12 Eylül Dava tarihi yaklaştıkça 12 Eylül’ün muhatapları bir bir davaya müdahil olmak için dilekçeler veriyor.

Esra Koçak Ankara

12 Eylül Dava tarihi yaklaştıkça 12 Eylül’ün muhatapları bir bir davaya müdahil olmak için dilekçeler veriyor. Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek olan davaya günler kala hem demokratik kitle örgütleri hem de o dönmede cezaevlerinde yatmış, işkencelerden geçmiş isimler Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’dan davacı oldu.

12 Eylül Askeri darbesinin muhataplarından olan Türkiye Sosyalizm tarihinin önemli isimleri Oğuzhan Müftüoğlu, Melih Pekdemir, Osman Tayfun Mater, Sedat Göçmen, Ali Alfatlı, Bülent Forta, Ahmet Akın Dirik adına avukatları Halis Yıldırım ve Sabri Kuşkonmaz 12 Eylül Davası’na katılma dilekçesi verdi.

'12 EYLÜL HÂLÂ İKTİDARDA'

Dava öncesinde açıklama yapan avukatlardan Halis Yıldırım “12 Eylül öncesi soğuk savaş koşullarında, kapitalist-emperyalist blokun sürekli saldırısına karşı halkın direnişini kurmak için egemen iktidar kendi hukukunu sistemli olarak ihlal etmiştir” derken darbenin iktidara karşı değil halka karşı yapıldığına vurgu yaptı.

Evren ve Şahinkaya’nın “Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Tamamını veya Bir Kısmını   Değiştirmeye veya Ortadan Kaldırmaya ve Anayasa İle Teşekkül Etmiş Olan Türkiye Büyük Millet Meclisini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasına Engel Olmaya Cebren Teşebbüs Etmek” suçlarıyla yargılanmasını talep eden Yıldırım, İktidar figürleri değişse de, temelde egemenlerin iktidarı 12 Eylül öncesinde, 12 Eylül’de, sonrasında ve şimdi de değişmemiştir, değişen kişiler ve yöntemlerdir” dedi.

'DEVRİMCİ  YOL DAVASINA BAKSINLAR'

Davaya katılma dilekçesi veren müvekkillerinin Ankara “Ana DEV-YOL Davası” olarak adlandırılan Sıkıyönetim 1 No'lu Askeri Mahkemesi 1882/50 Esas no lu dosyası kapsamında gözaltına alınmış, tutuklanmış, ağır işkenceler görmüş ve uzun yıllar tutuklu kalmış olduklarını söyleyen Yıldırım müvekkillerinin bu şekilde 12 Eylül darbesinin doğrudan muhatabı olduklarını söyledi. Oğuzhan Müftüoğlu’nun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuruda bulunduğunu ve başvurunun kabul edildiğini ifade eden Yıldırım, Müftüoğlu’nun DEVRİMCİ  YOL Davası tutanaklarında da yer alan anlatımlarının 12 Eylül’de nasıl hak ihlallerinin yaşandığını gösterdiğini belirtti.

'EK İDDİANAME OLMADIKÇA ANLAMSIZ'

Avukat Sabri Kuşkonmaz ise davanın eksikliklerine dair şunları kaydetti: “Bu aşamadan sonra, yönetici üst-amir konumundaki tüm ülkede tüm askeri ve idari/siyasi sıralı görevli/sorumlu ve yetkililerin saptanması ek iddianame ile yargılama sürecine sokulması gerekmektedir. Yoksa, bu dava, sanıkları ve dönemi aklayan bir göstermelik davadan öteye geçemeyecektir. Bu sonuç ise, 12 Eylül’ün açtığı yarayı iyileştirmek bir yana, 12 Eylül’ün biçim değiştirerek sürdüğünün açık kanıtı olacaktır.  Geçici 15. maddesinin de kaldırılmış olması bir çeşit 'kanuna karşı hile' durumuna dönüşecektir. İddianamedeki 'Kenan Evren dili' ve söylemi olan 'anarşik ortam', 'sağ-sol çatışması' gibi sığ bir yaklaşım asla doğru değildir. Dönem anlaşılmadan olaylar da anlaşılmaz.”

Kuşkonmaz, 12 Eylül’ün 12 Eylül’den sonra da devam ettiğini söylerken, "Bunun en açık örneği, 12 Eylül öncesinin kontrgerilla faaliyetlerinin sonrasında da, faili meçhuller, yine kontrgerilla, Hizbullah ile devam etmesidir, bu süreçte “Susurluk” çok belirgin bir örnektir” dedi.

'BU DAVA YENİ BAŞLAMIŞ DEĞİL'

"Bir hukuk devleti açısından insana baktığımızda, insanın var olabilmesi için üç ana gereksinimi vardır. Güvenlik gereksinimi, Özgürlük gereksinimi, Eşitlik gereksinimi. İşte 12 Eylül öncesi ve sonrası süreçte işlenen suçlar, öldürülen insanlarla birlikte bu üç unsur da yok edilmiştir” diyen Kuşkonmaz, açılan davaya 'katılan' sıfatıyla taraf olmanın, gerçeklerin ortaya çıkması için önemli olduğunu söylerken, “Bu dava zaten Türkiye halkları nezdinde hiç bitmemiştir, bu açıdan yeni başlamayacaktır, devam eden bir davada; taraf ve muhatap olunan bir davada ileri sürülen bir katılma talebimiz vardır” diye konuştu.


Dava öncesi Zafer Çarşısı önünde

Devrimci  78’liler Federasyonu dün gerçekleştirdiği basın toplantısıyla 4 Nisan’da görülecek olan 12 Eylül Davası öncesinde Ankara'daki Zafer Çarşısı önünde buluşup Adliye’ye yürüme çağrısında bulundu. Mülkiyeliler Birliği’nde gerçekleşen toplantıda konuşan Devrimci  78’liler Federasyonu Başkanı Nejat Kangal, davanın demokratikleşme açısından geç kalınmış önemli bir adım olduğunu söylerken darbe rejiminin ortadan kalkması için meclisin de siyasi irade göstermesi gerektiğine değindi.

Kangal, “faşist harekete mensup unsurların, Bahçelievler, 16 Mart, Çorum, Maraş Katliamları ve binlerce cinayetle darbe şartlarının oluşturulmasına katkı sağlamaktan sanık olarak yargılanması gerekirken, şikayetçi sıfatıyla iddianamede yer almaları kabul edilemez” derken iddianamenin olaya karıştır barıştır mantığı ile bakmasını önemli bir olumsuzluk olarak değerlendirdiklerini söyledi.
 

“Veysel Güney’in mezarını istiyoruz”

12 Eylül döneminde cezaevinde yatan ve 10 Haziran 1981’de idam edilen Veysel Güney’in ailesi de 12 Eylül davasına müdahil olmak için dilekçelerini Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sundu.

Sunulan dilekçede, Güney’in idamından 25 yıl sonra Devrimci  78’liler Federasyonu tarafından Kara Kuvvetleri Komutanlığı’ndan alınan 299 sayfalık bir dosyadan çıkan tutanakta Güney’in cenazesinin babasına verilmek üzere Yüzbaşı Burhan Erdem’e verildiği belirtilirken “Güney’in cesedi devlete zimetlidir. İdamına karşın faili meçhul kaydıyla gömülmüştür. Mezarın nerde olduğunun gösterilmesi gereklidir” denildi.