6 Şubat depremlerinde yıkılan Hatay’daki MCG TOWERS davasında tutuksuz 14 sanık bugün hakim karşısına çıkacak. Bilirkişi raporlarına itiraz eden avukatlar, “Deniz manzarası kaybolmasın diye kiriş yapmamışlar” dedi.

Deniz manzarası için kiriş yapmamış
Depremle ortadan ikiye ayrılan bina 12 kişiye mezar olmuştu. (Fotoğraf: BirGün)

İlayda KAYA

Maraş merkezli depremlerde yerle bir olan MCG TOWERS’ın ilk duruşması bugün İskenderun Adliyesi 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Yakınlarını kaybeden aileler, davada tek tutuklu sanık olmamasına isyan ederken avukatlar ise “‘Deniz manzarası kaybolmasın’ diye bağlantı kirişleri yapmamışlar. Bu başlı başına suç” dedi.

6 Şubat’ta peş peşe yaşanan depremlerde Hatay’ın İskenderun ilçesinde MCG TOWERS isimli bina, yerle bir oldu. İlk depremde binanın yarısı yıkılırken ikinci depremle binanın kalan yarısı yıkılarak tamamen enkaz haline geldi. Ortadan ikiye ayrılarak yıkılan binanın yıkılmasıyla 12 kişi öldü, 4 kişi ise yaralandı. İskenderun Adliyesi’nde bugün sabah 09.00’da görülecek duruşma öncesi aileler adalet talebinde bulundu.

KAÇMA RİSKİ VAR

Yıkılan binada annesini ve babasını kaybeden Süheyl Sümbültepe, BirGün’e yaptığı açıklamada, sahte hukuk raporunun baz alınarak bir bilirkişi raporu hazırlandığını söyledi. Sümbültepe raporun ‘altyapı’ya dikkat çekilerek hazırlandığını ancak binanın ortadan ikiye bölünerek yıkılmasının, üstyapıda kusur olduğuna işaret ettiğini söyledi. Binada statik proje hatası olduğuna dikkat çeken Sümbültepe şunları söyledi: “İddianameden sonra Konya Teknik Üniversitesi’nin raporuna defalarca itiraz ettik. Sadece ben 33 dilekçe verdim. Depremin şiddeti İskenderun’da 0.4’ten küçüktü. Dolayısıyla İskenderun’da bir ölüm yaşanmamalıydı. Konya Teknik Üniversitesi’nden gelen raporun ucubeliğinin savcı da mahkeme başkanı da farkında. Biz sıfırdan bir rapor hazırlanmasını ve dosyaya girmesini istiyoruz. Statik projede uygunsuzluk var. Tadilat projesi hazırlanmadan, birinci ve ikinci katlara çelik kiriş eklenmesi, üst katlara betonarme kiriş eklemeleri statik projenin uygunsuz olduğunu gösteriyor. Binanın ilk kısmının yıkılması, 12 saat sonra 2. kısmının yıkılması binanın durumunun zeminle alakasız olduğunu gösteriyor. Üstyapıyla ilgili problem var. Statik Proje Müellifi ve kaba inşaatı yapan Mehmet Yılmazlar, hazırlattığı raporla zemin altı işlemini yapan taşeron firmaya ve belediyeye suç atmaya çalışıyor. Binanın zemininde bir sorun yok. Bina batmadı. Zemin üstü ile ilgili bir problem var, binanın yıkılış şekli ortada.”

 MCG Tower’ı inşa eden şirketin sahibi olan Muhammet Coşkun Gökkan’ın, ‘dolandırıcılık, uyuşturucu, tehdit’ suçlarından aranırken 2 yıl önce drone destekli bir operasyonla yakalandığını anımsatan Sümbültepe, şöyle devam etti:

“Farklı dosyadan tutuklu olması bizim içimizi rahatlatmıyor çünkü bizim dosyadan tutuklu değil. Diğer dosyalardan tahliye alırsa yeniden ülkeden kaçacak çünkü daha öncede bunun için uğraşmış biri. Sanıkların yurtdışına kaçmalarından korkuyoruz.”

Bugün görülen duruşmaya da destek çağrısı yapan Sümbültepe, “1 yıl geçmesine rağmen hâlâ bilirkişi raporunun doğruluğunu sorguluyoruz. 1999 depreminde depremin büyüklüğüne atıfta bulunup beraat alan kurum, kuruluş, şahıslar bunu başardı, başardıklarını gördüler. Aynı formülü Hatay depreminde uyguluyorlar” dedi.

TEK HEDEFLERİ KAZANÇ

Ailelerin avukatı Bülent Akbay da “Deniz manzarası kaybolmasın diye binayı ayakta tutacak bağlantı kirişleri yapmadılar. Tek hedefleri daireleri daha pahalıya satmaktı. Bununla ilgili belgeler de var. Birinci kata gelince döşemenin eğildiğini görmüşler ve binanın çökeceğini düşünmüşler. Birinci kattan sonra kiriş koymuşlar. Bu kirişlerin bağlatılarını koyarlarsa deniz manzarası bozulacak diye bağlantısız kiriş koydular. Bu da binanın çökmesinin birinci nedeni oldu. Bu da başlı başına suç” dedi.

∗∗∗

14 SANIK İÇİN CEZA İSTENİYOR

Yıkılan binaya ilişkin İskenderun Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan ve İskenderun Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunulan iddianamede, MHP eski Belen Belediye Başkanı’nın akrabası ve binanın Statik Proje Müellifi olan Mehmet Yılmazlar’ın da aralarında bulunduğu 14 kişi hakkında ‘bilinçli taksirle ölüme ve yaralamaya neden olma’ suçundan ceza istendi. İddianamede “Binanın yapımı, malzeme kalitesi, uygulama denetimi vb hususlarda dönemin mevzuatına aykırı bir şekilde davranıp soruşturmaya konu yapının çökmesine neden olmak suretiyle şüphe oluştuğu anlaşılmıştır” denildi. Öte yandan binaya ilişkin Konya Teknik Üniversitesi tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda da binanın teknik yapıya ‘uygun’ yapıldığı kaydedildi. Rapora ilişkin aileler itiraz dilekçesi sundu. Sunulan dilekçede değerlendirmelerin ‘eksik’ yapıldığına dikkat çekilerek özetle şunlar denildi:

• Dosyada yapının çekme mesafesi ile ilgili değerlendirme yapılması gerekliliği açıkken, bu hususta herhangi bir inceleme yapılmadığı görülmektedir.

• Binanın yıkılma şekli, dayanımını yitiren yapıların yıkılma şeklinden farklı olduğundan üst yapının imalatı ya da tasarımının da kusurlu olduğuna işaret etmektedir.

• Raporda deprem ivmesinin 0.7g olarak ölçüldüğü bilgisine yer verilmişse de ivme değerinin hangi istasyona ait olduğu belirtilmemiş.