Hükümet, Meclis’te görüşülen torba yasa tasarısının Zonguldak’ı ayağa kaldıran 58’inci maddesinde değişiklik sözü verdi, ancak Maden Mühendisleri Odası ve Zonguldak Barosu, bu maddenin tümüyle tasarıdan çıkarılması gerektiğini belirtiyor

Değişiklik yetmez, 58. madde çıkarılmalı

Zonguldak’ta binlerce madenciyi ayağa kaldıran 58’inci maddeyi de içeren torba yasa tasarısının Meclis Genel Kurulu’ndaki görüşmelerine önceki gün başlandı. Tasarının ilk 27 maddesi kabul edildi. Görüşmelere pazartesi günü devam edilecek.

Madencilerin tepkisini çeken 58’inci madde şöyle: “Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) ile Türkiye Kömür İşletmeleri, uhdelerinde bulunan maden ruhsat sahalarını işletmeye, işlettirmeye, bunları bölerek yeni ruhsat talep etmeye ve bu ruhsatları ihale etmeye yetkilidir.”

Zonguldak ve Bartın’da yaklaşık 3 bin madenci, geçen hafta bu maddenin tasarıdan çıkarılması talebiyle kendilerini ocaklara kilitleyerek eylem başlatmış, ardından Enerji Bakanlığı’yla görüşen Türk-İş Başkanı Ergün Atalay, hükümetin söz konusu maddede değişiklik sözü verdiğini açıklamıştı.

Atalay, şöyle demişti: “Dedik ki 58’inci maddeyle ilgili, ‘TTK’nın devlet eliyle işletilen sahaları hariç’ olacak. Bunu ilave ettikten sonra bizim bir sıkıntımız kalmayacak.”

Sorun çözülmüş değil
Hükümetin verdiği bu söz üzerine işçiler yer altında 22 saat sürdürdükleri eyleme son verdi, ancak 58’inci maddeye yönelik tepkiler dinmiş değil. TMMOB Maden Mühendisleri Odası (MMO) ve Zonguldak Barosu, bu maddenin tümüyle tasarıdan çıkarılması gerektiği görüşünde.

MMO Genel Başkanı Ayhan Yüksel, BirGün’e yaptığı açıklamada, Türk-İş Başkanı Atalay’ın açıklamasını eleştirerek, 58’inci maddeye ekleneceği belirtilen “TTK’nin devlet eliyle işletilen sahaları hariç” ibaresinin sorunu çözmeyeceğini vurguladı. Bu madde ile rödovansla işletilen sahaların özelleştirileceğine ve ‘havza madenciliğinin’ ortadan kaldırılacağına dikkat çeken Yüksel, şunları kaydetti:

“Biz, bir havzada bulunan madenlerin bütüncül bakış açısı ile tek elden planlaması yapılarak işletilmesini, yani ‘havza madenciliği’ni savunuyoruz. Bunun iki nedeni var: Birincisi, havza madenciliği maden rezervlerinin kaynak kaybına sebep olmadan ekonomiye kazandırılmasını sağlıyor. İkincisi, tek havzada tek elden üretim yapıldığında, işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda planlama da tek elden, dolayısıyla daha planlı ve organize şekilde yürütülüyor. Aynı sahaya beş on ayrı işletme koyduğunuzda hem rezerv kaybı oluyor, hem de iş güvenliği sağlanamıyor. Biz bu konuyu birçok kez gündeme getirdik, ancak hükümet bu işi yapboz tahtasına çevirdi.”

Net bir politika yok
Yüksel, hükümetin havza madenciliği konusunda son derece tutarsız bir politika yürüttüğünü belirterek, “Son üç yılda madenlerle ilgili 4 düzenleme yapıldı. Bu düzenlemelerin ikisiyle havza madenciliğine geçildi, diğer ikisiyle havza madenciliğinden çıkıldı” dedi.

Son olarak daha bu yıl çıkarılan Maden Bölgeleri Yasası ile Maden Kanunu’na ek yapıldığını anımsatan Yüksel, şöyle devam etti: “Bu yasa değişikliği ile ‘havza madenciliğine geçiyoruz, sahaları birleştireceğiz, kaynak kaybını önleyeceğiz, iş güvenliği sorunlarını çözeceğiz’ dediler. Ancak biz yönetmeliğin çıkmasını beklerken, şimdi bu 58’inci maddeyi getirdiler. Hükümetin havza madenciliği konusundaki politikasızlığı ciddi bir sorun. Oysa madencilik uzun erimli politikalar gerektirir. Ulusal bir madencilik politikası olmalı, bugün alınan karar yarın değişmemeli. Hükümetse günübirlik politikalarla işi götürüyor.”

MMO Başkanı Yüksel, 58’inci maddenin tasarıdan tümüyle çıkarılması, madenlerin havza madenciliğine uygun şekilde planlanarak işletilmesi ve özelleştirme politikalarına son verilmesi gerektiğini vurguladı.

Zonguldak Barosu Başkanı Özel Eroğlu da yazılı bir açıklama yaparak, 58’inci maddeye karşı olduklarını duyurdu. Karaman Ermenek’te üç yıl önce 18 işçinin can verdiği maden katliamını hatırlatan Eroğlu, “Bölgede ruhsatı bölerek sahaları ihale etmek, havza madenciliğine aykırıdır. Ermenek’te yaşanan maden faciasının sebebi, ruhsatın bölünmesi ile üç ayrı firmanın birbirinden ayrı ve habersiz çalışma yapmasaydı”dedi.

Türk-İş’i de eleştiren Eroğlu, “Türk-İş’in açıklaması günü kurtarmaktır. TTK yüzde 52’nin imtiyaz sahibi, özel sektör ise yüzde 48’in imtiyaz sahibidir. TTK’nın hariç tutulması ve özelleştirmenin yapılması, TTK’nın yüzde 48 üzerindeki denetim yetkisini kaldıracak ve ihaleyi alan rödovanstan kurtulacak, rezervleri heba edecek, işçi sağlığı ve iş güvenliği riskleri artacaktır. İhale adı altında kamufle edilen özelleştirme uygulamalarından vazgeçilmelidir” ifadelerini kullandı.

***

Ocak ‘kaçak’ pazarlama ‘YASAL’

Şırnak’ta 18 Eylül’de yaşanan, 8 madencinin can verdiği iş cinayetine ilişkin Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyet ile İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’dan oluşan CHP heyetinin hazırladığı rapor tamamlandı.

Raporda, söz konusu ocakta üretimin kaçak yapıldığı, ama üretilen kömürün hükümet kontrolünde pazarlandığı vurgulandı. Raporda, çıkarılan kömürün 20’nin üzerinde ile gönderilerek yardım kömürü olarak dağıtıldığı, oteller ile okulların kömür ihtiyacının da yine bu ocakta üretilen kömürlerle karşılandığı belirtilerek, şöyle denildi:

“Göçüğün yaşandığı bölgede Şırnak İl Özel İdaresi tarafından ‘üretime kapatılmıştır’ tabelası asılmasına rağmen, herkesin gözü önünde kömür çıkarılmaya devam edilmiştir. Kömürün pazarlama aşaması hükümetin kontrolündedir. Bu ocaklarda 3 bin civarında işçi çalışıyor. İşçilerin çoğu baretsiz, maskesiz çalışıyor. İş güvenliği konusunda hiçbir şart işletmeler tarafından yerine getirilmiyor. İşçiler günde 12 saat çalışıp asgari ücret alıyorlar. Her an göçük tehlikesi var. Basına yansımayan birçok kaza da oluyor.”