2’nci Uluslararası Hadi Poyrazoğlu Kukla ve Karagöz Festivali, deprem bölgelerinden 20 bin çocuğu gölge oyunlarıyla buluşturdu. Festivalin koordinatörü Şafak Poyrazoğlu, çocuklara ‘depremzede’ değil ‘deprem kahramanları’ diyor.

Çocukların yoldaşı Karagöz işbaşında
Şafak Poyrazoğlu. (Fotoğraf: BirGün)

Işıl ÇALIŞKAN

Cumhuriyet döneminin ilk sanatçılarından Hadi Poyrazoğlu’nun adını yaşatmak amacıyla kurulan ‘Hadi Poyrazoğlu Geleneksel Türk Tiyatrosu’nu Yaşatma Derneği, son olarak 2. Uluslararası Kukla ve Karagöz Festivali ile sanatseverlerle buluştu. Etkinlikler kapsamında deprem bölgelerinden çocuklar gölge oyunları ile tanışma imkânı buldu. “Onlar depremzede değil deprem kahramanları” mottosuyla yola çıkan festivalde 20 bin çocuğa ulaşıldı. 

Hadi Poyrazoğlu’nun torunu gölge oyunu sanatçısı Şafak Poyrazoğlu, dedesinin adını yaşatmak amacıyla kurduğu Hadi Poyrazoğlu Geleneksel Tiyatrosunu Yaşatma Derneği kapsamında çalışmalarını sürdürüyor. Şafak Poyrazoğlu ile gölge oyunu geleneğini ve festivali konuştuk. 

İlk olarak gölge oyunu tutkusunun nasıl başladığını sorduğumuz Poyrazoğlu, “Ben çocukluğumdan beri kukla Karagöz’ün içerisindeyim. Büyümeye başladıkça bu bir aşka dönüştü ve ben de bu işi sürdürmek istedim. Çocukluğumdan beri kukla Karagöz oynatıyorum. 2002 yılında Hadi Poyrazoğlu Tiyatrosu’nu açtım. Daha sonra 2012 yılında bir organizasyon firmasına dönüştü. Şu anda hâlâ devam ediyor. 2016’da da dedemin adını yaşatmak için bu derneği kurduk” cevabını veriyor. Poyrazoğlu, derneğin çalışmalarını şöyle anlatıyor: “İlçelere illere gidip çocuklar için etkinlikler düzenliyoruz. Bunlar küçük projelerdi. Geçen yıl ilk olarak Ankara’daki sanatçılarla büyük bir festival gerçekleştirdik. Bir hafta sürdü ve çok keyifliydi. Bu yılki festivalde yurt dışını da dahil ettik. Rusya’dan Arnavutluk’tan, İtalya’dan sanatçılar geldi.”

Hadi Poyrazoğlu

DEDEDEN TORUNA

Hazır konu Hadi Poyrazoğlu’na gelmişken dedesini onun cümleleriyle dinliyoruz: “Gölge oyunlarına çocuk yaşta başlamış. O zamanki Halk evlerinde, sokaklarda bu sanatı yapmış. Ülkeyi karış karış gezmiş. Sadece kukla Karagöz değil, ip cambazlığı da, hokkabazlık da yapmış. Orta oyununda da bulunmuş. İsmail Dümbüllü’nün ekibinde de yer almış. 34 yılında Atatürk’e kukla oynatmış. Atatürk dedemin performansını izlediğinde dedeme, “Sizin sayenizde kültür ve sanatımız çok gelişecek” demiş. Emel Sayın’ı Müzeyyen Senar’ı Cebeci’de ilk sahneye çıkaran isim dedemmiş. Ankara’da çok fazla tanınıyor.”

Gölge oyunlarının günümüzde unutulmaya yüz tutmuş bir sanat olduğuna vurgu yapan Poyrazoğlu, derneğin amacının bu sanatı yaşatmak olduğunu söylüyor. Poyrazoğlu, “Çok fazla ustamız yok. Şu anda baktığımızda 200’e yakın ustamız var. Ama yeterli mi? değil. Bizim burada amacımız çocukluktan başlayarak üniversitelerde gençlere Karagöz eğitimi vermek. Yeni nesillerde de bu geleneğin sürdürülmesini amaçlıyoruz. Karagöz’ü unutturmamaya, onu yeniden yaşatmaya çalışıyoruz. Aslında biz Karagöz’ü değil, o bizi yaşatıyor” diyor.

Gölge oyunları geleneğinin neden önemli olduğunu ise şu ifadelerle aktarıyor Poyrazoğlu: “Eskiden Karagöz büyükler için yapılan bir oyundu. 3 Karagöz oyunu vardı. Kahve, Sokak ve Saray Karagöz’ü vardı. Kahve Karagöz’ünde halkla siyaset yapan bir Karagöz vardı. Sokak Karagöz’ü eğlenceye yönelik yapılırdı. Saray Karagöz’ü de o zamanki padişahlar için yapılırdı. Günümüzde bu sanat iyice çocuklara indirgendi. Karagöz’ün eskiden daha popüler olmasının nedeni dijitalleşmenin artmış olması aslında. 7’den 70’e herkes radyonun başında oturup Karagöz’ü dinlemek için beklerdi. Televizyon ve internetin gelişmesiyle Karagöz ikinci plana atıldı. Biz Karagöz’ü unutturmamaya, yaşatmaya çalışıyoruz aslında. Onun aracılığıyla çok şey anlatabiliriz aslında.”

KARAGÖZ’E ENGEL

Poyrazoğlu, gölge oyunlarının ülkemizde sayısının az olmasının nedenini ekonomik nedenlere bağlıyor. Poyrazoğlu, “Eskiden Tuncay Tanboğa diye bir ustamız vardı. Devlet Su İşleri’nde memurdu. Ama aynı zamanda Karagöz ustasıydı. Oradan memuriyetini alıp emekli oldu ve bu işi devam ettirdi. Şu anda günümüz şartlarında sadece bununla geçinmek sıkıntı yaşatıyor. Atölye masrafları, dekorların hazırlanması, yeni oyunun yazılması var. Biz bir oyun çıkarırken dramaturgtan, senaristten yardım alıyoruz ki güzel iş çıkartalım diye. Çocuklara hitap ediyoruz, onlara söylediğimiz yanlış bir kelime bile çok önemli. Bu nedenle çok dikkatliyiz” diyor.

“Bu sanatı yaşatmak ve yaygınlaştırmak için neler yapılabilir?” diye sorduğumuz Poyrazoğlu, “Üniversitelerde Karagöz’ün ders olarak işlenmesi, kursların açılması gerekiyor. Şu an sadece birkaç büyük şehirde kukla Karagöz’le festival yapıyor. Bu da yaygınlaştırılmalı” cevabını veriyor.

Deprem bölgelerinden gelen 20 bin çocuğu Ankara’da gölge oyunu ile tanıştırdıklarını anlatan Poyarazoğlu, “Onlar depremzede değil deprem kahramanları” mottosunu şu sözlerle açıklıyor, “Çocukların psikolojisi zaten orada bozuldu. Biz onları mutlu etmeyi amaçladık. Depremzede dedikçe çocukların yüzleri düşüyordu. Ama biz onlara deprem kahramanı dediğimizde gülümsüyorlardı. O nedenle bu sloganla ilerledik. Kuklalarla çok eğlendiler. Ben bu kadar büyük bir ilgi beklemiyordum. Beklediğimizin çok üzerinde bir katılım sağlandı” ifadeleriyle açıklıyor.

Poyrazoğlu, sonraki duraklarını sorduğumuzda, “Biz Bakanlıkla beraber gezici bir TIR organize edip 11 ilin bütün ilçelerini dolaşmak istiyoruz. Burada bir proje hazırlayıp oradaki çocukları Karagöz ile tanıştırmak, onlara hediyeler vermek istiyoruz” diyor.