Gazetemiz, yeni bir buluşmaya, dahası kurumlaşmaya hazırlanıyor…

adnanfehmi@gmail.com
Gazetemiz, yeni bir buluşmaya, dahası kurumlaşmaya hazırlanıyor…
Dünyada adı yer tutan gazetelerde ve ülkemizdeki yayın organlarında bir biçimiyle var olan ‘Okur Temsilciliği’ kurumu, artık BirGün’de ve BirGün okurlarıyla BİRLİKTE yapılanıyor…
Sizler, gazetenin yayın politikası ve çizgisine yönelik olarak oluşturulmuş haber ve yazılarla ilgili eleştirilerinizi bu bağımsız kuruma ileteceksiniz; kurum da bu eleştirilerin gazetecilik ilkelerimize göre gereğini yerine getirmeye çalışacak ve peşini sürecek.

Gazetemiz böylece hem sizi hem de aslında bu dolayımla kendini daha da önemseyerek; bütünlüklü bir iletişimi özümsemiş olarak bir kurumlaşmaya zemin olacak… Sizlerle büyük bir aksilik ve gereklilik olmazsa her hafta buluşacak olan bir köşe yazısıyla ‘Okur Temsilcisi’ diyalog kuracak.

Bizler kimleriz?..

Bizler; doğru bilgilenme ve iletişim açısından gerekli olduğu ölçülerde işbirliği yapacak olan beş kişiyiz (şimdilik)… Okurlarımızdan Şenol Gül (yönetici), Metin Karadağ (mimar), ve gene okurlarımızdan (gazeteci dostumuz) Adnan Genç ile Yazı İşleri Müdürümüz İbrahim Çeşmecioğlu ile Kurumsal İletişim Yönetmenimiz Esra Kahraman… Görünen yüzümüz Adnan Genç olacak…

‘Yayın Politikası ve Gazetenin Çizgisi’ üzerinden kurulan ilişki…

Tam da bu noktada gazetenin ‘Yayın Politikası ve Gazetenin Çizgisi’ üzerine, internet üzerinden de ulaşabileceğiniz bir kısım bilgiyi zaman zaman hatırlatacağız.
İlkiyle başlayalım:
Her yayın organı toplumda var olan bir toplumsal-siyasal dalgayı yakalayıp onun üzerine oturabildiği ölçüde başarılı olur.
BİRGÜN Türkiye toplumsal muhalefetinin ve örgütlü sivil toplumun sesi olacaktır.
“-Yazdıysa Doğrudur- diyebileceğimiz bir gazete istiyoruz!” çağrı metninde ortaya konulan görüşler BİRGÜN’ün yayın politikasının ve çizgisinin ana hatlarını oluşturmaktadır.
BİRGÜN’ün gücü çağrı metninden, yaygın örgütlenme ağından gelmektedir. Bu hiçbir gazetede olmayan bir avantajdır. Bu gazetenin her okuru aynı zamanda bir muhabir olabilecek ve çevresinde olup bitenleri gazeteye aktarabilecektir.
BİRGÜN, kendisine destek veren sivil toplum örgütlerinin ağlarını kullanarak köylere kadar ulaşabilir ve çok yaygın bir okur-muhabir ağına kavuşabilir.
Bu ilişki içinde ortaya çıkan gazeteciliğe eğilimli ve yetenekli okurlara dönem dönem verilecek gazetecilik eğitimi ile okurlardan sağlanacak katkının niceliği ve niteliği artırılabilir ve zamanla güçlü bir haber ajansına da sahip olunabilir.”

Elbette ki sizinle kuracağımız iletişimde rol çalmaya kalkmayacağız. Editörün vereceği ‘Yurt Haberler Servisi kuruluyor’ yönlü bilgi bizden gelmeyecek ama bu yönlü çabalara yönelik geliştirici önerilerimizi sizlerle birlikte gündemde tutacağız. Duvar Gazetesi’nin de daha işlevli olmasıyla birlikte sahici ve kalıcı etkili bir iletişim köşesi olmasına da gene birlikte bir çaba göstereceğiz…

Bir örnek olay…
‘Sinop çok şaşkın’ başlıklı yazısıyla Sabri Apaydın adlı okurumuz; 9 Aralık yazısıyla, yazarımız Nazım Alpman’ı şiddetle eleştirdi... Okurumuzun, Alpman’ın yazısında kentte gazetecilik yapan Mete Çağdaş’a (destek çıkmasının öznel nedenlerini hiç dikkate almadan) “Aslında kim olduğuna hiç bakılmadan arka çıkılması, kentte ve duyarlı kesimlerde infial yarattı” anlamında ciddi bir eleştirisi oldu. İlgili kişinin kentte ayrımcılık nedeni olabilecek tutumları ve ötesinde zaman zaman saldırgan kimliğiyle gazeteci kimliğinin çeliştiği eylemleri olduğunu belirten okurumuz Apaydın, yazarı ve gazeteyi ciddi eleştiriyordu. Kendisiyle eposta yoluyla haberleştik. Konunun özünü anlattık. Tutumumuzun gazete adına sevindirici bir gelişme olduğunu söyleyerek; saygı ve memnuniyetle karşıladığını söylemesiyle birlikte; yazarımızın yazısının hâlâ eleştiriliyor olduğunun bilgisini verdi. Kendisine teşekkür ediyoruz. Biz, bu arada sevgili Nazım’la konuştuk: “Tamamen gazetecilik adına bir dayanışma yaptım. Yaptığı ve izlediği haberleri nedeneyle Vali ve diğer kamu yöneticilerinin gazeteci adına ciddi kalkışmaları olmuştu. Kabullenmemek gerekiyordu. Yarın bize de böyle bir saldırı çok mümkündü. Ve esasen haklı olduğu bir noktada bir gazeteciyi savunmanın hiçbir sakıncası olmadığını düşünüyorum. Bu konuda bir alışkanlık var ve karşı durmak gerekiyordu” dedi. Aslında her iki tarafın da kesinlikle haklı gerekçeleri olduğu bir olaya; yerelden bakınca ciddi sıkıntılar yaratabilmesi söz konusuyken, ulusal düzeyde yayın yapan gazetemizin daima özel bir seçicilikle davranması beklemek de her kesimin hakkı… Biz de öyle davranmaya çalışıyoruz, çalışacağız…

Geniş bir ilkeler ve örnekleri manzumesinden sonra yazıyı tamamlayalım… Önerilerinizi, eleştirilerinizi, şikayetlerinizi ve elbette memnuniyet içeren yazılarınızı bekliyoruz. Lütfen özel eposta adresimi kullanınız…

****************************************

Adnan Genç; Lise yıllarında teknik servislerde çalışmak üzere Milliyet’te işe başladı. Gece mesaisi sürerken, gazetecilik eğitimi aldı. Üniversite bitince Milliyet Yazı İşleri’nde göreve başladı. Zaman zaman kovulup işe alınmasıyla üç kez ve 15 yıl içinde 10 yıl kadar gazetenin yazı işleri elemanlarından biri oldu. Daha sonra kısmeti, aynı 3-4 meslektaşıyla birlikte gazete kurmak yönünde gelişti: Özgür Gündem, Evrensel ve Akşam’ın kuruluşlarını yaşadı. Günaydın’da (gene iki ayrı evre) çalıştı… 10 yıl kadar da sektörel dergicilik yaptı. Yazı işleri sekreterliğinden yazı işleri müdürlüğüne, görsel yönetmenlikten yayın koordinatörlüğüne kadar her aşamada görev aldı. Siyasi tutumunu örgütlü olarak sürdürmenin ötesinde STK’lar üzerinden de muhalif olmaklığını geliştirmeye çalışıyor… Serbest gazeteci ve yayıncı…