Efes Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel, 4 buçuk yıllık görev sürecinde yaşama geçirdiği kent yönetimi anlayışını değerlendirdi. Yeniden aday olan Ceritoğlu Sengel, “Kent yaşamını geliştirmek için çalışıyoruz” dedi.

Dayanışmayla kenti geliştirdik
Filiz Ceritoğlu Sengel (Fotoğraf: BirGün)

Aycan KARADAĞ

İzmir Efes Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel, yerel seçimlerde belediye başkanlığı için tekrar aday adayı oldu. Ceritoğlu Sengel, görev sürecindeki 4 buçuk yılı ve önümüzdeki dönemlerde yapacaklarını BirGün’e anlattı. Ceritoğlu Sengel, “Afet riskleri, toplumsal refah, tarımsal kalkınma ve turizm temelli kalkınma olarak 4 temel başlıkta neredeyse kent yaşamının tüm alanlarını, sorunlarını ve ihtiyaçlarını ele alarak talepleri oluşturduk; halk dayanışmasıyla kent yaşamını geliştirmek için çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.

Belediye başkanlığınızın 4 buçuk yılını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Geride kalan 4 buçuk yıl ulusal ve yerel sorunlarla mücadele ettiğimiz hızlı bir süreçti.  Efes Selçuk Belediyesi, bizden önce AKP’deydi. Belediyeyi bu yüzden sorunlarla aldık. Aynı zamanda ulusal sorunlarla uğraştık. Pandemi, ekonomik kriz gibi… Karşılaştığımız sorun ve ihtiyaçların üstesinden halkımızla birlikte örgütlediğimiz dayanışma ve gündelik hayattaki birliğimiz sayesinde gelebileceğimizi öğrendiğimiz ve öğrettiğimiz bir deneyim havuzuydu diyebilirim. Bütün sorunları dayanışma ve iş birliği ile aştık.

Bu süreçte sizi en çok zorlayan konular neydi?

Pek çok zorlayıcı gündemin üstesinden geldik, zorluklar pek de engel olmadı bize ama en zorlayan şey nerede olduğundan bağımsız olarak, uzun yıllar içerisinde biriken öğrenilmiş çaresizlikler hatta öğrenilmiş isteksizlikler oldu. Her yerde karşılaşabileceğiniz bir tür “statükoculuk” en çok zorlayan şey oldu sanırım. Kentte de siyasette de bunun kırıldığını düşünüyorum; artık daha güçlüyüz, çünkü deneyimliyiz. Hem Efes Selçuk’un önü artık daha da açık hem de İzmir’imizin geleceği daha parlak. Sanırım Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde yürüyen, Cumhuriyetimizin eşit ve özgür yurttaşlarının ülkelerine en değerli katkısı da bu olabilirdi; mutluyuz, umutluyuz, kararlıyız.

EN YÜKSEK REFAH SEVİYESİNDE EŞİTLEMEK

Sizce bir belediye başkanının günümüzde kenti yönetirken önceliği ne olmalı? Sizin önceliğiniz ne oldu ve nasıl sonuçlarla karşılaştınız?

Bir belediye başkanının kenti yönetirken, hatta daha aday adaylığını düşündüğü andan itibaren önceliği o kentin en dezavantajlı kesimlerinin refahını en avantajlı kesimlerle uyum içerisinde yaşayabileceği bir seviyeye ulaştırmak olmalı. Yani kent yaşamını herkes için en yüksek refah seviyesinde eşitlemek olmalı. Buna eğitim, sağlık, ulaşım, barınma ve istihdam gibi konular da giriyor, afet riskleri gibi olumsuz ihtimaller de.  Diyeceksiniz ki ‘siz devletin işini de yerel yönetimlere yüklüyorsunuz’, haklısınız ama bunu yapan ben değilim. Bunu yapan halkın emeğiyle yaratılan devlet olanaklarını halktan esirgeyenler…

Halka sahip çıkacağız, halkın neye ihtiyacı varsa onu bulup buluşturup halka ulaştıracağız. Ve bunu halkımızı bu çabamıza yoldaş etmenin olanaklarını yaratacağız. Tıpkı Fındıklı Belediye Başkanımız Ercüment Abi ve arkadaşları gibi MECİ’yi örgütleyerek…

DAYANIKLI KENT İÇİN 4 TEMEL

Halkın sorun ve ihtiyaçlarına yeterince kulak verebildiğinizi düşünüyor musunuz? Bunun için nasıl bir yöntem uyguladınız?

Bu çok önemli ama biraz da doğru şekilde tartışılması gereken bir konu. Efes Selçuk Belediyesi, her bir yurttaşının anlık olarak ulaşabildiği, sorun ve ihtiyaçlarının giderilerek bilgilendirildiği SELBİM sistemini kuran ve çok aktif bir şeklide kullanan bir belediye. Yani hem ben hem de ekibimden ilgili çalışma arkadaşlarımın bir kulağı hep yurttaşlardan gelen bildirimlerde. Ama elbette bununla yetinemezdik, bu günlük işleyişin ötesinde, yurttaşlarımızı da kapsayan ve karar mekanizmalarına dâhil eden bir Dayanıklı Kent Konferansı sürecini başlattık. 4 temel başlıkta yurttaşların da katılımıyla çalıştaylar düzenleyerek kısa, orta ve uzun vadeli planlamalar gerçekleştirdik. Kısa vadeliler yaşama geçiyor, orta vadeliler planlandı, uzun vadeliler için araştırmalarımız sürüyor. Kent yaşamını geliştirmek için çalışıyoruz.

Bir yandan dağılan ittifaklar ve sonuçsuz işbirliği girişimleri diğer yandansa artan toplumsal kutuplaşma ve siyasi tutuculuk varken yerel seçimlerde kazanmak artık daha mı zor? Bu tür gerilimleri aşan bir formülünüz var mı?

İttifak ya da iş birliği, ya da başka bir formülünden bahsedebiliriz. Olur ya da olmaz bir yere kadar önemlidir. Daha evvel de bir röportajda söylediğim üzere, ben belediye başkanı seçilirken resmi olarak ittifaksız ama çok farklı inanç, görüş ve yaşam tarzına sahip kocaman bir ittifakın desteğiyle seçildim. Halkımız, seçim çalışmalarında gösterdiği teveccüh de desteği sandıkta da gösterdi ve tabandaki halk ittifakının adayı olarak kazandım. Bence genel merkez düzeyinde gerçekleştirilecek ittifak ya da işbirliği çabalarının merkezinde halkın birlik ve dayanışma ihtiyacı olmalı. Gerisi yapay ve kırılgan olur ki bunun acı sonuçlarını hep birlikte yaşadık. İttifak yapacaksak da yerelde, tabanda, sokakta yapmalıyız; fikir ayrılıklarımıza saygı göstererek en doğrusu için yarışacaksak da yine yerelde ve tabanca olmalı. Halka güvenmek bence en iyi stratejidir ve bu konuda hiç yanılmadım.