Otomotiv endüstrisinin en büyük üreticilerinden Volkswagen’in adı artık mühendislik becerileri ile değil geçen hafta ABD’de yaşanan büyük skandalla anılıyor. Son dönemde Alman üreticinin Amerika, Avrupa ve Asya’nın hızlı gelişen pazarlarında pay kazanmasını sağladığı yeşil ve çevreci imajı ortaya çıkan ‘emisyon skandalı’ ile son buldu

Das Skandal

ERSOY YAŞAR - ersoy@otosafari.com - @ersysr - www.otosafari.com - www.youtube.com/otosafari

Skandal, Amerika Çevre Koruma Ajansı’nın (EPA), Volkswagen’in ABD’de sattığı EA189 kodlu 4 silindirli dizel motora sahip araçların bir motor yönetim yazılımıyla Kaliforniya emisyon testlerini manipüle ettiğini açıklaması ile ortaya çıktı. EPA’ya göre Volkswagen’in söz konusu dizel motoru çevreyi kabul edilen standart değerden 40 kat fazla kirletiyor.

Geçen hafta Özgür Gürbüz, BirGün’de olayı inceleyen iki yazıyı kaleme aldı* ve sorulması gereken soruları muhataplarına yöneltti. Özgür Gürbüz’ün de dikkat çektiği üzere, Doğuş Grubu egzoz emisyon ölçüm yetkisi olan TüvTürk’ün de ortakları arasında yer alıyor. TüvTürk’ün konumu ve diğer egzoz emisyon ölçüm merkezlerinin yeterlilik ve denetimi başka bir yazının konusu olsa da ilgili bakanlık ve kurumların girişimleri, skandalın Türkiye’ye yansımalarını ortaya koyacak ve tüketicilerin konumunu belirleyecek.

Doğuş Otomotiv CEO’su Ali Bilaloğlu, Volkswagen’le ilgili basında çıkan haberler üzerine dün yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada, Doğuş Otomotiv’in gelişmeleri yakından takip ettiği ve konuyla ilgili Volkswagen Grubu ile sürekli temas halinde bulunulduğu belirtildi. Bilaloğlu, Volkswagen Grubu’nun konuyla ilgili hızlı, şeffaf ve kararlı çok kapsamlı bir araştırma gerçekleştirdiğini, tüm dünyada ve Türkiye’de etkilenen araçların detaylarının, Volkswagen AG’nin yürütmekte olduğu araştırma sonucunda belirleneceğini söyledi.

Açıklamada, “VW AG’ den yapılan açıklama uyarınca; söz konusu durumdan etkilenen araçlar da dahil olmak üzere tüm araçlarımızın sürüş ve yol güvenliğine uygun olduğunu da belirtiriz” denildi.

*10 maddede Volkswagen’in çevre skandalı

*Volkswagen skandalının Türkiye ayağı daha karışık

DÜNYADA NELER OLDU?

Olayın medyaya yansımasının ardından Volkswagen CEO’su Martin Winterkorn bir video mesaj yayınlayarak EPA’nın suçlamalarını kabul etti ve kesinlikle istifa etmeyeceğini açıkladı. Winterkorn, olayın tüm detaylarıyla araştırılmasını sağlayacağını söylese de baskılara dayanamayarak istifa etti. Volkswagen, çatısı altında bulunan Porsche AG’nin İcra Kurulu Başkanı Matthias Müller’i CEO olarak görevlendirdi.

VW’nin Amerika’da bulunan yaklaşık 500 bin aracı geri çağırarak bu sorunla yüzleşeceği düşünülüyordu ki, dünya genelinde 11 milyona yakın araçta yazılım kullanılarak emisyon testi yapıldığı açıklandı. Açıklamada, firmanın bu ‘hatanın’ düzeltilmesi için 7.5 milyar dolar bütçe ayırdığı söylendi. EPA’nın emisyon standartlarına uymayan araç başına 37.500 dolar ceza verme yetkisi bulunuyor. Böylece Amerika’da bulunan 500 bin araç göz önüne alındığında teorik olarak 18 milyar dolar büyüklüğünde bir cezadan söz edilmesi mümkün olabiliyor. Tüketici ve hissedarların dava etmesiyle bu rakamın çok daha büyüyebileceği de öngörüler arasında. Amerika medyasında Adalet Bakanlığı’nın Volkswagen’i ceza mahkemesinde dava edeceği yönünde görüşler de var.

İSVİÇRE SATIŞI DURDURDU

Söz konusu araçlar, 2009-2015 yılları arasında üretilen ve Volkswagen’in TDI olarak adlandırdığı seri içerisinde 2 litre dizel motora sahip olanlar. Avrupa’da ilk olarak İsviçre, Volkswagen’in EURO 5 emisyon kayıtlı araçlarının satışını geçici olarak durdurduğunu açıkladı. Ülkede henüz satılmamış veya kayıt altına alınmamış yaklaşık 180 bin aracın bu karardan etkileneceği düşünülüyor.

Avrupa’da İngiltere, İtalya, Fransa, Norveç ve Almanya da olayla ilgili soruşturmalar başlattı. Güney Kore ve Kanada da olayı tüm yönleri araştırmak için girişimlerde bulunduğunu açıkladı. Avustralya ise şimdilik durumu gözlemlediğini açıklamakla yetindi. Avrupa Birliği, 28 üye ülkesine Volkswagen’le ilgili soruşturma açması çağrısında bulundu. ABD ise 27 eyaletin ortak kararı ile kapsamlı bir soruşturma başlattı. Farklı kaynaklar bugüne dek ABD’de Volkswagen’e açılan dava sayısının 34 ile 92 arasında değiştiğini aktarıyor.

Henüz bir mahkeme kararı veya ceza yaptırımı olmasa da geçen kısa sürede skandalın etkilerini en çok Amerikalı bayiler hissediyor. İlk adımlardan biri olarak Volkswagen ABD’de bayilerde kalan araçlar için bir kurtarma paketi oluşturduğunu, ve bu paketin sorun çözülene dek uygulanacağını açıkladı.

YA MÜHENDİSLİĞİN İHBARI?

Alman üreticilerin dünyada yüksek satış rakamlarına ulaşabilmesini sağlayan iki temel sözcük Alman mühendisliği. Bugüne dek performans, güvenilirlik -veya dayanıklılık- kavramları ile anılan Alman otomotiv markaları, bu imajı inşa etmek için oldukça çaba sarfetti. Dünya genelinde üretilen 10 ‘premium’ aracın 8’inin Alman markaları olduğu göz önüne alınırsa bu imajın ne denli büyük bir karşılık bulduğu da sanırım anlaşılabilir. Düne kadar, teknoloji, Ar-GE yatırımları ve inovasyon ile birlikte andığımız Avrupa’nın dev markaları ortaya çıkan skandalın ardından tüketici tarafından mutlaka sorgulanacaklar. Skandalın mühendislikte ‘sinsice’ adlandırılabilecek bir aldatmaca ile ortaya çıkması ise Alman otomotiv endüstrisinin itibarına bir hafta içerisinde büyük bir darbe vurdu.

Volkswagen’in yaptığı usulsüzlük finans piyasalarında da karşılık buldu. Fransa Merkez Bankası cuma günü, Volkswagen otomobil kredileri ile desteklenen iki menkul kıymetin işlemlerini durdurdu. Volkswagen AG’nin hisseleri ise yüzde 28 değer kaybına uğradı. Analistler bu düşüşün Alman ekonomisini etkileyeceği gibi avdo Bölgesi’nde de bir kırılmaya neden olacağını öngörüyor.

2014’TE 14.25 MİLYAR DOLAR KÂR AÇIKLAMIŞTI

Göstergeler, bu skandalın etkilerinin Volkswagen’den daha öteye gideceğinin sinyallerini de veriyor. New York Times’in haberine göre emisyon değerlerini düzenleyen yazılıma sahip araçlar listesinde Audi A3 de bulunuyor. Geçen hafta Alman otomobil dergisi AutoBild ise BMW’nin X3 modeliyle yaptığı testte, laboratuvar verilerinden daha yüksek bir emisyon değeri elde ettiğini açıkladı. BMW, hızla yaptığı yazılı açıklamada emisyon testlerinde manipülasyon olmadığını belirtti. Buna rağmen perşembe günü hisse senetleri yüzde 7 oranında düşüş gösterdi.
Almanya’nın bağımsız çevre koruma örgütlerinden Deutsche Umwelthilfe de aralarında Daimler’in de bulunduğu dizel motor üreticilerinin emisyon değerlerini düşük gösterdiklerini iddia etti. Kuruluş, bu karara farklı araçlar üzerinde yapılan incelemelerin sonunda varıldığını duyurdu. İddiaların gündeme gelmesinin ardından açıklamada bulunan Daimler ise söz konusu iddiaların gerçekçi olmadığını, “testlerinde herhangi bir manipülasyon cihazı kullanmadıklarını” açıkladı.

'ÇEVRE DOSTU ARAÇLAR'

Volkswagen, son yayınladığı yıllık raporda büyüme ve ekonomik zorluklarla baş edebilmesinin gerekçesini ilgi çeken ve çevre dostu araçlar üretmek olarak tarif etmişti. Artık bu algının birçok tüketici gözünde yok olduğu kaçınılmaz. Her ne kadar Türkiye’de çevre, geri dönüşüm veya emisyon değeri otomobil satın alma ölçütleri içerisinde öncelikli sırada yer almasa da özellikle Avrupa’da ve ABD’nin bir bölümünde çevre dostu olmayan şirketlerin tüketici gözünde değer kaybettiği araştırmalarla ortaya konuluyor.

DİZELDE KANSER RİSKİ

Bu bağlamda, BBC Türkçe’de Cüneyt Kazokoğlu imzası ile yayınlanan haber de ayrıca dikkat çekici. Habere göre, enerji politikalarının bir sonucu olarak, dizel otomobillerin Türkiye’de olduğu gibi Avrupa’da da satışların çoğunu oluşturması benzinden daha fazla enerji içeren ve yakıt sarfiyatını düşürerek karbondioksit salınımını azaltan dizele kayma olarak kendini gösteriyor. Dünya Sağlık Örgütü çatısı altında faaliyet gösteren Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı ise 1998'de ilk kez dizel emisyonlarının kanserojen etkisini, "muhtemelen kanserojen" sınıflandırması ile vurgulamış. Haziran 2012'de ise Dünya Sağlık Örgütü, yayınladığı bir bildiri ile dizel emisyonlarını "1. grup kanserojen" olarak nitelemiş. Kazokoğlu, bu skandalın ABD'de ortaya çıkmasının önemli nedenlerinden birinin ABD'de NOx salınım sınırının Avrupa'dan çok daha sıkı olması olduğunu da belirtiyor.

EN BÜYÜK SKANDAL

Audi’nin 1980’li yıllarda ABD’de sattığı araçlarda görülen ani hızlanma sorunu markayı ABD pazarında zor durumda bırakmıştı ve Audi, 10 yıldan fazla süre sonra ‘güvenilir’ kategorisinde yer almayı başarabilmişti. Yakın geçmişte, 11 otomobil üreticisi, farklı araçlarda kullanılan Takata hava yastıkları nedeniyle ABD tarihinin en büyük geri çağırma operasyonunu gerçekleştirmişti. 34 milyon aracın etkilendiği olayın yankıları hâlâ sürüyor. Geçen ay GM, 2.6 milyon aracını geri çağırırken hükümete de 900 milyon dolar ceza ödemek zorunda kalmıştı.

Ancak, Volkswagen’in dünya geneline yayılan emisyon skandalı ise üretim hatasından kaynaklanmadı. Amerikalı tüketici hakları grubu PIRG söz konusu araçları satın alan kişilere para iadesi yapılması için çağrıda bulundu. Kaliforniya gibi çevre yasalarının ve düzenlemelerin katı olduğu eyaletlerde ise bu araçların trafiğe dahi çıkamayacağı konuşuluyor. Görünen o ki yalnızca Volkswagen’i değil tüm Alman üreticileri zor günler bekliyor. Önümüzdeki günlerde bu konuyu yakından izlemeyi sürdüreceğim

***

Guiness rekoru da inceleme altında

Volkswagen’in 2015 Golf TDI ile ABD’de “en düşük yakıt tüketimi” olarak kaydettiği dünya rekoru da skandal nedeniyle tehlikeye girdi. Her ne kadar rekor egzoz emisyonuyla ilgili bir ölçüt taşımasa da merkezi Londra’da bulunan Guiness’in Halka İlişkiler Müdürü Kristen Ott, araştırmalarının sürdüğünü, soruşturmaların ardından detaylı açıklama yapacaklarını söylemekle yetindi.