Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, başörtüsü konusunu görüşmek üzere AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan randevu talep etti. Davutoğlu, “Bütün baskıları, hakaretleri ve provokasyonları bir kenara bırakarak ve nefsimi bir kez daha ayaklar altına alarak, on yıllarca bu sorunun acısını yaşamış onurlu kızlarımız ve kadınlarımız adına sizden bu konuyu ele almak üzere kamuoyuna açık bir şekilde randevu talebinde bulunuyorum" dedi.

Davutoğlu, 'başörtüsü' konusunu görüşmek üzere Erdoğan'dan randevu talep etti

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu bugün partisinin İstanbul İl Başkanlığı’nda düzenlediği basın toplantısında, "Bütün baskıları, hakaretleri ve provokasyonları bir kenara bırakarak ve nefsimi bir kez daha ayaklar altına alarak, on yıllarca bu sorunun acısını yaşamış onurlu kızlarımız ve kadınlarımız adına sizden bu konuyu ele almak üzere kamuoyuna açık bir şekilde randevu talebinde bulunuyorum" diyerek Erdoğan’dan randevu talep etti.

Davutoğlu, basın toplantısında yaptığı konuşmada şunları söyledi:

"Bugün, kamu vicdanında derin yaralar açmış, 12 Eylül ve 28 Şubat darbelerinin kalıntısı başörtüsü yasağının tümüyle gündemden kalkması ve başörtüsü özgürlüğünün bir insan hakları meselesi olarak anayasal ve yasal teminat altına alınması konusunda tarihi sorumluluk bilinciyle bir çağrıda bulunmak üzere huzurunuzdayım. Esasen insan odaklı anayasalar ve yasalar, insan hak ve özgürlüklerine dayanmak zorundadır. İnsan hak ve özgürlüklerinin ise anayasalardan ve yasalardan güç almaya, onlar tarafından korunmaya ihtiyacı yoktur. Bu temel ilkeyi göz ardı eden 12 Eylül ve 28 Şubat darbe rejimleri, hiçbir anayasal ve yasal temeli olmayan başörtüsü yasağını fiili ve keyfi olarak devreye sokmuşlardır.

"BU YASAK KADEMELİ BİR ŞEKİLDE ORTADAN KALDIRILMIŞTIR"

Bu yasak, çetin mücadeleler sonrasında, benim de içinde bulunduğum AK Parti hükümetleri döneminde kademeli bir şekilde yine fiili olarak kaldırılmıştır. Başta Sayın Erdoğan olmak üzere bu yasağın kalkması konusunda birlikte mücadele ettiğimiz bütün siyasilere, aydınlara ve kanaat önderlerine teşekkürü bir borç biliyorum. Ancak acı tecrübelerle biliyoruz ki ülkemizde pusuda bekleyen yasakçı zihniyet her an yeniden hortlayabilir ve fiili olarak başlatılan, fiili olarak kalkan yasağı tekrar fiili olarak getirmeye kalkabilir.

Başörtüsü özgürlüğünü yasal teminat altına alma yönünde Sayın Kılıçdaroğlu’nun teklifi sonrasında ortaya çıkan tartışmalar, bu yasakçı ve rövanşist çevrelerin hâlâ var olduğunu ve fırsat kolladığını açıkça ortaya koymuştur. Bugün, bu yasağı bir daha gündeme gelmeyecek şekilde ortadan kaldırabilmek için tarihi bir fırsat önümüzdedir. Bu bağlamda başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere AK Partili yöneticilere ve başörtüsü mağduriyetini yaşamış bütün kadınlarımıza çağrıda bulunmak istiyorum. Tarih, toplumların ve liderlerin önüne, zamanlıca değerlendirdiklerinde tarihe geçecekleri fırsatları altın tepsi içinde sunar. Erdemli ve hikmetli liderler, bu fırsatları kendi nefsi ihtirasları ve kısa vadeli siyasi çıkarları için değil, insanların genel yararı ve uzun dönemli kalıcı etkileri açısından değerlendirirler. Niyet sorgulaması yapmazlar, neticeye odaklanırlar, değerleri hakim kılmaya çalışırlar, asla araçsallaştırmazlar. Hikmet ve erdemden yoksun güç odaklı liderler ise her fırsatı güçlerini pekiştirecek ve rakiplerini zayıflatacak araç olarak görürler. Kısa dönemli güç birikimini, uzun dönemli ve kalıcı değer birikimine tercih ederler. Bu nedenledir ki bu fırsatları oportünistçe kullanmak isterken zamanın momentumunu kaybederler. Başörtüsü yasağının her aşamasını yaşamış bir nesil adına, ama en önemlisi de bu yasağın gerçek mağdurları onurlu kadınlarımız adına sizden istirham ediyorum.

"BU MOMENTUMU KAÇIRMAYINIZ"

Kendisi için nice bedeller ödenen bir onur mücadelesinin sembolü olan başörtüsünü siyasi bir gol fırsatı olarak görmeyiniz. Siz, bugün başörtüsünü siyasi bir gol fırsatı olarak görüp araçsallaştırırsanız bu tarihi fırsatı kaçırırsınız. Allah, sunduğu imkanı değerlendirmek yerine nefsi hesap yapan fırsatçılara fırsat vermez. Bugün bu imkânı değerlendirmemeniz sebebiyle bu fırsat kaçarsa ve pusuda bekleyen yasakçı zihniyet ilerde bir imkan bulup bu yasağı tekrar hortlatırsa bundan zarar görecek nesillerin ağır vebali omuzlarınızda olur.

Birincisi; başörtüsü özgürlüğünü anayasal teminat altına alacak teklifi tek başına ve kendi içinde tutarlı bir şekilde gündeme getiriniz ve en kısa sürede bütün partilerin tam bir mutabakatı ile anayasa değişikliğini TBMM’nden geçirmeyi hedefleyiniz. Hepimizin en büyük değeri olan aileyi koruma ile ilgili düzenlemeyi de yine bir insan hakları meselesi olan Alevi vatandaşlarımız ile ilgili düzenlemeyi de ayrı ayrı TBMM’ne getirin. Onlara da hep beraber en güçlü desteği verelim.

İkincisi; kimileri kimyasal silahlar da kullanarak yüzbinlerce insanı katleden, milyonlarca insanı süren, kimilerini 15 Temmuz darbesinin faili, kimilerini terörist devlet terörü uygulamakla itham edip hiçbir zaman konuşmayacağınızı ilan ettiğiniz yabancı liderlere uzattığınız elinizi, farklı siyasi görüşlere sahip olmakla birlikte aynı bayrağın altında, aynı ülkenin vatandaşları olarak yaşayan siyasi liderlere de uzatınız ve bu konuyu kendileri ile müzakere ederek tam bir mutabakat ile çözmek üzere görüşmeye davet ediniz.

Sayın Kılıçdaroğlu’nu geçmişteki söz ve eylemleri üzerinden mahkum etmeye kalkmanız da inandığımız değerler açısından doğru değildir. Yaşanan tecrübelerden ders alarak tutum ve görüş değiştirmek, bir zaaf değil bir erdemdir. İşte, son yıllarda gördüğüm bütün baskıları, hakaretleri ve provokasyonları bir kenara bırakarak ve nefsimi bir kez daha ayaklar altına alarak, on yıllarca bu sorunun acısını yaşamış onurlu kızlarımız ve kadınlarımız adına, sizden bu konuyu ele almak üzere kamuoyuna açık bir şekilde randevu talebinde bulunuyorum.”

(ANKA)