Etiyopya ordusunun yenilgiye uğrattığı TPLF, müzakere başlatılması ve Tigray’ın uçuşa yasak bölge ilan edilmesini istiyor. Hükümet ise TPLF silah bırakmadan görüşme olmayacağını savunuyor.

Dengeler değişti

Pavan Kulkarnı

Etiyopya İletişim Bakanı Legesse Tulu önceki gün Amhara’nın doğusu ve Afar eyaletinin tamamının Tigray Halk Kurtuluş Cephesi’nden (TPLF) geri alındığını duyurdu. Geçen yıl kasım ayında Tigray eyaletinin başkenti Mekelle’de bir ordu üssüne saldırarak savaşı başlatan TPLF, Amhara’nın Wollo bölgesinde stratejik olan birkaç şehir ve kasabayı ele geçirdikten sonra ülkenin başkenti Addis Ababa’ya ulaşmasına yaklaşık 200 kilometrelik mesafe kalmıştı.


TPLF, başkente giden otoyolun bulunduğu kritik bir güzergah olan Mille bölgesine ise sadece 50 km uzaktaydı. Başbakan Abiy Ahmed liderliğindeki federal ordu, Amharan ve Afar’daki milislerin desteğiyle TPLF’nin kontrolü altında olan kasabalarda yeniden üstünlük sağladı. Mekele’nin 60 kilometre güneybatısındaki Amhara’daki Abergele kasabasının ordu kontrolüne geçmesiyse kritik önemde görüldü. Bu kasaba, TPLF’nin geçen yıl Mekele’den geri çekilme sırasında askerleri için bir sığınaktı. TPLP, karargâhı olan Tigray’a yakın Tembien bölgesini de ordu karşısında kaybedince saklanacak pek bir yeri kalmadı.

HÜKÜMET TİGRAY’A GİRMEK İSTEMİYOR

İçişleri Bakanı Legesse Tulu’ya göre federal ordu TPLF’yi Tigray’a kadar takip etmeyecek. TPLF’nin Sudan sınırındaki Humera bölgesini ele geçirmeye çalışmasıyla ilgili ise hükümetin başka planları mevcut. Tulu, "TPLF güçlerinin mülteci kamplarının bulunduğu Humera’ya bir saldırı girişiminde bulunduğunu ancak geri püskürtüldüğünü söyleyebiliriz. TPLF, Sudan’a bir koridor, bir yaşam hattı açmak için hamlelerde bulunuyor" diye konuştu. Güç kaybeden TPLF’nin Sudan sınırına açacağı koridor, yeniden saldırılar başlatabilmesi için güvenli bir sığınak, bir kaçış güzergahı olarak görünüyor.

Hükümet bu koridoru savunmaya kararlı olsa da TPLF’yi Tigray’a kadar takip etme konusunda isteksiz. TPLF’nin Amhara ve Afar’daki çatışmalarda öldürülen savaşçılarının cesetlerini toplu mezarlara gömmek için Tigray’a taşıdığı belirtiliyor. Hükümet ise TPLF tarafından kontrol edilen Tigray bölgesine girerse aleyhine bir propaganda yapılmasından endişe duyuyor. Bu endişeler ciddi bir nitelik taşıyor. TPLF’nin yürüttüğü savaşın arkasındaki "ana güç" olmakla suçlanan ABD, uzun süredir soykırım suçlamalarını Etiyopya hükümetine yüklemeye çalışıyor.

MÜZAKERE TEKLİFLERİ OLUMLU KARŞILANMADI

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (OHCHR) ve Etiyopya İnsan Hakları Komisyonu (EHRC) tarafından yürütülen bir ortak soruşturmada soykırıma dair hiçbir kanıt bulunamadı. Buna karşılık, ABD ve Avrupalı müttefikleri, yeni bir soruşturma başlatmak için OHCHR’yi yeniden harekete geçirdi. Amhara ve Afar’daki askeri yenilgisini "cesur bir geri çekilme eylemi" sözleriyle gizleyen TPLF lideri Debretsion Gebremichael ise Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri António Guterres’e yazdığı mektupta "barış sağlanması için" arabuluculuk talebinde bulundu. Etiyopya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Dina Müfti ise TPLF’nin barış talebine karşılık “TPLF, bir terör örgütüdür ve Etiyopya hükümeti bu örgütle müzakere masasına oturmayacaktır" yanıtı verdi.
Addis Ababa yönetimi, TPLF’nin silahsızlandırılması ve liderliğinin teslim olmasını istiyor. Bu koşullar sağlandığı takdirde sorunları tartışmak ve çözmek için bir "ulusal diyalog" olabileceğini savunuyor. Ancak TPLF’lilerin teslim olduktan sonra ağır suçlamalarla karşı karşıya kalacağı göz önüne alındığında TPLF liderliğinin bu şartları kabul etmesi pek olası değil.

BÖLGE HALKI BİRÇOK SAVAŞ SUÇU BİLDİRDİ

TPLF’nin işgalinden kurtarılan kasabalarda yüzlerce kişinin katledildiği, toplu mezarlara gömüldüğü, cinsel saldırılar, yağma ve tıbbi tesislerin yakılması gibi vahşetlerin yaşandığı belirtiliyor. Örneğin, Raya Kobo kasabası sakinleri TPLF’nin keskin nişancılarının 120 sivili öldürdüğünü iddia ederek kurbanların gömülü olduğu toplu mezarları gösterebileceğini belirtti. Raya Kobo, 18 Aralık’ta Mekelle’yi başkent Addis Ababa’ya bağlayan karayolu üzerindeki Woldia kasabası ile birlikte TPLF’nin elinden kurtarıldı.

TPLF’nin Woldia’ya 10 kilometre uzaklıktaki Gobeye kasabasında ise sağlık çalışanlarını hastaları tedavi etmemeleri için engellediği aktarıldı. Sonuç olarak, bu kasabada birçok doğum tıbbi müdahale olmadığı için ölümle sonuçlanırken tedavi olamayan çok sayıda HIV hastasının da yaşamını yitirdiği bildiriliyor. Bu ay TPLF’den geri alınan Amhara’nın diğer kent ve kasabalarındaki sağlık çalışanları da benzer ifadeler verdi.

Amhara eyaleti Kadın, Çocuk ve Sosyal İşler Dairesi Başkanı Asnaku Dires, bu bölgede TPLF güçleri tarafından en az 147 kadın ve 17 çocuğun cinsel saldırıya uğradığını söyledi. TPLF’yi üretim araçlarını kasten yok etmekle de suçlayan Dires, Kombolcha’daki sanayi merkezinde tüm fabrikaların ve işletmelerin yaklaşık yüzde 80’inin kullanılamaz hale getirildiğini belirtti. Dessie’de oteller, üniversiteler ve hastanelerin de sistematik olarak hedef alındığı belirtiliyor.

UÇUŞA YASAK BÖLGE KARARI MÜMKÜN MÜ?

Amhara’da bir milyondan fazla ve Afar’da on binlerce sivili yerinden etmekle suçlanan TPLF, hakkındaki çeşitli iddialara rağmen BM’den koruma isteyebiliyor. Askeri yenilgilerinin ardından Tigray’a geri çekilen TPLF lideri Gebremichael’in BM Genel Sekreteri’ne yolladığı mektupta, Etiyopya hükümetini müzakereye zorlamak için “uluslararası topluma” çağrı yapması dikkat çekici. Ayrıca Etiyopya ve Eritre’ye de silah ambargosu uygulanmasını istiyor.

TPLF’nin zafer kazanması durumunda 2018’deki barış anlaşmasının bozulacağını bilen Eritre ise bu savaşta Etiyopya hükümetini destekliyor. Ancak Tigray, BM üyeliğine sahip egemen bir devlet değil ve TPLF’nin Etiyopya’ya silah ambargosu çağrısının uluslararası hukukta hiçbir geçerliliği yok. Gebremichael, olası hava saldırılarına karşı Tigray’ın uçuşa yasak bölge ilan edilmesini de isterken bu talebin BM Güvenlik Konseyi’nden geçmesi mümkün görünmüyor. Tigray’ın uçuşa yasak bölge ilan edilmesi için BM’ye 12 kez sunulan talepler Rusya, Çin, Hindistan ve diğer Afrika ülkelerinin oylarıyla reddedilmişti.

Peoples Dispatch’ten çeviren BirGün Çeviri Kolektifi