Pandemide ağır yara alan Küba’da turizm toparlanmaya çalışıyor. Yeni para birimine geçiş nedeniyle aksamalar var. Ancak Havana sokakları ve duvarları yine rengarenk. Gitmek için sayısız neden var

Covid salgını sonrası Küba...

Cüneyt GÖKSU

Ön bilgi ve Covid öncesi dönem: 

Küba Cumhuriyeti, 1 Ocak 1959’dan beri Fidel ve yoldaşlarının yönetimi devralması ile, Anayasasının 1. Maddesinde yazdığı üzere, “Emek, onur ve hümanizm temelinde, yurttaşlarının özgürlük tutkusu, hak, adalet, eşitlik ve dayanışma ahlakıyla, halkının bireysel ve kolektif refahı ve mutluluğunu amaçlayan, herkesin katılımı ile ve herkesin iyiliği için örgütlenmiş, üniter ve bölünmez bir cumhuriyet olarak, sosyal adalet ve hukukun hüküm sürdüğü demokratik, bağımsız ve egemen bir sosyalist devlettir.” 

Sosyalistlerin ve devrimcilerin gözbebegi, kutup yıldızı Küba’nın 1959’dan sonraki tarihi, “Playa Giron” çıkartması, Füze Krizi, hala devam eden çok ağır ABD ablukası, SSCB sonrası özel dönem, Fidel sonrası dönem gibi belli temel evrelerden oluşur. Pandemi ve sonrası da tarihi eşik noktalarından biri olarak düşünülebilir.  

Küba, “Özel Dönem” olarak bilinen, 1989’den sonraki Sosyalist Blok’un çöktüğü dönemde, ülkenin sürdürülebilirliğini sağlamak için bazı temel stratejik kararlar almıştı. Çünkü, 1988 yılında dış ticaretinin yüzde 85’inden fazlasını Sovyetler Birliği ve diğer sosyalist ülkelerle gerçekleştiriyordu. 1988-1993 arasında Küba’nın dış ticareti büyük bir çöküş yaşadı. Bu yıllarda tarım alanında büyük bir yıkım yaşandı. 1990’lı yıllarda makine parkını yenilemek şöyle dursun traktörlü tarımdan öküz-saban ikilisine geri dönmek zorunda kaldı. Bunun maliyeti, 1994 yılında tarımsal üretimin 1990 yılı düzeyinin yüzde 55’ine gerilemesi oldu. Yetersiz beslenmenin sağlık alanına yansımalarından biri de, düşük doğum ağırlığı ile doğan bebeklerin oranındaki artış oldu. 1989’da yüzde 7,3 olan düşük doğum ağırlığı oranı 1993’te yüzde 9’a yükseldi. Küba’da, uzun zamandır görülmeyen tüberküloz özel dönemde yeniden görüldü. Sonuçta ülkenin yeniden yapılandırılması sırasında alınan iki önemli karar Turizm ve Bio-teknoloji’ye yapılacak yatırımlar ve bu alanlarda yapılacak açılımlar oldu.  

Covid Dönemi: 

2021'de Küba, en güçlü Covid dalgasıyla karşı karşıya kaldı ve ancak yılın sonuna doğru yerel ilaçların ve gelistirilen asilarin kitlesel uygulamasıyla salgın kontrol altına alınabildi. Turizm’in durma noktasına gelmesi ile ciddi döviz kıtlığı ve talep fazlalığı ile maaliyetler olağanüstü arttı. Bu faktörler, kısmen dolarize edilmiş bir ekonomi bağlamında, gayri resmi döviz piyasasında Peso‘daki değer kaybının neden olduğu maliyet artışlarıyla birleşti. Turizm işletmelerinin doluluk oranının 2020'deki %14,8'den 2021'de %5,8'e düşmesiyle turizm faaliyetlerinden elde edilen gelirler keskin bir düşüş gösterdi. Aralık 2021'de genel enflasyon yıllık %77,3 arttı. Mayıs 2022'de ABD Başkanı Biden, Trump Yönetimi sırasında uygulanan çok sayıda abluka önleminden bazılarının sona erdiğini duyurdu. Amerika Birleşik Devletleri'nden Küba'nın farklı eyaletlerine (sadece başkente değil) düzenli ve charter uçuşlara izin verildi, aile havaleleri üzerindeki kısıtlama kaldırıldı ve Kübalılara bağış havalelerine izin verildi. Belirli anlaşmalar kapsamında Amerika Birleşik Devletleri'nin Küba'ya seyahatine ilişkin koşullar da gevşetildi, ancak turizm faaliyetleri ve bireysel seyahat işlemleri hala yasak. Küba, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın ambargolu ülkeler listesinde yer almaya devam ediyor ve bu da adaya mali, ticari yaptirimlar uygulanmasinin devamina yol aciyor.  

2022'de asgari aylık ücret, 2021'deki 2.100 CUP (87,50 ABD Doları) seviyesini korudu.Ortalama maaşın 4.100 CUP'a (170,80 ABD Doları) yükselmesi bekleniyor; bu da 2021'deki rakamlara göre 280 CUP (11,70 ABD Doları) artış anlamına geliyor. Var olan enflasyon ortamı göz önüne alındığında, Küba'da ücretlerin satın alma gücü kötüleşti.  

Gözlemler 

Dört yıl sonra Jose Marti Uluslararası Havalimanı’na indiğimde ilk göze çarpanlardan biri Küba’nin para biriminde yapılan değişiklikti,. Havalimanından şehir merkezine taksi ile 20 USD veya karşılığı CUP ile gidilebilir. Havalimanı çıkışında, hemen yolun karşısında, daha ekonomik ring seferleri de var ancak tabelada yazan saatlere pek uyulduğu söylenemez. En önemli sebebi adadaki ciddi akaryakıt sorunu.  

Havana sokaklarındaki canlılık, hareket yerini koruyor, ancak yüksek sezon olmasına rağmen turist sayısının geçmişe göre daha az olması çarpıcı. Yıllar önce düzenli gittigim bazı paladarlar, hızlı yemek yenen yerler, müzik mekanları kapanmış. Ancak çok popüler ve turistik olanlar, Floridita, Jazz Café, La Zorra y El Cuerva, The F.A.C., Cuban Art Factory gibi yerler hala iş yapmayı sürdürüyor.  

Sokak Pizzacılarının (evlerde yapılan ve pencereden satılan), sokak yemeklerinin sayısı çok artmış. Kaldığım evlerde günde 2-3 saat, ek gelir için pencereden satış yapılıyordu. Küba’da ara öğün olarak muhakkak tavsiye ederim. Havana’daki Capello olduğu gibi duruyor ve dondurması (özellikle hindistan cevizli) hala çok güzel. Turist bölümü de kalkmış çünkü artık CUC kalmadığından turistler ve Küba’lılar aynı bölümlerde yiyorlar.  

Markası bilinen, bilinmeyen, Türkiye’den gelen birçok gazoz, makarna, meyve suyu gibi bir sürü ürün var. Bunların nasıl geldiği, getirildiği konusunda çok spekülasyon yaptık, ayrı bir araştırma konusu olabilir. Küba gibi meyve cenneti bir ülkeye, meyve suyu getirmek, satmak ve bundan bir beklenti ummak cok acaip!..  

Adada Havana sonrası gideceğim şehirlerin ulaşımı için biletlerimi almak isterken, bir başka yeni gerçekle karşılaştım. Turizm’in yara almasından dolayı, şehirlerarası ulaşımda Viazul dışındaki bütün otobüsle ulaşım imkanları ortadan kalkmış. Yeterli turist ve talep de olmadığından, günü birlik Las Terezzas gibi turlar da kalktığından, şehirlerarası ulaşım, solo seyahat edenler için keyifli bir macera ve bilinmezlik olmus. Viazul, sadece kredi kartı ile bilet satiyor, nakit kullanımı (en azından devlet nezdinde) özendirilmiyor. Kredi kartı ve internet altyapısı da yeterli olmadığından bilet almak zor ya da imkansız. Önceden Internet sitesinden alınabilir, ama geçmişte Küba’da kullandığım Kredi kartlarım döndüğümde iptal edildiği için bir defa daha bu riske girmedim. Viazul sefer sayıları da sınırlı olduğundan solo planların esnek yapılması şart.  

Her zorluk kendi alternatif çözümünü de üretir. “Kollektif Taksi” ile otobüs fiyatına şehirlerarası küçük minibüsler ile gitmek mümkün. Bunun için büyük otellerin içindeki Cubatur masalarından ya da InfoTur bürolarından yardım almak gerekir. Pazarlık şart ancak otobüse göre daha hızlı, ciddi olarak öneririm.  

Küba para birimindeki değişikliğin günlük hayata etkisi konusu, gitmeden önce araştırdığım ama kafama bir türlü oturmayan bir konuydu. Pandemi öncesinde CUC (Convertable Peso) ve CUP (Yerel Peso) vardı. CUC yaklaşık 1 USD veya 1 EUR’ya eşit, çoğunlukla turistler tarafından kullanılan, nakit ödemelerin döndügü, dönüştürülebilir bir para birimiydi. Turist olarak CUP ile bir işiniz olmazdı. 1 CUC = 26-27 CUP civarındaydı.  

Pandemi sonrasında, CUC kaldırıldı, her şey CUP’a döndü. Nakit döviz ihtiyacı da arttığından, sokağı kontrol etmek için nakit alışveriş çoğu yerde ortadan kalktı. Kübalıların kullandığı bir kartlı ödeme sistemi de çalışır hale getirildi, ancak yüksek enflasyonun ve hayat pahalılığının da etkisi ile devlet kuru ve sokak kuru arasında ciddi fark oluştu. Şöyle ki: Bankada 1USD=110-120 CUP; ancak sokakta bozdurursanız 1USD=250 CUP. Bu ciddi fark yüzünden, bilmeyenler dışında, kimse dövizi bankada bozdurmuyor. CUP convertible olmadığı için ve devlet / sokak arasındaki farktan dolayı da elinizde kalan parayı ülkeden ayrılırken dövize çeviremiyorsunuz. Bu durumda, sokakta dönen ciddi bir ekonomi var. Türkiye’den giden biri olarak, eskiden dezavantajlı olan Amerikan Doları daha avantajlı. Çünkü sokakta 1USD ve 1EUR bozdururken bir fark yok. Ayrıca giderken yanınızda olabildiğince 50-20-10-5 USD gibi bozuk para bulundurmak pratiklik sağlar.  

Küba Balesi’nin kayıp tapınağı 

Küba’nın dünyaca ünlü baleti Carlos Acosto, başrolünü oynadığı ve kendi hayat hikayesini anlattığı Yuli filminde Havana’nın dışında, inşaatı tamamlanmamış bir Bale Okulu’ndan bahseder. Bu seyahatimin bir diğer hedefi de bu yapiyi bulmak ve kesfetmekti.  

Hikaye 1961'de Fidel Castro ve Che Guevara'nın Havana Country Club'da golf oynamasıyla başlamisti. Bu o kadar ayrıcalıklıydı ki, devrim öncesi diktatör Batista bile karma ırktan olduğu gerekçesiyle, bir yarışmaya katılmaya hak kazanmamıştı. Fidel, bu güzel manzaranın halka açılmasına ve orada drama, plastik sanatlar, müzik, modern dans ve bale olmak üzere beş sanat okulunun inşa edilmesine karar verdi. 

Bu iş, genç Kübalı mimar Ricardo Porro'ya ve Venezuela'da birlikte çalıştığı iki İtalyan, Roberto Gottardi ve Garatti'ye emanet edildi. Her biri projenin farklı unsurlarını genel bir fikir çerçevesinde tasarladı. Garatti bir röportajinda şöyle diyor: "Hedefimiz, devrimi tüm dinamik yönleriyle yansıtacak bir proje yaratmaktı. Hiçbir dogma dayatılmadı, tam bir özgürlük vardı. 

Garatti ve meslektaşları zamanın modernist mimarisinin hakim rasyonalizmine karşıydılar; Küba'nın müzik, yazı ve resim "kültürel bağlamına" yanıt vermek istiyorlardı. " 'Rasyonel' bir alanda, dansçıların hareketlerinin engellendiğini fark ettik; kafalarını tavana vuruyor ve duvarlardan sekiyor gibi görünüyorlardı." Bu sebeple yeni binalar kavisli olacaktı. Amerika Birleşik Devletleri'nin uyguladığı abluka nedeniyle Küba'da neredeyse hiç çelik veya beton yoktu, ancak mimarların tonoz ve kubbe haline getirmeye karar verdiği tuğlalar vardı. Babası Antoni Gaudí'nin Barselona'daki binalarında çalışmış ve teknikleri bilen bir işçiye rastladılar. Mimarların geceleri çizim yaptığı ve günlerini şantiyede geçirdiği kompleksi yüksek hızda inşa edecek 80 işçiye daha eğitim vermesini sağladılar. 

Ancak sonrasında, siyasi ideoloji daha işlevsel binaların yapılması lehine değişti. Diğer inşaat projelerinin daha acil kaynak ihtiyacına karar verildi. Bale okulu yarım kaldı, ancak Garatti işin tamamlanmasının yalnızca 15 gün daha süreceğini söyledi. Daha sonra casusluk suçlamasıyla tutuklandıktan sonra İtalya'ya döndü. Küba hükümeti daha sonra onun masum olduğunu kabul etti. Bitki örtüsü ve nem yerleşkeyi sardı. Hasar görmüş olmasına rağmen, yerleşke yakın zamanda Havana'nın sanat bienali ile İspanyol koreograf Miguel Rubio'nun gösterisine ev sahipliği yaptı. Acosto, hala bu binaların onarılarak bir sanat merkezi olabilmesi için fon toplamaya ve Küba Devletini ikna etmeye çalışıyor.  

Havana merkezden yaklasik 20 km dışarıdaki bu yerleşkeyi bulmak pek kolay değil. Haritalarda gözükmüyor, Google Map ile detaylı bakmanız lazım. Ancak oraya varabildiğinizde çok etkileyici, görkemli bir tasarım ile karşılaşıyorsunuz. Aslında bir park gibi korunuyor, ama çevresinde bir korunak da kalmadığından her yerden girilebiliyor. Devrim öncesinde golf alanı olan bu dev alanın ortasından bir dere geçiyor. Bir yanı dans okulu, diğer yanı plastik sanatlar ve drama için ayrılmış. Alana ilk girdiğimde, kıyamet sonrası dünyada kalan son insan gibi hissettim. Devasa alan içinde mükemmel bir mimari ve terkedilmiş bir yerleşkeyi ele geçiren doğanın içindeki yalnızlık hissiydi bu. Çok özel ve zamanın durdugu bir ülkede, zamanın durdugu bir bölge... 

İki önemli yeni müze var Havana’da: 

Memorial de la Denuncia; Küba'nın 1959'dan itibaren tarihinin önemli anlarını interaktif olarak gezebileceğiniz teknolojilere dayanan çağdaş bir anıt olmanın yanında, bir müzede bulunan geleneksel nesnelere, duvarlarda dokunmatik ekranlara, Küba'da yapılmış video oyunlarının olduğu bir odaya, etkileşimli infografiklere, barut kokulu bir duygusal odaya göz atmanız önerilir.  

Mekanda ziyaretçilerin monograflara, belgelere, tanıklıklara ve multimedyaya ulaşabilecekleri altı oda bulunuyor: 

CIA ve diğer istihbarat servisleri: Bu oda, 1959'dan itibaren Küba'ya ilişkin olarak tasarlanan ana planlara, operasyonlara, eylemlere ve saldırılara ev sahipliği yapıyor. 

Devlet terörü: Bu oda acıdan ama aynı zamanda direnişten doğan hikayeyi hatırlatıyor, Küba halkına, ABD hükümetinin koruyucu örtüsü altında tasarlanan ve uygulanan, şiddet ve teröre dayalı bir politikanın etkisinin izleri var.  

Ekonomik savaş: Küba'ya karşı yürütülen ekonomik savaşın ne kadar soykırıma dönüştüğünü örnekleyen ve tartışan makaleler gösteriliyor. 

Medya savaşı: Odada gösterilen koleksiyon, Küba'ya yönelik medya saldırganlığı için kullanılan kavramları, hedefleri ve prosedürleri gösteriyor 

Göç meselesinin siyasi manipülasyonu: Medya ve siyasi manipülasyonun Küba’dan göçü özendirmek için nasıl kullanıldığını anlatan unsurlar sunuyor. 

Gücümüz milletin gücüdür: Bu alan Küba’nin kolektif gücünden örnekler sunuyor. 

Centro Fidel Castro Ruz: Vedado’nun çok merkezi bir yerinde, 19. yy’dan kalan bir ev restore edilerek, Plaza de la Revolución belediyesinde açılmış olan Fidel Castro Ruz Merkezi, komutanın düşüncelerinin, çalışmalarının, yaşamının incelenmesini ve yayılmasını amaçlayan bir kamu kurumu. Rehber eşliğinde, gerektiğinde tercüme hizmeti de alarak gezilebilecek çok çağdaş bir merkez. Hem dijital arşiv hem de geleneksel nesnelerin sergilendiği, Fidel ve Küba’nin bütün tarihini baştan asağı takip edebileceginiz bir müze. En az 2 saat ayrılması gerekiyor. 

Sonuç 

Dünyanın geri kalanı gibi Küba da küresel salgınının etkileriyle uğraşırken zor zamanlar geçirmeye devam ediyor. Küresel çapta neredeyse tüm turizm gibi Küba'daki turizm endüstrisi de pandemiden ağır darbe aldı. Bununla beraber Brezilya ve Ekvator gibi, Küba’dan tıp ve doktor hizmeti alan ülkeler de sözleşmelerini iptal etmek durumunda kaldılar, bu nedenle Küba, yurtdışında çalışan tıp doktorlarından gelen gelirlerinden de etkilendi. Bunlara bir de ABD dışında yaşayan aile üyelerinden Küba'ya yapılan para transferlerinin azalması da eklendi.  

Küçük işletmelerin büyümesi, son 5 yılda turizmin büyümesine uyum sağlamak için hayati bir unsurdu, ancak Trump yönetiminin turizmi sınırlayan ambargosu ve COVID kapanmaları nedeniyle özel sektör sert bir darbe aldı. 600.000 küçük işletme lisansının 139.000'i geçici olarak devlet işletmelerine dönüştürüldü.  

Küba, kabaca 26:1 (CUP:CUC) iç döviz kuruna sahip olan Küba Pesosu (CUP) ve Convertible Küba Pesosu (CUC) ile ikili bir para birimi sistemine sahipti. 2021'de Díaz-Canel, neredeyse yirmi yıllık ikili para birimi sistemine son vererek dünyadaki en keskin para birimi devalüasyonlarından birine yol açtı ve ardından gelen işsizlik ve enflasyonist baskı etkisi, ülke genelinde mal fiyatlarını daha da arttırdı. Gıdanın yaklaşık yüzde 70'ini ithal eden Küba'da gıda fiyatları da tavan yaptı. Bu sonuçlar, turizm sektöründeki fiyat artışlarına da yansıdı. Ne yazık ki maliyet ve fiyatlardaki bu artış, Küba'nın Karayip turizm pazarında Dominik Cumhuriyeti, Bahamalar ve Cancun'a göre uygun fiyatlı bir turizm destinasyonu olmasını olumsuz etkiledi.  

Avrupa’dan yolcu taşıyan birçok büyük havayolu Air France-KLM, Aeroflot, pandemi etkisi ile sefer sayılarını azalttı ya da kaldırdı. THY, Karakas aktarmalı Küba seferleri ile rakiplerine göre hem ucuş sayısı hem de Havana’ya varış ve kalkış saatleri açısından, sabah erken varıp, erken kalktığı için, oldukca avantajlı durumda.  

Yazıyı asla unutulmaması gereken bir anekdotla kapatalım. Özel dönemin en kötü yılı 1993’tü. O yıl Havana’da 4. Sao Paulo Konferansı gerçekleşiyor. Kübalılar konferans boyunca kendinilerini anlamak istemeyen “dostların” soru yağmuruna tutuluyor. Bunlardan biri "Küba bizim gençlik aşkımızdı ona ne yapıyorsunuz?" diye soru yöneltiyor. 

Soruya, dönemin Dışişleri Bakanı Roberto Robayna dışarıdan bakanlara ders niteliğinde bir cevap veriyor. "Küba devriminin gençlik aşkınız olduğunu söylüyorsunuz, bu gerçekten etkileyici. Ama biz bir ötesini yaptık, biz devrimimizle evlendik ve hiç kimse Küba devrimine bizden daha fazla sahiplenme durumunda değildir."  

Kübalılar ağırlasan ekonomik koşullarla daha yorgun, ancak, 2003’den beri tanıdığım Kübalı dostlarımda, devrime, Küba’nın kazanımlarına bir isyan veya direnme görmedim. Aynı anda birçok cephede, on yıllardır verilen ekonomik, siyasi savaşa maruz kalan Kübalıların öncelikli dileği, 1961’den beri süren haksız, yersiz, adaletsiz ABD ablukasının bir an önce sonlanması.