Deprem Uzmanı Prof. Dr. Zafer Akçığ: Binaları yerinde yenilemek çözüm değil

Aycan KARADAĞ

30 Ekim günü Samos Adası merkezli olan 6.9 büyüklüğündeki depremden İzmir büyük yara aldı. Depremin Bayraklı ve Bornova’ya büyük hasar verdiğini ifade eden Deprem Uzmanı Prof. Dr. Zafer Akçığ, “Bilindiği gibi bu İzmir depremi değil. Merkez üssü Samos Adası.

Depremin etkisi İzmir’de Bornova ve Bayraklı bölgesi ve bir ölçekte Mavişehir’de görüldü. Bunun da sebebi; öncelikle bölgelerin zemin yapısal özelliklerinden ve üzerlerine yapılan kalitesiz inşaattan kaynaklanıyor” diye konuştu.


Depremin görüldüğü fay hakkında bilgi veren Akçığ, “Bu hareket Küçük Menderes açılımında olan Doğu-Batı yönlü fayda oldu. Deniz içerisinde olduğu için Egeden gelen faylarla kesişme noktasındaki ilişkiyi maalesef bilemiyoruz. Karada ise biri Tuzla fayı(Torbalı’dan geçen) diğeri ise Gülbahçe fayı var. Bu iki fayın uzantıları ise Kuşadası Körfezine gidiyor. Bunların mekanizmaları farklı. Bu depremin oluştuğu fay düşey hattı. Ondan dolayı Sığacık’ta bir mini bir tsunami meydana geldi. Bu faya bakarsak eğer sönümlenmeye doğru gidiyor. Diğer iki fay hattına bakarsak eğer, o fay hatlarında depremler oluyor. Bu deprem o fay hatlarını tetikler demek ya da tetiklemez demek yanlış olur. Bu iki fay, bizim meşhur İzmir fayı ile kesişiyor. Özellikle Tuzla’dan gelen fay Alsancak’ta kesişiyor. Gülbahçe hattı en son 1687 yılında harekete geçmiş. 6.5 büyüklüğünde bir deprem olduğu, İzmir ve Manisa’da 20 bin ölüden bahsediliyor. Gözlemsel değerler tabii. Bu şartlarda o fayın harekete geçmesi tehlikeli. Onun yenileme periyodu yaklaşık 330 yıl. O da limitlerine geliyor. Bu tabii istatistiksel bir bakış açısı. İzmir merkezli depremde İzmir’in bütün düzlük bölgeleri risk altında” diye konuştu.

İzmir’in kaybedeceği bir dakikası bile olmadığını vurgulayan Akçığ, “9 Eylül Üniversitesi olarak 2014 yılında biten bir projemiz var. Bunun içerisinde başka üniversiteden arkadaşlar da var. Bu projenin müşterileri ise İzmir Büyükşehir Belediyesi ile AFAD, destekçisi ise TÜBİTAK. Bu projenin sonuçları hem AFAD da hem de İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde var. Sonuçlar incelenirse Manavkuyu ve Bornova’da oluşan hasarı yadırgamamak gerek. Beklenen yer çünkü. Bu proje İzmir’in olmayan deprem master planı için altyapıdır. Buna ilave yapılacak çalışmalarla İzmir’in deprem master planı çok kolay hazırlanabilir” ifadelerine yer verdi.

Akçığ şunları dile getirdi: “Depremin etki ettiği yer eskiden bamya tarlasıydı. Alt bölge jöle gibi. Şimdi uzun uzun gökdelenler var. Yapılmaya da devam ediyor. Bölgede yeni gökdelenler ve yeni nüfus, bölgeyi taşıyamayacak hale getirecek. Yer bilimci olarak yüksek binalara karşıyım. İzmir’de yaklaşık bir milyon 200 bin civarında bina var. Bu binaların acil göz önüne alınması gerekenlerin sayısında ise 25 bin- 30 bin civarında. Bir deprem master planı hazırlanmalı. Deprem master planını hazırlarken bir taraftan da 25 bin konuttan başlayarak iyileştirme çalışmaları yapılmalıdır. Yenileme çalışmalarında ada bazında bakmak zorundasınız. Binaları yerinde yenilemek çözüm değil. Binanın yerinde yenilenmesine kentsel dönüşüm diyorlar. O binayı yenilemek oluyor.”