Çöllolar'da hayatını kaybeden emekçinin kardeşi: Sanki bir kez daha kaybettim kardeşimi

Siirt Şirvan’da Ciner Grubu’na ait Park Elektrik’in işlettiği Madenköy Bakır Madeni’nde şev kayması sonucu toprak altında kalan 16 işçiden 6’sının cansız bedenine ulaşıldı. 10 işçi için arama-kurtarma çalışmaları sürüyor.

Maraş Elbistan’da yine Ciner Grubu’na bağlı Park Teknik tarafından işletilen Çöllolar Kömür Sahası’nda 6-11 Şubat 2011 tarihlerinde peş peşe toprak kaymaları yaşanmış, 11 işçi hayatını kaybetmişti. 2 işçinin cenazesi ailelerine teslim edilirken, 9 işçinin cenazesine ulaşıl(a)mamıştı. Bu dokuz işçiden Muhsin Koşan’ın ailesi, beş yıldır süren davada sorumluların hak ettikleri cezayı alması için yıllardır mücadele veriyor.

BirGün’e konuşan Koşan’ın kardeşleri Zeliha Öztürk ve Ali Koşan, “Ailelerin acısını paylaşıyoruz, onları en iyi biz anlıyoruz. Beş yıl önce aynı acıları bize yaşattılar. Bizi insan yerine bile koymadılar. Elbistan’da adalet yerini bulsaydı Soma, Ermenek, Şirvan yaşanmazdı” dedi.

‘Tarih tekerrür ediyor’

Çöllolar’da cenazesi teslim edilmeyen dokuz işçiden Muhsin Koşan’ın kardeşi Zeliha Öztürk, şunları söyledi: “Siirt’i duyduğumda sanki bir kez daha kaybettim kardeşimi. Tarih hep tekerrür ediyor bu ülkede. Ailelerin acısını paylaşıyorum, onları en iyi ben anlıyorum. Korkarım ki onlar da bizim yaşadıklarımızı yaşayacaklar. Yine üstünü örtmeye, unutturmaya çalışacaklar, şimdiden başladılar bile. Televizyonlar alt yazıda veriyor bir tek, gazeteler kenara köşeye koyuyor haberi. Yandaş olmuş hepsi.”

Adalet zenginin cebinde

Beş yıldır süren davada adaletin yerini bulmadığına dikkat çeken Öztürk, “Eğer Elbistan’da adalet yerini bulsaydı, suçlular cezalarını çekselerdi; bunların hiçbiri olmazdı. Ama bu ülkede adalet diye bir şey yok! Adalet zenginin cebinde bu ülkede. Bir gün kendilerinden birinin başına böyle bir şey gelse, belki bize neler yaşattıklarını anlarlar. Ama olur mu hiç, olmaz! Olan hep fakir fukaraya, ekmek parası için alın teri dökene oluyor. Sonra da bu ülkede yasalar var, herkes eşit diyorlar, hangi eşitlik?” diye konuştu.

Siirt’teki ailelere sabır dileyen Öztürk, “Çok üzgünüm, elimden başka bir şey gelmiyor” ifadelerini kullandı.

Bize bir açıklama bile yapmadılar

Muhsin Koşan’ın kardeşi Ali Koşan ise şunları kaydetti: ”Hayatını kaybeden tüm işçilerin ailelerine, sevenlerine baş sağlığı diliyorum. Aynı acıyı beş yıl önce bize de yaşattılar. Devlet bizi muhatap almayıp cenazelerimizi teslim etmediği gibi, beş yılda resmi ya da gayri resmi bir açıklamada bile bulunmadı. ‘Cenazeleri çıkaramıyoruz, çıkarmamız mümkün değil, gerekçesi şu’ bile demediler, bizi insan yerine koymadılar. Biz biliyoruz, oradaki maden; işçilerden, ailelerinden daha önemli onlar için, ne yazık ki.”

Devlet görevini yapmıyor

“Bizden önceki maden kazalarının hesabı sorulsaydı, Elbistan olmayacaktı. Elbistan’ın hesabı sorulsaydı Soma, Ermenek, Şirvan yaşanmayacaktı” diyen Ali Koşan, devletin denetleme görevini yerine getirmediği için bu acıların yaşandığını vurguladı.

Koşan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çöllolar’da yeterli susuzlaştırma işlemi yapılmamıştı, bilirkişi raporlarında da var bu. Büyük bir çay vardı orada, o çayın yatağı değiştirilmeliydi, beton kanalın içine alınmalıydı. Ne oldu biliyor musunuz? Olay oldu bitti, 11 işçi öldü, hemen ardından çayın yatağını değiştirmeye çalıştılar. Ben bunu o zamanki Enerji Bakanı’na, Taner Yıldız’a söylediğimde şaşırdı. Yanındakilere ‘Öyle mi?’ diye sordu. O çayın yatağı daha önce değiştirilseydi, işçiler ölmeyecekti.”

Önlem almıyorsun, Allah’ın işi diyorsun

Daha önceki facialarda olduğu gibi Şirvan’da yaşananların da ‘Doğal afet, Allah’ın işi’ söylemiyle ört bas edilmek istendiğine dikkat çeken Koşan, “Japonya’da 7.5 şiddetinde deprem oluyor, bu da doğal afet değil mi? Ama binalar yıkılmıyor. Aynı deprem İstanbul’da olsa peki? Binanın çimentosunu, demirini eksik koyarsan, deniz kumu kullanırsan 5 şiddetinde depremde bile çöker. Burada da öyle. Toprak kayması yağıştan olur, toprağın yapısından olur, bu riskleri göz önünde bulunduracaksın o zaman. Buna göre önlem alacaksın, çalışma yapacaksın. Yapmıyorsun, canlarımız gidiyor, sonra Allah’ın işi diyorsun” ifadelerini kullandı.

Kemikleri bile olsa, cenazemizi verin!

“Allah Şirvan’daki ailelere sabır versin. Biz beş yıldır yanıyoruz” diyen Ali Koşan, gazetemiz aracılığıyla bir kez daha devlete seslenerek şöyle dedi: “Bugüne kadar bizi kaile almadılar, ama ben yine devlete sesleniyorum: Kemikleri dahi kalmış olsa, bize cenazemizi verin! Kardeşimin bir mezarı olsun, bayram günleri gidebilelim. Bayramlarda göçüğün olduğu yere gidiyorum, kardeşim o sahanın neresinde yatıyor bilmiyorum, acım tazeleniyor her gittiğim zaman. Bize cenazelerimizi veremiyorsanız, o zaman bunun gerekçesini açıklayın.”