkın sanatçısını halk unutmaz
Güney, 9 Eylül 1984'te mide kanseri nedeniyle hayatını kaybetti. (Fotoğraf: Depo Photos)

Oğulcan AYDIN

Türkiye’nin sorunlarını sinemaya taşıyan, daha güzel bir dünyayı hedefleyen ve bunun için mücadele eden, yıllarca hapishanede yatan, ancak umuda koşusunu her şeye rağmen sürdüren Yılmaz Güney’in aramızdan ayrılışının 39. yılı. Türkiye’deki devrimci sinemaya imza atan Yılmaz Güney’i eşi Fatoş Güney ve oyuncu Halil Ergün’e sorduk. Yapılan açıklamalar yakın çevresine bıraktığı izleri gözler önüne serdi

Yılmaz Güney 39. ölüm yıldönümünde unutulmadı. Lütfi Akad’ın yönettiği “Hudutların Kanunu” filmiyle “Çirkin Kral” lakabını alan Yılmaz Güney, Türk Sinemasında yaşamı boyunca unutulmaz eserlere imza attı. 1959 yılında Bu Vatanın Çocukları ve Ala Geyik filmlerinin senaristliğini üstlenerek sinemaya adım attı. Hayatının 12 senesini mahpus olarak geçiren Güney, onlarca film ve ödül aldı. 114 filmde oyuncu, 26 filmde yönetmen, 15 filmde yapımcı, 64 filmde ise senarist olarak yer aldı. Sürü, Yol ve Duvar gibi filmlere imzasını attı. Yol filmi ile Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye Ödülü’nün sahibi oldu. Duvar filmi ile Cannes Film Festivali Jüri Özel Ödülüne layık görüldü. Güney’i yaptığı filmler politik bir figüre çevirdi. Güney sinema kariyeri boyunca, birçok defa komünizm propagandası ile suçlandı ve cezaevine girdi. Cezaevinde yazdığı filmlerinden; Sürü Zeki Ökten, Yol ise Şerif Gören tarafından çekildi.

Yılmaz Güney’e yapılan sansürün ve baskının baki olduğunu dile getiren eşi Fatoş Güney şöyle konuştu: “Yılmaz’ı kaybedeli 39 yıl oldu. Bu gün hem kederli hem de umut ile buruk bir sevinç yüklüyüm. Çünkü Yılmaz uzun seneler ardından dahi hâlâ unutulmadı. Hâlâ eserleri ve düşünceleriyle güncel. Türkiye’nin sorunlarını irdeleyen filmleri bugün televizyonlarda. Ancak TRT’de ve TRT Şeş’de gösterilmiyor. Türkiye’den ayrılmak zorunda kalmasına sebebiyet veren; insan hakları, kadın hakları, Kürt sorunu ve hapishaneler konusundaki düşünceleri hâlâ yasaklı. Eğer yaşıyor olsaydı hapishanelerde ya da sürgünde olmaya devam edecekti.”

İZ BIRAKTI

BirGün’e konuşan Ergün ise açıklamasında, “Bu topraklarda yaşaya ve bir gün insanlığın uygarlığın gelişimi için iz bırakanlar kervanında onurla yer almış yaratıcılardan birisi olmuştur Yılmaz Güney. Çıktığı yolda, insanlık üzerine ve hayat üzerine olduğu gibi toplum üstüne de söyleyecek sözü olan bir kahramanımızdır. Onun çalışmalarında yer aldığım için, gurur duyuyorum kendimle” ifadelerini kullandı.