Her iki şiir buluşmasında da şunları söyledim: “Tek adam rejimine karşı, çok adam, çok kadın, çok şiir, çok insan olmalıyız.”

Çok şiir, çok insan…

HAYDAR ERGÜLEN
@haydarergln

Osman Konuk “Şiir daha çok insan olmak içindir” demişti. Herhalde kimsenin de buna bir itirazı olmaz. Ben de ya Osman’dan duyarak ya da bu hissiyatı ‘duyarak’ buna benzer bir şeyler yazıp, söyledim. Yaş kuşağı, şiir kuşağı aynı olunca kimi hissiyatlar da benzer olabiliyor, iyi. Daha çok dedik ya, daha çok olsun, daha iyi olsun.

Eskişehir’e de şiir kadar borcum var. Oranın çocuğuyum. Damlası, milimi, santimi, neyse kendimi tamamen oraya ait hissederim. Galiba en yüksek duygum da aidiyet duygusu. Es Es de var tabii, her ne kadar Mustafa Denizli şu ana kadar sözünü tutamamış olsa da, biz Gülten Akın gibiyiz bu hususta: “Senin sular kadar umudun var”, bekliyoruz hocam.

İstanbul Ataşehir Belediyesi’yle 2 yıldır Uluslararası Nâzım Hikmet Şiir Günleri düzenliyoruz. İlçenin çeşitli mahalleleri, parkları, kültür merkezleri ve sitelerinde gerçekleştirdiğimiz bu etkinliklerin her yıl bir onur konuğu var, geçen yıl Ahmet Telli’ydi, bu yıl Özdemir İnce. Ayrıca her yıl bir ülke ya da dilin şiiri konuk ediliyor. İlk yıl Macar şiiriydi, 4 Macar şair gelmişti. Bu yıl 5-8 Mayıs tarihlerindeki etkinliğin odak şiiri ise İspanyolca şiirdi, Kolombiya ve İspanya’dan 3 şair konuğumuzdu. Türkiye’den de 23 şairimiz katıldı.

Nâzım Hikmet’le aynı ülkenin yurttaşları olmak başlıbaşına şiirsel bir durum. Türkçeyi yüzyıllar boyu temsil edecek iki şairden biri hiç kuşkusuz Nâzım Hikmet. İlkini söylemeye bile gerek yok, Türkmen ulusu Yunus Emre, ki “sütdişleri Türkçenin”.

Müzikli, tiyatrolu bu yılki etkinliğin en güzel yanlarından biri, pazar günü tüm şairlerin sitelere gitmesi ve site sakinlerine şiir okumasıydı, ilgiyle karşılanan bu etkinlik Latin Amerika’daki gibi şiiri yaygınlaştırma eylemlerinin küçük bir örneği oldu. Ataşehir Belediyesi şiir atölyesinde yazmaya başlayan üç şair de ürünleriyle ilk kez okurla buluştular. Adlarını not edin, Hilal Aytekin, Sevda Alkoç ve Sibel Kır, ilerde daha çok duyacağınıza inanıyorum. Şiirlerini okurlarken sevgili şair arkadaşım Adnan Özer, çıkaracağı dergi için onlardan şiir istedi.

Özdemir İnce, “Cumhuriyetin şairi Nâzım Hikmet- Cumhuriyetsiz şair Necip Fazıl”(Eksik Parça Y.) kitabından hareketle etkileyici, zihin açıcı bir açılış konuşması yaptı.

Geçen yılki davetimizi Nâzım Hikmet’in “yaşamak bir ağaç gibi” dizesinden “yaşamak bir şiir gibi” sloganıyla, bu yılki davetimizi de şairin “güzel günler göreceğiz çocuklar güneşli günler” dizesinden “güzel günler göreceğiz çocuklar şiirli günler” sloganıyla yaptık.

Özdemir İnce şiiriyle ilgili panel, yurtdışından gelen şairlerin Nâzım Hikmet’I anlatmaları, Rüştü Asyalı’dan Nâzım’dan şiirler ve Nâzım’a şarkılar ve aralarında Hıfzı Topuz’un da yer aldığı konukların Nâzım Hikmet’e dair söyleştikleri “Ne güzel şey anlamak/anlatmak seni” etkinliğiyle, Hüsnü Arkan ve Muzaffer Özdemir dinletileriyle, Nâzım Hikmet’in bir çınar olarak varlığının gölgesinde, iyiliğinde, ondan bize miras güzel günleri görmek, yaşamak umuduyla bir dahaki buluşmaya dedik Ataşehir’de. Unutmadan, bir sitede sakinleriyle Nâzım Hikmet adına bir ceviz ağacı diktik ki şiir ağacı sayılsın isterim.

Belediyelerin edebiyat, sanat, kültür ve şiir etkinlikleri düzenlemesi, desteklemesi, ülkemiz adına da şiir ve diğer dallar adına da çok olumlu kuşkusuz. Bir dil, bir insan sloganı gibi, çok şiir, çok insan demek çünkü. Çok barış, çok sevgi, çok iyilik, çok sakinlik…Yani her şey çok güzel olacak demek. Bu bir bakıma şiiri yurttaşların ayağına götürmek, ki şiir sokakta diyorsak doğal olarak, öyleyse şiirin de sokağa düşmesi şart! Şiirin her yere sızması gerek çünkü.

Tepebaşı Belediyesi’yle düzenlediğimiz Uluslararası Eskişehir Şiir Buluşmaları da 7.sine ulaştı. 11-14 Mayıs’ta yapılan buluşmada bu yıl odak Berlin şairleriydi, ayrıca Çin, Hindistan, Fas, Irak, Kıbrıs, Yunanistan, Venezuela, Mali’den şair konuklarımız vardı. Burası Yunus’un kenti Eskişehir’di, kapıları ve gönlü tüm dünyaya açıktı.

Türkiye’den de şairlerle birlikte 40 kadar şair ve onur konuğumuz, sevgili arkadaşım Tuğrul Tanyol’un da katılımıyla 4 gün süren buluşmada, 100. yaşında Cahit Külebi’yi bir panelle andık. Yurtdışından gelen şairler, şiir ve barışa dair konuştular, Berlin şairleri şiir anlayışlarından, genç şair Tabea Xenia Magyar, bir kolektif şiir yazma girişimi olarak G13 hareketinden söz ettiler. Tuğrul Tanyol şiiri hakkında da konuştuk elbette. Her zamanki gibi çocuk şiirleri etkinliğimizi yaptık, bu kez çocuk edebiyatı deyince ilk akla gelen Yalvaç abi(Ural) ile şiirleri kadar çocuk edebiyatında da değerli kitaplara imza atan Çiğdem Sezer konuğumuzdu. Solist soprano Zeynep Göknur Yıldız ile vokal ve piyanoda eşlik eden Nedim Yıldız ve Müzik Kutusu bu yılki buluşmaya güzel ezgileriyle katıldılar. Şair ve oyun yazarı, akademisyen arkadaşımız Prof. Dr. Hasan Erkek’in şiirleri için, Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü öğretim üyeleri ve öğrencileri tarafından yapılan resim sergisi şahaneydi. Yasakmeyve ve Deli Sarmaşık yayınevlerinden çıkan şiir ve şiir üzerine kitaplar da halka ücretsiz olarak dağıtıldı.

Sevgili şair arkadaşımız, Şiiri Özlüyorum dergisini yıllardır özenle çıkaran Fuat Çiftçi’den gelen mailde, “Bir panayır şenliğinden çok, bir iç bilinçlenme şenliği olsa şiir günleri…” yazıyordu. “Eylemsizlik profesyonel bir katildir; şiir, direniş ve reddedişin eylemidir.” diyerek şiir günlerine dair eleştirilerini, özlemlerini dile getiriyordu. Çiftçi’nin kaygılarını anlıyor ve paylaşıyorum. Yukarıdan beri yazdığım ayrıntılar biraz da bunun için. Ataşehir’deki atölye çalışmaları, sitelere gitmek, Eskişehir’deki çocuklar için şiir etkinlikleri de bir anlamda şiirin direniş eylemleridir. Elbette önerilecek başka etkinlikler de. Fuat Çiftçi’yi 2018 Mayıs’ında davet ediyorum, hem şiiri hem kaygıları hem de umudu paylaşalım diye.

Her iki şiir buluşmasında da şunları söyledim: “Tek adam rejimine karşı, çok adam, çok kadın, çok şiir, çok insan olmalıyız.” İstanbul Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi ile Eskişehir Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’a ve kültür sanat yönetici ve çalışanlarına, çok şiir için çok teşekkür ediyorum.

***

ÖZÜR VE DÜZELTME

7 Mayıs'ta yayımlanan BirGün Pazar'ın bu sayfasında yer alan bir tablo, sahibi olan Selma Akaltun'un sehven imzası olmadan yayımlanmıştır. Kendisinden özür diliyoruz ve anlayışı için teşekkür ediyoruz