Daha 17 yaşında 12 Eylül Cuntası tarafı

ÖZLEM ZORCAN ANKARA
17 yaşında olmasına karşın 12 Eylül askeri cuntası tarafından idam edilen Erdal Eren ölümünün 26. yılında unutulmadı. Yüksel Caddesi'nde bir araya gelen 'Darbe Karşıtı Platform' adına konuşan 78'liler Derneği Başkanı Ruşen Sümbüloğlu, "Erdal Erenler, faşist cuntanın kanla ve şiddetle yazdığı karşı devrim tarihine, direnişin onurlu tarihini yaratarak yanıt verdiler. Her birimiz 'Erdal Eren' olarak mücadeleye devam ediyoruz" dedi.

Aradan geçen 26 yılda egemenlerin ülkede emperyalist amaçları için sağlam bir kale yarattıklarını ifade eden Sümbül, "YÖK gibi darbe kurumlarıyla, F tipi tecrit politikalarıyla, çözümsüz Kürt sorunuyla, yeniden devrimci öğrencilere yönelik faşist saldırıların başladığı bu günlerdeki sinsi planlarıyla egemenler, darbe düzenini hâlâ sürdürüyor" diye konuştu.

Sümbüloğlu, sık sık 'Erdal Eren ölümsüzdür', 'Kahrolsun faşizm, kahrolsun darbeciler', 'Yaşasın devrim ve sosyalizm', 'Gün gelecek devran dönecek darbeciler halka hesap verecek' sloganlarının atıldığı eylemde şunları kaydet-ti:"Basına yönelik susturma operasyonlarıyla, 301. maddenin varlığıyla da darbe düzeninin sürdüğünü görüyoruz, öyleyse mücadele de sürecektir. Açlık sınırında tutulan milyonların sendikal hakları için sokaklara dökülmeye hazırlandığı bir ortamda, mücadele dışında düşünülecek bir şey yoktur."

Erdal Eren'in mücadelelerinde yaşadığını belirten Sümbüloğlu şöyle konuştu: "Sana söz veriyoruz Erdal Eren, bize bir vasiyet gibi bıraktığınız hiçbir şey yarım kalmayacak, halkların kurtuluşu mücadelesinde yarattığınız devrimci mirası gözbebeğimiz gibi koruyup daha da ileri götüreceğiz. Sana söz veriyoruz, er ya da geç darbeciler halka yaptıkları her şeyin hesabını verecekler. Faşist diktatör Pinochet kendi halkına hesap veremeden öldü ama ülkemiz demokrasi güçleri darbecilerden mutlaka hesap soracaktır".

ERENİN AİLESİNE YAZDIĞI SON MEKTUP
'Hepinize özgür ve mutlu yaşam dilerim'

SEVGİLİ annem, babam ve kardeşlerim, Sizlere bugüne kadar pek sağlıklı mektup yazamadım. Ayrıca konuşma olanağımız ve görüşmemiz de olmadı. Zaten dışarıdayken de birbirimizi anlayacak şekilde konuşamadık. (Bu konuda sizlere karşı büyük oranda hatalı davrandım. Ancak bunu size karşı saygı duymadığım, bu nedenle böyle davrandığım şeklinde yorumlamamanızı dilerim) Bu nedenle sizlere anlatacağım, konuşacağım çok şey var. Ancak olanak yok. Düşüncelerimi bu mektupla anlatmaya çalışacağım. Şu an da ne durumda olacağınızı tahmin ediyorum. Ama çok açıklıkla söylüyorum ki benim moralim çok iyi ve ölümden de korkum yok. Çok büyük bir ihtimalle bu işin ölümle sonuçlanacağını çok iyi biliyorum. Buna rağmen korkuya, yılgınlığa, karamsarlığa kapılmıyorum ve devrimci olduğum, mücadeleye katıldığın için onur duyuyorum. Böyle düşünmem, böyle davranmam, halka ve devrime olan inancımdan gelmektedir. Ölümden korkmadığımı söylemem, yaşamak istemediğim, yaşamaktan bıktığım şeklinde anlaşılmamalı. Elbette ki hayata olmayı ve mücadele etmeyi arzularım. Ancak karşıma ölüm çıkmışsa, bundan korkmamam, cesaretle karşılamam gerekir. Biliyorsunuz ki bu ceza işlediğim iddia edilen suçtan verilmedi. Asıl amaçlanan böyle bir olayla gözdağı vermek ve mücadeleyi engellemek hedefine dayalıdır. Bu nedenle sizin de bildiğiniz gibi, kendi hukuk kurallarını çiğneyerek bu cezayı verdiler. Cezaevinde yapılan (Neler olduğunu ayrıntılı bir biçimde öğrenirsiniz sanırım) insanlık dışı zulüm altında inletildik. O kadar aşağılık, o kadar canice şeyler gördüm ki, bugünlerde yaşamak bir işkence haline geldi. İşte bu durum-

da ölüm korkulacak bir şey değil, şiddetle arzulanan bir olay, kurtuluş haline geldi. Böyle bir durumda insanın intihar ederek yaşamına son vermesi işten bile değildir. Ancak ben bu durumda irademi kullanarak, ne pahasına olursa olsun yaşamımı sürdürdüm. Hem de ileride bir gün öldürüleceğimi bile bile. Sizlere bunları anlatmamın nedeni yaşamaktan bıktığım ya da meselenin önemini, ciddiyetini kavramadığım gibi yanlış bir düşünceye kapılmamanız içindir. Bütün bu yapılanlar, başımdan geçenler, kinimi binlerce kez daha artırdı ve mücadele azmimi körükledi. Halka ve devrime olan inancımı yok edemedi. Mücadeleyi sonuna kadar, en iyi bir şekilde yürütmek ve yükselmekten başka amacım yoktur.

Mesele benim açımdan kısaca böyle. Ancak sizin açınızdan daha farklı, daha zor olduğunu biliyorum. Anne, baba ve evlat arasındaki sevgi çok güçlüdür, kolay kolay kaybolmaz. Ve evlat acısının da sizin için ne derece etkili olacağını biliyorum. Ama ne kadar zor da olsa bu tür duygusal yönleri bir kenara bırakmanızı istiyorum. Şunu bilmenizi ve kabul etmenizi isterim ki, sizin binlerce evladınız var. Bunlardan daha niceleri katledilecek, yaşamlarını yitirecek ama yok olmayacaklar. Mücadele devam edecek, ve onlar mücadele alanlarında yaşayacaklar.

Sizlerden istediğim bunu böyle bilmeniz, daha iyi kavramaya çaba göstermenizdir. Zavallı ve çaresiz biriymiş gibi ardımdan ağlamanız beni yaralar. Bu konuda ne kadar güçlü, ne kadar cesur olursanız, beni o kadar mutlu edersiniz.

Hepinize özgür ve mutlu yaşam dilerim Devrimci Selamlar
OĞLUNUZ ERDAL