Delillere sahip çıkılması etkin soruşturmanın gereğidir
Mustafa Karadağ*
Hatay’da merkez ve diğer ilçelerde bulunan yapılara ilişkin zemin basınç dayanımlarıyla ilgili ıslak imzalı resmi evrakların bulunduğu Yapı Denetim ve Yapı Malzeme Şube Müdürlüğü için Hatay Valisi Rahmi Doğan’ın “oluru” ile yıkım kararı çıktı ve bina içindeki delil niteliğindeki çok önemli belgelerle birlikte yıkıldı ve enkaz haline getirildi.
Adalet Bakanlığı deprem bölgesine destek savcı gönderildiğini ve başsavcılıklarda Deprem Suçları Bürosu kurulacağını açıkladı. Bölgeden alınan ve medyaya yansıyan haberlere göre şu an yapılan iş daha ziyade müteahhitlerin ve deprem bölgesinde yapılan yağma ve hırsızlık suçu şüphelileri ile “deformasyon” yapan sosyal medya kullanıcılarının yakalanması ve tutuklanması ile sınırlı. Ancak ihmal edilen şey, özellikle hasarlı ve yıkılan binaların müteahhitleri ve diğer sorumlularının, bu binaların kontrolünde ve izinlerinde imzası bulunan kamu görevlilerinin adil bir şekilde yargılanmalarını, kusur durumlarına göre hukuki sorumluluklarının tespiti için binalardan numunelerin alınması ve tutanağa bağlanmaları gerekiyor.
***
Hatay Valiliği’nin içindeki belge ve numuneleri güvenli bir yere taşımadan Yapı Denetim ve Yapı Malzeme Şube Müdürlüğü ek binasının yıkılması ve delil niteliğindeki belgelerin moloz haline getirilmesi bu bağlamda çok önemlidir ve hilafsız delil yok etmedir. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz özdeyişinde olduğu gibi suç ve hukuk yargılaması için delil niteliğindeki mevcut belge ve numuneleri moloz haline getiren iradenin enkazları da usulüne uygun ve denetime olanak verecek biçimde, nitelikli ve ehil bilirkişiler marifetiyle beton, demir vs örnekleri alınmadan kaldırmayacağından ne yazık ki emin olunamaz.
Hatay’da bulunan ve olaya müdahil olan, binanın yıkımını fiilen ve geçici olarak durdurulmasını sağlayan avukatlar ile TBB temsilcilerinin Cumhuriyet Başsavcılığı ile konuştuğunu, irtibat kurduğunu biliyoruz. Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yıkım kararından ve onca çok katlı bina dururken yıkılması düşünülen tek katlı binanın içinde soruşturma ve yargılamalar için çok önemli belge asıllarının bulunduğundan haberdar edilmesine karşın kayıtsız kalması çok ciddi, affedilemez, hoş görülemez ağır bir ihmaldir. Yine bu şekilde ağır ihmal içindeki Başsavcılığın enkazdan delil toplama konusunda da özenli davranacağını beklemek çok iyi niyetli ve naif bir düşünce olabilir.
Ceza Muhakemesi Kanunu çok açık, Cumhuriyet savcısı ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimi veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür. Hemen söylemek gerekir ki som cümle asla şüpheliyi koruma olarak anlaşılamaz, murad edilen sadece temel ve evrensel hukuk kuralları gereği adil yargılanma ve savunma hakkının korunmasıdır.
Suçun işlendiği her haliyle bellidir, binalar zarar görmüş, insanlar yaşamlarını kaybetmişlerdir, deliller orta yerde durmaktadır. Yapılması gereken, bir an önce olası şüpheliler ve deprem bölgesinde işlen diğer suç faillerinin yakalanması, hesaplarına bloke konulması çalışmalarına koşut olarak yıkılan ve hasarlı binalardan, TBB ve TMMOB ile irtibata geçilerek ehil bilirkişiler marifetiyle ve bir avukatın bulunmasıyla gerekli numunelerin sağlıklı bir şekilde alınıp, tutanağa bağlanması ve delillerin uygun ve güvenli bir yerde saklanmasıdır. Durumun hassasiyeti ve yaşanan hukuksuz davranışların çoğalma ihtimaline binaen avukatlar soruşturmalardan ve delillerin tespiti işlemlerinden uzak tutulmamalı, işbirliği yapılmalıdır. Kolluk, yargıç yerine geçip cezalandırmak yerine Cumhuriyet savcılarının talimatı doğrultusunda hareket etmelidir. Unutulmalıdır ki hukuktan hiçbir zaman ve ortamda vazgeçilemez.
*Yargıçlar Sendikası eski başkanı