Karadeniz Çevre Yolu'nun doğaya verdiği zararlar kendini göstermeye başladı. Karadeniz'in hırçın dalgaları taşları ve kumları otoyola saçıyor

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü Ulaştırma Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Fazıl Çelik, Karadeniz'de ortalama dalga yüksekliğinin 5-6 metre olduğunu belirterek, "Karadeniz Sahil Yolu dolgusu ise 4-5 metre yükseklikte yapıldı. Dalga, dolgudan yüksek. Birçok yerde dalgalar kum ve çakılları yola savurmakta ve bu durum hızlı akan trafik için tehlike oluşturmaktadır" dedi.

Çelik, yaptığı açıklamada, Samsun ile Sarp Sınır Kapısı arasında inşa edilen 542 kilometrelik Karadeniz Sahil Yolu'nun resmi açılışının yapılmasına rağmen halen tartışıldığını, çünkü dile getirilen olumsuzlukların birebir yaşanmaya başlandığını söyledi.

Yolun güzergah seçiminin yanlış yapıldığını, yolun güneyden geçirilmesi gerektiğini savunan Çelik, "Karadeniz kıyılarına 1960'h yıllardan itibaren çok ağır darbeler indirildi. Eski sahil yolunu ayakta tutabilmek için 40 yıl boyunca denize taş taşındı. Bu felaket yolunun ne yol emniyeti vardır, ne de can ve mal emniyeti. Harcanan para ile güneye çok daha ekonomik ve çok daha fonksiyonel bölünmüş yollar yapılabilirdi" diye konuştu.

'DALGA, DOLGUDAN YÜKSEK'
Çelik, Karadeniz Sahil Yolu yapılırken bütün mühendislik ilkelerinin bir kenara bırakıldığını ileri sürerek, "Karadeniz'de ortalama dalga yüksekliği 6-7 metredir. Karadeniz Sahil Yolu dolgusu ise 4-5 metre yükseklikte yapıldı. Dalga, dolgudan yüksek" dedi.

Bu durumun son yıllarda etkili olmaya başlayan küresel ısınma ile birlikte düşünüldüğünde büyük olumsuzluk getireceğini savunan Çelik, şöyle devam etti: "Yol boyunca birçok yerde dalgalar, kum ve çakılları yola savurmakta ve bu durum hızlı trafik için tehlike oluşturmaktadır. Yani yapılan dolgu yüksekliği yeterli olmamıştır. Bunu önlemek için bazı yerlerde tahkimat üzerine beton duvarlar inşa edilmiştir. Ama daha yüksek dalgalarda hangi çarelere başvurulacaktır bilinmez. Yolun çok büyük bir bölümü Karadeniz'in yüksek dalgalarının doğrudan temasına maruzdur. Kumsal üzerine yığılan tahkimat ve 'T' mahmuz taşlarının güçlü fırtınalara dayanması olanaklı değildir. Bunun örnekleri birçok kez gözlenmiş, halen de gözlenmektedir."