Elazığ’da meydana gelen 6,8 büyüklüğündeki depremin ardından hayat yurttaşlar için zor bir hal aldı. Deprem bölgesinde hayata tutunmaya çalışmak zor, bir kadın olarak yaşamak ise çok daha zor. Depremzede kadınlar, insanca yaşayacakları koşullar istiyor

Deprem çadırında kadın olmak: Yoktan var  eden onlar yok sayılan  yine onlar

Merve ATICI

Bu erkek egemen düzende kadın olmanın kendisi başlı başına bir mücadele. Savaşlarda, afetlerde yerle bir olan yaşamı yeniden kuranlar, yoktan var edenler her zaman kadınlar oluyor. Bunun en yakın örneklerinden biri 24 Ocak’ta Elazığ’da 41 yurttaşın yaşamını yitirdiği 6,8 büyüklüğündeki deprem oldu. Facia sonrasında bölgedeki kadınlar çadırlarda yaşam mücadelesini sırtlanırken, ihtiyaçlarının karşılanması noktasında ise arka plana itildi.
Deprem bölgesinde kısıtlı imkânlarla yaşama tutunmaya çalışmak zor. Bölgedeki kadınlar ne gibi zorluklar yaşıyor? Kadınların ihtiyaçları karşılanıyor mu? Yardımların öncelik sırası ne? Bu ve benzeri soruların cevabını alabilmek için Elazığ’daki depremzede kadınlarla konuştuk. Bölgedeki kadınların dile getirdiği sorunlar ise ortak: “Kadınsal ihtiyaçlarımız karşılanmıyor, erkek yetkililer özellikle kadınlara karşı çok sert.”

Toplumun kadına dayattığı rollerin deprem bölgesinde de devam ettiği görülüyor. Yemek yapmak, soba yakmak, çocuklara bakmak gibi işler; evde olduğu gibi deprem çadırında da kadının sırtına yüklenmiş durumda. Konuştuğumuz depremzede kadınların kaygısı da sorunları da aynı: “Evimize ne olacak? Çocuklarıma nasıl bakacağım? Onları nasıl besleyeceğim, nasıl ısıtacağım?” Kadınsal ihtiyaçlarının nasıl sağlandığı konusunu ise ancak biz sorduğumuzda dile getiriyorlar; çünkü deprem bölgesinde bu ihtiyaçların öncelik sırası çok geride. Kadınlar için en önemli ihtiyaçlardan olan hijyenik ped, tampon, çamaşır gibi ürünlerin yardımı ya çok geç sağlanıyor ya da yardım getiren halk tarafından tedarik ediliyor. Kadınların bu ihtiyaçları yetkililerin gözünde ikinci planda.

Sakine A., yaşadıklarını şöyle anlatıyor:

“Depremden sonra evimiz için hasarlı raporu verildi. 'Eve girmeyin' dediler. AFAD çadırında kalmaya başladık. Çadırda yaşamaya başladığımız gün birer battaniye, bir çuval odun-kömür verdiler. Battaniyeler yetersiz kaldı, sonra kimse yeni battaniye getirmedi. Kadınsal ihtiyaçlarımıza ulaşmada zorluk yaşadık tabii. Evimize giremediğimiz için çamaşır, ped bulamadık hiçbir yerden. Yardım kolilerinde yoktu bunlar. Yardım getiren vatandaşlar sordu sağ olsunlar, birkaç paket onlar ped verdi. Çamaşır bulamadık, kızlarım sürekli sıkıntı yaşadı, 'Anne çamaşır yok hasta olacağız' dediler, ama nerden bulalım? Kimseden bulamayınca mecbur hasarlı eve girip almak zorunda kaldım.”

‘AŞEVİ YETKİLİSİ SÜREKLİ BAĞIRIYORDU’

Kolilerle dağıtılan gıda yardımının yalnızca bir kez yapıldığını söyleyen kadınlar, yemek dağıtımının yapıldığı aşevlerinde de erkek yetkililerin sert tutumlarıyla karşı karşıya kalıyor. Sakine A., Elazığ'da bir aşevi yetkilisinin tutumundan söz ederken “Yemek almaya gittiğimizde bizi hep aşağılıyordu, çok bağırıyordu” ifadelerini kullanıyor.

Tüm bunlara daha fazla dayamadıklarını belirten Sakine A., sonrasında olanları ise şöyle anlatıyor:"Çadırda daha fazla kalamazdık. Yardım yetersiz, imkânlar kısıtlı, mecburen Diyarbakır’a geldik. Valiliğe gittim. İhtiyaçlarımız için yardım talep ettim, Valilik 'Biz bir şey yapamayız, Elazığ Valiliği’ne başvurun' dedi.”

Söylediğine göre Elazığ Valiliği, Sakine A.'nın talepleri ile ilgili başvurusuna hâlâ yanıt vermiş değil.

‘TUVALET YOK, BANYO YAPAMIYORUZ'

Bir diğer depremzede Çiçek Demir ise 3 çocuğu ve eşi ile birlikte hâlâ AFAD çadırında hayata tutunmaya çalışıyor. Bir çocuğunun ayağında platin var.
Çadırlarında tuvaletin olmadığını kaydeden Demir, “Sürekli dışarıda bir tuvalete gitmek zorundayız. Bu tuvalet de paralı. Oğlumun ayağında platin de olduğu için çok zor durumda kalıyoruz" diye konuşuyor.

Demir de gıda yardımı olarak yalnızca bir kez koli dağıtımı yapıldığını söylüyor, "Onun dışında bir şey verilmedi” diyor.

Kişisel ihtiyaçlarının ne ölçüde karşılandığını sorduğumuzda ise Demir, banyo yapamadıklarını, deterjan bulamadıklarını, kullanmaları gereken ilaçları temin edemediklerini söylüyor. Demir, çamaşır ve ped ihtiyaçlarını ise depremden çok çok sonra karşılayabildiklerini, bunun da sadece çamaşırla sınırlı kaldığını ifade ediyor.

Demir de, görüştüğümüz diğer depremzede kadınlar da kendileri ve aileleri için insanca yaşayabilecekleri koşulların bir an önce sağlanmasını umut ediyor.