Dağınık muhalefet iktidara güç veriyor

Öncü DURMUŞ

Mehmet Şimşek’in bakanlığa getirilmesinin ardından ‘acı reçete’ söylemine sığınan iktidar krizi halka yüklemeye başladı. Bunun karşılığında Meclis muhalefeti ise dağınık bir görüntü içerisinde. Yurttaşı sokaktan uzak tutmak isteyen iktidarın ekmeğine yağ sürerek sürekli sandığı öğütleyen muhalefetin bu tavrı iktidara da cesaret veriyor. Saray rejimi böylece atacağı adımlarda hiçbir şeyden çekinmiyor.

Muhalefet cephesi seçim süreci boyunca mevcut iktidarın karşısında değişimin tek adresini sandık olarak gösterdi. Erdoğan’ın devletin olanca gücünü elinde bulundurduğu, seçim yasasını değiştirdiği, kendisine muhalif olan herkesi susturmaya çalıştığı, medyayı tekelleştirdiği seçim koşullarında muhalefet toplumdaki tepki ve değişim taleplerinin sadece sandık başında karşılanabileceği yanılgısına düştü. Artan hayat pahalılığı, yüksek enflasyon, alım gücünün düşmesi ve tüm bunların üzerine eklenen zamlar karşısında halkın tepkisini toplumsallaştıramadı. Seçimden sonra ise tamamen dağınık ve iç tartışmalarına boğulan muhalefet iktidarı sıkıştıramadı.

Konu ile ilgili BirGün’e konuşan Siyaset Bilimci Doç. Dr. Tuba Eldem, muhalefetin yanlış bir tutum aldığının altını çizdi. Eldem şunları söyledi: “Muhalefet partileri kolektif bir hareket halinde öncü konuma gelemiyor. Seçim sürecinde de gördüğümüz şekilde sokakta siyaset yapmayı bırakmayı tercih ediyorlar. Ancak bu koşullarda etnik kimlik politikalarını terk ederek çalışan orta, yoksul ve emekli sınıfın ortak ihtiyaçları üzerinden siyaset geliştirmeleri gerekiyor. Dolayısıyla çalışan kesme yüklenen faturanın etkin bir toplumsal hareketle reddedilmesi gerekiyor. Bunun için de bir an önce muhalefetin iç hesaplaşmasını sona erdirmesi ve yenilenmenin hareketini bu politikalar etrafında oluşturdukları stratejilerle kurmaları lazım. Ancak kavgalı görünen muhalefetin bunu gerçekleştirmesi şu an için mümkün değil. Öncelikle sağa kayan imajın düzeltilerek daha sınıfsal, ekonomik bir noktadan, emek eksenli siyasi tavrın benimsenmesi gerekiyor.”

Zamlara değinen Eldem şöyle devam etti: “Seçim döneminde verilen vaatlerin ve yapılan ölçüsüz harcamaların faturası seçim sonrası orta sınıf ve emekçi kesimlere çıkarıldı. Bu durum ise yoksulluğu ve gelir adaletsizliğini artıracak. Özel sektörde çalışanların daha fazla yoksullaştığı koşullar orta sınıfın yok olmasına ve plaza eylemlerine yol açabilir. Ancak bu tepkilerin ne boyutlara ulaşacağı nasıl toplumsallaşacağı belirsiz.”