Kamu kreşlerinin sayısı azalırken Diyanet’in kreşleri artıyor. Çocuk Psikoloğu Sevi Gizem Zeybek “Dini öğeler soyut düşünme becerisi kazanamamış çocuklarda çok büyük kaygılara yol açarak çocukların ruh sağlığını zedeler” dedi

Çocuk psikoloğu küçük yaştaki dini eğitimi değerlendirdi: Diyanet’in kursları kaygıya yol açıyor

MUSTAFA KÖMÜŞ mustafa.k@birgun.net

4+4+4 yasası çıktığından beri eğitimdeki dinselleşme her geçen gün biraz daha arttı. Bu dinselleşme okulöncesine de yansıdı. Kamuya ait kreşlerin sayısı azalırken Diyanet’e ait kreşlerin sayısı 1500’ü geçti. Yine Diyanet’e bağlı olarak çalışan 4-6 yaş Kuran kurslarında okuyan öğrencilerin sayısı da 100 binin üstüne çıktı. Bütün bu rakamların ne anlama geldiğini Çocuk Psikoloğu Sevi Gizem Zeybek ile konuştuk.

Ruh sağlığını zedeler
Okulöncesi eğitiminin çocukların sağlıklı gelişmesinde büyük etkisi olduğunu belirten Zeybek şöyle devam etti: “Kamuya ait kreşlerin kapatılması ve okul öncesi döneme ayrılan kamu bütçesinin oldukça düşük olması ülkemizde okul öncesi eğitimin gerekliliğinin yeterince anlaşılamamış olduğunu gösteriyor. Diğer bir taraftan devletin yarattığı bu boşluğu tarikat ve cemaatlerin dolduruyor olması ideolojik bir tercihi yansıtmaktadır. ‘Dindar kindar nesil’ yetiştirme çabası kreşlerde verilen dini eğitimle başlatılıyor. Ancak erken yaşta verilen dini eğitimin çocuklarımız üzerindeki olumsuz etkileri bir hayli büyüktür. Ödül ve ceza, cennet-cehennem vaat etmeye dayalı, bilinmezliklerle dolu, sürekli izlenildiğini ve takip edildiğini düşündüren dini öğeler soyut düşünme becerisi kazanamamış çocuklarda çok büyük kaygılara yol açarak çocukların ruh sağlıklarını zedeler.”

cocuk-psikologu-kucuk-yastaki-dini-egitimi-degerlendirdi-diyanet-in-kurslari-kaygiya-yol-aciyor-529931-1.Kalıcı etkiler bırakır
Bu yaş grubuna bazı korkuların olduğunu ifade eden Zeybek “Karanlık, terk edilme, böcekler, yalnızlık, saldırıya uğrama gibi korkular bu dönem çocuklarında yaygın olarak gözlenmektedir. Erken dönem dini eğitim bu korkuların giderilmesine yardımcı olmak bir yana, derinleşmesine ve kalıcılaşmasına yol açabilir. Ayrıca okuma yazma bilmeyen bir çocuğun Kuran alfabesiyle okumaya başlaması ilkokula başladığında okuma-yazma güçlükleri yaşamasına yol açabilir” ifadelerini kullandı.

Diyanet görevlilerinin pedagojik açıdan yetersizliğine de dikkat çeken Zeybek “Özellikle özel okullarda ve dini yapılarda hiçbir pedagojik formasyon almamış yetişkinler çocuklarımızla bir araya gelmekte ve çocuklarımız üzerinde kalıcı hasarlar yaratmaktadır. Avrupa’da en yoğun eğitimi alan ve alanında uzmanlaşması beklenen öğretmenler kreş öğretmenleridir. Hal böyleyken, ilahiyat fakültesi mezunlarının eğitimci olarak görüldüğü diyanet kreşlerinde çocuklarımıza olan yaklaşımda hata yapılmaması düşünülemez” dedi.

***

Kadını eve hapsediyor

Kamu kreşi sayısının yetersizliğinin kadın istihdamına da etkisi olduğunu ifade eden Zeybek şu ifadeleri kullandı: “Doğum sonrası izinlerin yetersizliği ve yoksulluk, anne babaları erken dönemde çocuklarını bırakıp işe dönmek zorunda bırakmaktadır. Ebeveynler çalışma hayatına geri dönmeye mecburken çocuklarını emanet edebilecekleri güvenli ortamlara ihtiyaç duymaktadır ve bu sorunun çözümünde işyeri kreşlerinin önemi bir hayli büyüktür. Çocuk bakımının kadının görevi olarak değerlendirildiği bir toplumda kreşlerin yokluğu kadını daha çok eve hapsetmekte ve cinsiyet eşitsizliğini de katmerlendirmektedir.”