Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi Cumhuriyet’in 100. yaşında yarın kapılarını açıyor. Müze kültür sanat hayatına taze bir soluk getirmeye hazırlanıyor. Bankanın devasa koleksiyonuna ev sahipliği yapacak müzeyi, kurucu küratörü Prof. Dr. Gül İrepoğlu ile konuştuk.

Cumhuriyet'in 100. yılına armağan: Resim tarihine bütüncül bir bakış
Pro. Dr. Gül İrepoğlu

Emrah KOLUKISA

Şu günlerde kapılarını açmaya hazırlanan İş Bankası Resim Heykel Müzesi’nin aslında 81 yıl öncesinde başlayan bir maceranın yeni dönüm noktası olduğunu düşünebiliriz. 81 yıl önce, yani 9 Aralık 1940’ta İş Bankası envanterine ‘1’ numara ile kaydedilen Hikmet Onat imzalı ‘’Peyzaj - Ortaköy’’ isimli eser Beyoğlu’nda bir zamanlar İş Bankası şubesi olarak hizmet veren binanın tüm katlarına yayılan Resim Heykel Müzesi’nin de ilk temel taşlarından biri şüphesiz. İş Bankası’nın 3. Müzesi olan Resim Heykel Müzesi’ni kurucu küratörü Pro. Dr. Gül İrepoğlu ile konuştuk.

Bankacılık dışında da birçok alanda girişimlerde bulunan İş Bankası’nın 1940’larda başlayan ve günümüze dek büyümeye devam resim koleksiyonu (ve diğer kültür sanat atılımları) Atatürk’ün işaret ettiği Türkiye ülküsünün bir parçası gibi görünüyor, değil mi?

Hem de nasıl… O dönemler Cumhuriyet ülküsünün çok canlı olduğu ve herkesin buna katkıda bulunmayı arzu ettiği dönemler ve Türkiye İş Bankası, Cumhuriyetin çok önemli kurumlarından bir tanesi. Atatürkün kurduğu bir kurum ve elbette toplumun eğitiminde de bir görevi var. Türkiye iş Bankası yalnızca finans açısından bakmıyor hiçbir zaman olaya ve o dönemde Türk resmi bir gelişim içerisinde. Ressamlar sergilere katılıyorlar ve olanaklar çok kısıtlı. Bu devlet sergilerinden resim satın alınması, hem resme genel bir destek anlamında hem de ressamlara bir destek anlamında, bu şekilde başlıyor bu koleksiyon ve günümüze kadar çok özenle ve bilinçle sürdürülüyor bu iş.

Buradaki koleksiyon resim tarihimizi yansıtmakta yeterli bir hacme sahip mi sizce?

Koleksiyonu önceden de biliyordum ama bu göreve gelince ve daha yakından koleksiyonu tanıdıkça çok büyük bir hayranlık duydum. Türk resminin gelişimi izlemekte son derece yeterli bir koleksiyon öncelikle. Düşünsenize, koskoca bir müze çıktı bu koleksiyondan. Müzenin beşinci ve dördüncü katlarında kalıcı sergimiz olacak.Yani müzeyi gezmek isteyenler önce en üst kata çıkacaklar, beşinci kata, oradan başlayarak aşağı inecekler. Tabii ki klasik kronolojik bir düzende hazırladık bu bölümü ama bununla yetinmedik ve araya farklı kavramlar da yerleştirdik. Bu koleksiyon içinden çıkabilecek kavramlar elbette, bir kere ‘başlangıcın temel taşları’ diye giriyoruz, Osman Hamdi bey ile başlıyoruz, ardından Şeker Ahmet Paşa var, Süleyman Seyit var ki gerçekten Batılı anlamda Türk resminin başlangıcı. Ama burada bir parantez açalım, Türk resmi tabii ki 19. yüzyılda başlamıyor. Resim hep var. Uluslararası terminolojiyle minyatür dediğimiz kitap resmi var. Aradaki fark bu. O resimler kitabın sayfaları arasında kalıyor, duvara asılmıyor ve onlar da müthiş hikayeler anlatıyorlar. Kendi perspektifleri içerisinde anlatıyorlar. Kendi doğal boyalarıyla boyanıyorlar, çok ince fırçalarla… Ama bir olayı, bir kişiyi ifade etmek, resimle ifade etmek hep var. 18. yüzyıldan başlayarak bizde de tuval resmi işin içine giriyor ve saray da bunu destekliyor. Yani 18. yüzyıldaki padişahlar hep bu işi destekliyorlar. Onlar da merak sarıyorlar ve böylece gelişiyor. Saray ressamlarıyla gelişiyor ve pek çok yabancı batılı ressam istanbul'a geliyor. Hatta onlara Boğaziçi ressamları deniyor, Ayvazovski gibi, Vanmour gibi… Burada o yabancı ressamlarla bizim Nakkaş Levni gibi sanatçılarımız birbirlerini etkiliyorlar şüphesiz. Ve 2. Mahmut ile birlikte artık okullara resim dersi konuyor. Tarihi gelişimi gözden kaçırmamak lazım.

Kronolojik düzenin dışına çıkıldığı bölümler var müzede anladığım kadarıyla…

Doğru, örneğin bir deniz odası yaptık. Çünkü deniz resimleri hep çok sevilmiş. Bütün o fırtınalı denizler, o denizlerde ilerlemeye çalışan gemiler ama bir yandan da lodos fırtınaları da resmedilmiş, onlar da var koleksiyonda ama sakin denizlerimiz de var, hepsi var. Onlardan örnekleri bir araya topladık ve biliyor musunuz bunları seçerken bayağı elemek zorunda kaldım. Çok büyük bir koleksiyon gerçekten elimizdeki. Ayrıca yine 1914 Kuşağı için özel bir bölüm ayrıdır, D Grubu ressamları için ayrı bir bölüm… Sergileme mantığımızı olabildiğince çeşitli ve kapsayıcı tuttuk. 

Bir de özel bir salon var, onu da anlatalım mı?

Şöyle ki, 1950’li yılların aydın bir ailesinin apartman dairesi, o dairedeki bir salon nasıl olur diye hayal ettik ve o dönemin eşyalarıyla bir salonumuzu döşeyerek değişik bir dekor oluşturduk. Tabii ki duvarlarda o dönemin ressamlarına ait tablolarla. Oraya girenler biraz sanki o dönemin içine girmiş gibi olacaklar böylece, o dönemi yaşamış gibi biraz…

Yukarıdan inmeye devam edelim, üçüncü ve ikinci katlarda ne görecek ziyaretçiler?

Üç ve ikinci katları süreli sergilere ayırdık. İlk süreli sergimiz de bence çok heyecan verici bir seçki, yine tamamen İş Bankası koleksiyonundan tabii… Bir İstanbul resimleri, İstanbul peyzajları seçkisi derledik. Hem de koleksiyonumuz o kadar geniş ki, ziyaretçiler oda oda gezerek tüm İstanbul’u semt semt turlayacaklar bir anlamda. Hemen her dönemden resim var bu bölümde ama sanıyorum en çok 50’li, 60’lı yıllardan. Hatta kendi kendime dedim ki, demek ki 1960’lı yıllarda bir ressam İstanbul'da çok rahat gezip, rahatça sehpasını bir yerlere yerleştirip resim yapabiliyordu. O kadar çok 60’lı yıllardan İstanbul peyzajımız var ki… Daha geç dönemden de var ama onlar daha az. Çünkü giderek çağdaş resim konuları soyut konulara yönelmiş, yahut işte sosyal konulara yönelmiş peyzaj azalmış. Ama zaten müzenin süreli sergilerinde bunların da hepsini gelecek dönemde göreceğiz.

*** 

Zuhal Üreten
Zuhal Üreten

"Resim Heykel Müzesi kutlamaların en kalıcısı"

İş Sanat Direktörü Zuhal Üreten de İş Bankası Resim Heykel Müzesi hakkında şunları söyledi: 

"Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi, Eminönü’ndeki Türkiye İş Bankası Müzesi ve Ankara’da Ulus’taki İktisadi Bağımsızlık Müzesi’nin ardından bünyemizdeki 3. Müze olarak kapılarını açıyor. Önceki müzelerimizin sağladığı güçlü deneyimle yeni müzemizin programını oluşturuyoruz. Kurucu Küratörümüz Prof. Dr. Gül İrepoğlu’nun Koleksiyonumuzdan yaptığı seçkilerle oluşan kalıcı ve süreli iki sergimizle bağlantılı hazırlanan atölyelerimiz yakın zamanda çeşitli yaş gruplarından öğrencileri ağırlamaya başlayacak. Çok amaçlı salonumuz Blackbox’ta da konferanslar, söyleşiler, yetişkin atölyeleri ve konserlere ev sahipliği yapacak. Pandemi başta olmak üzere çeşitli zorluklarla uzun bir döneme yayılan kapsamlı restorasyon çalışmalarının ardından Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yıldönümünde Beyoğlu Şubemizin tarihi binası Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi olarak kapılarını ziyaretçilerine açıyor. Bankamız, Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlamak üzere konferanslardan sergilere, konserlerden sportif faaliyetlere pek çok çalışma hayata geçirdi, İş Sanat olarak bu vesileyle katkı sunmaktan, bu anlamlı çalışmaların bir parçası olmaktan mutluluk ve onur duyuyoruz. Diğer faaliyetlere haksızlık yapmak istemem ama Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi 100 yıl kutlamalarının arasında en kalıcısı olacak. Ne mutlu ki, Cumhuriyetimizle aynı doğum gününü paylaşacak ve sergileri, atölyeleri, etkinlikleri ile kültür sanat dünyamıza yıllar boyu önemli hizmetler sunacak.’’