Demokrat Makina Mühendisleri Grubu Başkan Adayı Tataroğlu, “Tüm üyelerimizi ‘Demokrat Makina Mühendisleri’ listesini desteklemeye davet ediyoruz. Seçimlere güçlü bir katılım sağlayabilirsek bize karşı yıpratma ve yıldırma çabası içinde olanlara karşı sesimizi çok daha gür çıkarabiliriz” diyor

Demokrat Mühendisler: Sesimizi daha gür çıkarmalıyız

Yunus Emre CEREN

TMMOB Makina Mühendisleri Odası (MMO) İstanbul Şubesi, yarın (9 Şubat) yapılacak olan şube seçimleriyle yeni yönetimini belirleyecek. Seçimlerin öncesinde ‘Demokrat Makina Mühendisleri’ grubunun başkan adayı İbrahim M. Tataroğlu ile konuştuk. Tüm üyeleri seçimlere katılmaya davet eden Tataroğlu, "Ülkemiz, halkımız ve meslektaşlarımız adına daha fazla söz hakkına sahip olmak ve sesimizi daha gür çıkarmak için örgütümüzün gücünü ortaya koymamız gerekiyor" diyor.

Ülkemizde mühendislerin çalışma koşulları ne durumda ve meslek odası olarak önceliğiniz nedir?
Son birkaç yıldır mühendislik mesleğinin itibarsızlaştırılması ve mühendislik eğitimindeki niteliğin düşürülmesi nedeniyle meslektaşlarımız mühendislikten ziyade ara teknik eleman pozisyonlarında işe alınmak isteniyor ve bu pozisyonlarda çalıştırılıyor. Yıllarca mühendislik eğitimi almış olan meslektaşlarımızın bu durumu ise ülkemiz sanayisini ve yurttaşların aldığı mühendislik hizmetlerini doğrudan etkiliyor. Meslektaşlarımız asgari ücretten çalışmaya zorlanıyorken bunlar yetmezmiş gibi SGK, 2012 yılında TMMOB ile imzaladığı Mühendislik Asgari Ücreti Protokolü’nü tek taraflı feshederek yasal olmayan bir şekilde, mühendislerin asgari ücret haklarını ellerinden aldı. Biz mühendislik asgari ücreti için mücadeleye devam ediyoruz, gelecek dönem en önemli gündemlerimizden birisi de Mühendis Asgari Ücreti olacak. Ayrıca Mühendis Emeği Çalışmaları ve Araştırmaları Merkezi projemizi bu dönemde hayata geçirerek mühendislerin emeğinin karşılığını almaları noktasında çok daha etkili çalışmalar yürüteceğiz.

MÜHENDİSLİK EĞİTİMİNDE NİTELİK YERLERDE

Mühendislik eğitimindeki nitelik kaybından bahsettiniz, bunun sizce nedeni nedir?

Aslında bakacak olursanız, yükseköğretimdeki nitelik kaybının en temel sebeplerinden birisi yeterli akademik kadro olmadan her şehirde bir üniversite ve mutlaka bir mühendislik fakültesi açma anlayışıdır. Üniversiteleri yalnızca barındırdıkları kadro ve öğrenci nüfusuyla kent ekonomilerini ve inşaat sektörünü besleyecek bir yapı olarak gören bir anlayışla karşı karşıyayız. Öğrencileri müşteri olarak gören bu anlayışın üniversitelerde verilen eğitimi geri plana atmış olması eğitim sistemini büyük bir krize sürükledi. Üstelik bir de KHK’larla haksız yere işten atılan akademisyenler nedeniyle mevcut kadro daha da niteliksizleştirildiği için bu kriz daha da derinleşmiş oldu. Bugün üniversitelerden yeni mezun olan arkadaşlarımız 1 metre su sütununun kaç bara eşit olduğunu dahi bilemiyor oluşu, mühendislik eğitimi açısından geldiğimiz noktayı bence çok güzel ifade ediyor.

Sanırım son söylediğiniz şeyi eski mühendisler anlayacaktır. Konuyu biraz daha ülkedeki güncel olaylar üzerinden konuşacak olursak, bilimin ve tekniğin göz ardı edilmesi başka ne gibi sorunlara yol açıyor?
Daha yakın zamanda Elazığ’da meydana gelen depremde, yine ve yeniden doğal afetlere hazır olmadığımızı gördük. Büyük projeler haricinde, ülkemizde bulunan yapıların kaç tanesi deprem, sel vb. afetlere dayanıklıdır? Kaç tanesi üzerinde gerekli teknik çalışmalar yürütülmüştür? İstanbul gibi bir metropolde meydana gelebilecek bir deprem için hangi çalışmalar yapılmaktadır? Bu soruların cevaplarını verdiğimizde bilim ve tekniğin ışığından ayrılmanın sonuçlarının neler olabileceğini de öngörebiliriz.

BİZ ‘YA İSTANBUL YA İSTANBUL’ DİYORUZ

Depremi önleyemiyoruz ancak etkilerini önleyebiliriz. Bu konuda neler yapılmadı, nelerin yapılması gerekli?

TMMOB ve bağlı odalar kamu sağlığını ilgilendiren bu gibi konular için düzenli olarak araştırma yapıyor ve kamuyu aydınlatıcı raporlar hazırlıyorlar. Ayrıca bu raporları ilgili kurum ve kuruluşlara da gönderiyorlar. Bundan birkaç ay önce İstanbul Havalimanı’nda meydana gelen bir olay nedeniyle de görmüştük, olumsuz hava koşulları nedeniyle çok sayıda uçak iniş yapamadı ve Çorlu’ya yönlendirildi. TMMOB İstanbul İKK, Aralık 2014’te yayımladığı raporda bölgedeki rüzgârlar nedeniyle yaşanabilecek olumsuzluklara karşı uyarılarını yapmıştı. Ancak iktidar her zaman olduğu gibi o gün de söylediklerimize kulaklarını tıkadı. Rant uğruna olmaması gereken bir projeyi inatla sürdürdüler.

Aynı şey depremler için de geçerli. TMMOB tarafından hazırlanan raporlarda açıkça görülebileceği üzere deprem öncesi ve sonrası alınması gereken önlemler bir an önce alınmalıdır. Deprem toplanma alanlarına AVM’lerin yapılması, kamu kaynaklarının büyük rant projelerine ayrılması gibi uygulamalar kamu hayatını tehlikeye atmaya devam ediyor.

Aynı şey Kanal İstanbul Projesi için de geçerli mi?

Bizim için Kanal İstanbul diye bir seçenek yoktur. Ya İstanbul ya İstanbul diyoruz. Kamu kaynaklarının rant uğruna harcanmasına, çevre katliamına, bilim insanlarının uyarılarının dikkate alınmamasına karşıyız. Üstelik Büyük İstanbul Depremi’ni konuşmamız gereken şu günlerde Kanal İstanbul’u konuşuyor olmamız çok büyük bir hata. Bütün bunların sebebi ise ortaya konulan projelerde iktidar ve çevresinin cebini doldurabilmek için bilimden ve teknikten uzaklaşılmasından başka hiçbir şey değildir.

Peki, AKP iktidarının demokratik kitle örgütleri üzerinde kurduğu siyasal ve ekonomik baskıları nasıl değerlendiriyorsunuz? Meslek odalarının zayıflamasını neden bu kadar önemsiyorlar?

Biz TMMOB’ye bağlı olan 24 meslek odasından bir tanesiyiz ve her oda kendine meslek alanlarına özgü çalışmalar yürütüyor. Hepimiz ayrı ayrı, kendi alanlarımızla ilgili iktidarı rahatsız eden, çünkü Türkiye gerçeklerini ortaya çıkaran veriler topluyor ve bunu meslektaşlarımızla, halkımızla ve diğer kuruluşlarla paylaşıyoruz. Her yıl işçi sağlığı ve iş güvenliğine yönelik, kadın cinayetlerine yönelik, Türkiye sanayi ve ekonomisine yönelik çalışmalar, sempozyumlar, toplantılar ve çalıştaylar düzenliyoruz. Yani iktidarın gizlemeye, örtbas etmeye çalıştığı konuları, bilimsel verilere dayanarak ortaya çıkarıyoruz. Odalar olarak arzu ettiğimiz tek şey, meslektaşlarımızın, halkımızın ve ülkemizin çıkarlarını savunmak ve haklarını korumak.

TÜM ÜYELERİMİZİ BEKLİYORUZ

Son olarak, 8-9 Şubat’ta yapılacak olan Şube Genel Kurulu ve seçimlerine dair söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Bizler, insan sağlığını, kamusal denetimi, mühendislik eğitimini ve meslektaş sorunlarını her zaman ön planda tutuyoruz. Ülkemiz, halkımız ve meslektaşlarımız adına daha fazla söz hakkına sahip olmak ve sesimizi daha gür çıkarmak için örgütümüzün gücünü ortaya koymamız gerekiyor. Seçimlerde katılım ne kadar yüksek olursa biz de o kadar güçlü olur, bizlere karşı yıldırma ve yıpratma çabası içine girmiş olanlara ise iyi bir cevap vermiş oluruz. Bu nedenle tüm meslektaşlarımızı 8-9 Şubat’ta yapılacak olan Şube Genel Kurulu ve seçimlerine katılmaya ve ‘Demokrat Makina Mühendisleri’ listesini desteklemeye davet ediyoruz.